Bölüm 8

544 51 21
                                    

"Gökyüzü gibi olsak keşke

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


"Gökyüzü gibi olsak keşke. Geleceğimiz zamanı da, gideceğimiz zamanı da bilsek. Çünkü mavi en çok güneşe, siyah en çok yıldızlara yakışır."

*

"Allah bu müdürün cezasını versin! İnşallah kabız olur da sıçamaz! Hatta dur lan, inşallah ishal olur da tuvalete yetişemeyerek altına yapar! Sonra oturduğu müdür koltuğundan kayar da kafasını masanın köşesine çarpar! Olmadı karısını aldatırken yakalanır da hem karısı hem de gizli aşığı bir olup deşer bu gereksiz müdürü!"

"Yıldız! Sus artık. Adama 10 dakikadır etmediğin beddua kalmadı. Bir sus da motorun soğusun. Ayrıca müdür karısını mı aldatıyormuş?" diyerek merakla bana bakan Sevgi'nin kafasına vurarak, yarım saattir dikildiğim yere en sonunda bağdaş kurarak oturdum. Bu beton neden bu kadar soğuk ya?

"Yahu perşembe günü sabahın köründe bizi sıraya dizmek nedir! Ne töreni bu, ne bilgilendirmesi! İstemiyorum kardeşim ben bilgilendirme falan. Cahil kalmak istiyorum ben. Cahil bırakın lan beni!" diyerek bağırdığımda arkamdan kafama yediğim darbeyle önüme eğildim.

"Çok konuşma, lan. Ne güzel matematik dersi kaynıyor işte," diyerek yanıma çöken Ferhat'a anlamsızca baktım. Ders matematik miydi?

"Şunu bana söylesene, mal! Hocam bilgilendirin beni! Cahil kalmak istemiyorum. İki saat boyunca hiç susmadan bilgilendirin beni! Ama arada tuvalet molası verelim, lütfen."

"Lan bir sus. Kulağımın dibinde çığırıp durma!"

"Harbiden ilk ders matematik mi?"

"He ya."

"Vay öğrenci düşmanları! Vay halden anlamaz nankör yaratıklar! Para veriyoruz lan biz size, para! Kendi paramızla rezil oluyoruz resmen. Ne demek perşembe günü ilk derse matematik koymak, lan!"

"Dur dur. Öncelikle kimse sana özel okula gel demedi..."

"Ferhat yemin ediyorum şimdi sana bir tane geçireceğim. O zaman dünya kaç bucak diye konuşuruz artık!" diyerek sinirle saçlarımı karıştırdım. Sanki ben isteyerek gelmiştim bu okula. Puanımın yettiği tek lise, semtin en kötü okuluydu. Okul it kopuk dolu olduğu için pek tercih edilmezdi. Hal böyle olunca annem, "Seni o okula göndermem, serseri olur çıkarsın," diyerek son noktayı koymuş ve beni bu okula yazdırmıştı.

"Sakin ol be Tembelim. Ayrıca asıl bomba ilk dersin matematik olması değil. İlk iki ders matematik, ondan sonraki iki ders edebiyat, öğleden sonra da coğrafya var." Ferhat'ın yüzüme çarptığı gerçeklerle ağzım beş karış açık, şokla suratına bakakalmıştım.

"Çocuklar! Yerde ne yapıyorsunuz siz?"

"Kuluçkaya yattık, birazdan yumurtlayacağız hocam." Verdiğim cevapla matematik hocamız kızarırken, benim dediklerimi duyan öğrenciler kahkaha atmaya başlamışlardı.

Çalışkan Çocuk Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin