Siren sesleri küçük sokağı doldurmuştu. Herkes huzurlu evindeki balkonlarından ambulans ve polislerin kimin için geldiğini görmeye çalışıyordu. Hepsi Dupain-Cheng ailesinin kapısının önünde durduğunda bazı meraklı komşular aşağıya indi ve görevlilere sorunun ne olduğunu sordu.
"Memur bey, neler oluyor?"
"Bir intihar vakası hanımefendi, lütfen evinize gidin."
"Bir saniye lütfen! Burası bir arkadaşımın evi. Kim intihar etmiş?"
"Henüz emin değiliz hanımefendi. Telefondaki bayan küçük kızlarının intihar ettiğini bildirdi. İzninizle, işimize dönmeliyiz."
"Ah! İnanamıyorum! Kızları Marinette. O küçük veledin bu yaşta ne gibi bir derdi olabilir ki! aptal ergen. Ailesini de düşünmüyor!"
Evet, benim gibi aptal bir ergenin bu yaşta ne gibi bir derdi olabilirdi ki değil mi? Ben Marinette. Eğer bu mektubum elinize ulaştıysa, bilin ki amacınıza ulaştınız. Ne artık okulda sizi rahatsız edecek bir ezik, ne de notları yüzünden utanacağınız bir kızınız yok. İstediğiniz buydu değil mi? Sizi bir kere bile mutlu edebildiysem ne mutlu bana.
Ben Marinette, size sıkıcı ve depresif hayat hikayemi anlatmaktan mutluluk duyacağım. Umarım hiç birinizin hayatı bu şekilde olmaz. Buna hayat denebilirse tabii. O zaman sizi birazcık başa götürmeliyim.
Not: Depresyondaysanız ve hayattan beklentileriniz git gide azalıyorsa bu kitabı okumaya devam etmenizi önermem.
————————✿————————
Sabah beni uyandıracak sinir bozucu bir alarm sesim yok ama, "Yetti artık hap mı kullanıyorsun da bu saate kadar uyuyorsun?" diyen bir annem vardı yanı başımda. En sahte gülümsemem ile ona "Günaydın." dedim ve banyoya geçip elimi yüzümü yıkadım. Bana yanıt olarak "Günaydın." demesini beklemiyordum. Demedi de zaten. Aşağıya inip kahvaltının hazır olup olmadığını kontrol ettim. Bir kaşarlı tost ve limonata vardı. Çok iştahlı birisi olduğum söylemez ama hepsini bitirdim ve bulaşıkları makineye dizip evden çıktım.
————————✿————————
Okula vardığımda sınıfıma geçtim ve yerime oturdum. Tek başıma oturıyordum. Bundan 1 ay öncesine kadar okuldaki, abarttım sanki biraz neyse sınıftaki diyelim, herkes ile samimiydim. Beni severlerdi ve yaptığım şakalara gülerlerdi ama, ama bir gün sınıftan bir kız ders esnasında okul grubuna bir video gönderdi. Ah, videodaki kız neredeyse benim aynımdı ve sesi... sesi benim sesime benim sesimden daha çok benziyordu. Videoda giysilerini çıkarıp okuldaki erkekler hakkında konuşuyordu. Hatta arkadaşlarımın erkek arkadaşları hakkında da.. Ve, ve eskiden takıntılısı olduğum çocuk hakkında da. Videodaki kızın neler dediğini size söylemesem de anladığınıza çok eminim. Ve arkadaşlarım, o videodaki kızın ben olduğumu söylediler. Sahte ben'in bahsettiği erkeklerin kız arkadaşları o gün beni tuvalette sıkıştırdı.
————————Flash Back————————-
"Seni küçük sürtük, üst sınıfların sevgilileri ile bu kadar ilgilendiğini bilmiyordum."
"O-o videodaki kız ben değilim, ister inanın ister inanmayın. Ben öyle birisi değilim. Yemin ederim.."
"Vücudun fena sayılmaz, neden vaktini okulda harcıyorsun?"
Onu ittim ve söylediklerimi tekrarladım.
"O videodaki kız ben değilim diyorum, neden anlamıyorsun?"
Bunu üzerine arkadaşları beni kollarımdan tuttu ve ittiğim kıza yaklaştırdı.
"Sen ne cüretle?"
Dedi ve yanağıma bir tokat vurdu. Çok acımamıştı aslında. Asıl acıtan şey, bana inanmamalarıydı. Kızlar kollarımı bıraktılar ve tuvaletin en sonuna ittiler, ve gittiler.
Gözlerim doluydu, koşarak sınıfa gittim ve en yakın arkadaşım Alya'ya sarıldım.
"Az önce tuvalette kızların bana ne dediğine inanamayacaksın"
"İnanmama gerek yok, doğruyu söylüyorlardır."
"Ne?"
"Videoyu izledik, Marinette. Hepimiz. Ellerini sevgilimin bir taraflarında hayal ettiğini bana söyleyebilirdin direkt."
"Alya, benim, Marinette. En yakın arkadaşın. Bana inanmıyor da o sahte videoya mı inanıyorsun? lütfen şaka de."
O sırada tüm sınıf pür dikkat bizi izliyordu.
"Bak Marinette, yılların hatrı var diye susuyorum ama daha fazla konuşursan bir tane de ben geçireceğim yüzüne."
"Ya, neden bana inanmıyorsun Alya. O ben değilim. Birisi adımı lekelemek için böyle bir şey yapmış. Ya, benim vücut hatlarım bile öyle değil ki!"
"Vücut hatlarınla ilgilenmiyorum küçük yalancı ama ilgilenecek birisini bulursun elbet."
"Alya neler diyorsun. Bak ne olur inan bana, BEN O DEĞİLİM YA DEĞİLİM!"
Alya beni omuzlarımdan tuttu ve sarstı.
"Siktir git, seninle mi uğraşacağım. Kahpesin kahpe. Yalancısın da."
Bu sözlerinden sonra ona daha fazla yalvarmadım. Yıllardır olan arkadaşlığımız gerçek bile olmayan bir video yüzünden bitmişti. Sadece Alya da değil. Herkes bana iğrenerek bakıyordu. Sadece koşmak istedim. Koşmak ve bağırmak. Ama yapmadım. İçimden çığlık attım, içimden ağladım ve sustum. Çantamı onun yanından alıp yüzüne bile bakmadan boş bir sıraya geçtim. Ve o an gözüm Adrien'a takıldı. Bana bakıyordu. Daha sonra kafasını çevirdi. Kim bilir, belki de Alya onu da doldurmuştu ve şu anda bir fahişe olduğumu düşünüyordu ve buna inanamadığını için böyle bakmıştı. Bu Alya ile son konuşmamız olmadı. Keşke olsaydı, ama hiç bir şey bununla da sınırlı kalmadı. Kalmayacaktı.
————————Bölüm Sonu-————————
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölmek için 13 Sebep -Marinette-
Teen FictionBelki de sadece bir intihardı, belki de bunu yapmak zorundaydı. Peki Marinette Dupain Cheng'i kim öldürdü? Yetişkin içerik bulunmaktadır.