Bölüm 10

506 47 7
                                    

"Anlatamadığını düşündüğün zaman sadece sus. Çünkü çoğu zaman karşındaki insan anlamak istemediği için anlatamazsın çoğu şeyi..."

**

"Allahım ben nerelere gideyim," diyerek yatakta Sevgi'nin tarafına doğru yıkıldığımda kafama bir tane vurup, "Salak," diyerek beni boş tarafa doğru yuvarlamıştı.

"Anam... Oy anam, garip anam... Ben ne edirem," diyerek tekrar Sevgi'nin üzerine yıkıldığımda, kafama aldığım darbe ve "geri zekâlı" lafıyla geri püskürtülmüştüm.

"Allahım beni yaratırken beyin koymayı mı unuttun, ya Rabbim! Bu ne yokluktur Allahım!" Kafama bir darbe ve "Mal" lafıyla bir kez daha geri püskürtüldüm.

"Sevgi... Sevgi, vurma bana. Zaten bana geçiren geçirmiş. Sev beni Sevgi... İlgi göster bana Sevgi... Ölüyorum anacığım!" diyerek tüm gücümle Sevgi'ye doğru yıkıldım. Zavallım bir yandan beni itmeye çalışıyor, bir yandan da kafama vurarak hakaret ediyordu.

"Geri zekâlı, mal, orangutan kılıklı şempanze. Sen kim köpeksin de o laftan sonra çocuğa bir kez bile bakmadan kaçıp gidiyorsun. Sen nasıl bir beyinsizsin de öyle bir çocuğu o anda sap gibi bırakıp gidiyorsun. Sen... Sen... Allahım, tüm hakaretler senin yaptığın salaklığın karşısında kifayetsiz kalıyor, Yıldız! Şu an tüm geri zekâlılıklar, salaklıklar, mallıklar senin önünde saygıyla eğiliyor, Yıldız! Tüüü sana, Yıldız!" diyerek bana hem vuran hem de tekme atan Sevgi yüzünden yatakta yuvarlanarak yere düştüm ve sülük gibi yapıştığım parkeden geri kalkmadım. Gömün beni! Atın üzerime toprak, çimento, çamur, örtü, taş, ne bulursanız atın. Ya da taş atmayın ya. O ne öyle şeytan taşlar gibi? Tövbe...

"Dinime küfreden Müslüman olsa. Bana diyene bak. Madem ben salağım -ki bunu kabul ediyorum-, madem ben malım -ki bunu da kabul ediyorum- sen nesin? Hadi ben iki günlük elin sümüklü bebesinden kaçtım. Ya sen Sevgi Hanım? Sen dört yıl ne yaptın! Koskocaman dört yıldır Ferhat'tan kaçan sen değil misin?!" diyerek yattığım yerden kalkmadan Sevgi'ye çemkirirken, oluşan iki dakikalık bir sessizlikten sonra Sevgi de yüzüstü yanıma yatarak bana bakmaya başladı.

"İkimiz de salağız."

"Sen benden daha salaksın."

"Şansını zorlama, Yıldız." Sevgi'ye dil çıkararak yana doğru döndüm ve parkeye sırtımı verdim. Yer soğukmuş lan. Yanağım buz gibi oldu.

"Ferhat'tan neden kaçıyorsun ki?"

"Sen Ali'den neden kaçtın?"

"Şey... Korktum..."

"Neden korktun?"

"Bilmiyorum... Sanırım daha önce hissetmediğim bir duygunun belirsizliği beni korkuttu."

"Benim yerime cevap verdiğin için teşekkürler Yıldız'cığım," diyerek yanımdan kalkıp yatağa zıplayan Sevgi'ye öylece baktım. Yıllarca Sevgi'ye kızdığım şeyi şimdi ben yapıyordum. Kaçıyordum. Neden kaçtığımı bilmeden kaçıyordum. Sanırım kaçmamın asıl nedeni de buydu. Belirsizlik... İnsan bilmediği şeylerden her zaman korkar. Ben de bilmediğim bu duygudan korkuyordum. Tıpkı Sevgi'nin yıllarca korktuğu gibi.

Peki, Yıldız Gece Korkut ne zamandan beri korkak bir sünepeye dönüştü? Aklımdan geçen bu cümleyle irkilerek yattığım parkede hızla doğruldum.

"Sevgi... Şu zamana kadar benim bir şeyden korkup kaçtığımı gördün mü?"

"Bu geceye kadar mı? Hayır, hiç görmemiştim." Sevgi'nin cevabıyla yatakta eğreti duran montumu alarak üzerime geçirdim.

Çalışkan Çocuk Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin