Diğer her şeyimi de yanıma aldım ve sınıftan çıkıp öğretmenimin yanına gittim. Ne diyeceğini az çok biliyordum ama, yine de gittim.
"Gel içeri, Marinette."
İçeri girdim ve öğretmenim bir koltuğa geçmemi söyledi.
"Son zamanlarda ortada dolaşan bir video hakkında konuşmak istiyorum seninle."
Gözlerimi devirdim. Yine aynı konu. Yine bir ton aynı konuşma.
"Bunu defalarca dile getirdiğimi düşünüyorum. Sahte bir videoydu."
"Kim neden seninle böyle uğraşmak istesin Marinette?"
"Bunu bilsem şu an da bu halde olur muydum sizce?"
"Bak, şu anda videoyu araştırıyoruz. Eğer gerçek çıkarsa, okuluna ve eğitim hayatına elveda demek için hazır ol. İtiraf etmek için çok da geç değil."
Ben ağzımı açıp cevap veremeden kapıyı gösterdi. Video gerçek olmadığı için pek endişelenmiyordum ama.. Ya bunu yapan kişi bir daha yaparsa? Videoyu gerçek gibi gösterirse?
Merdivenlerden aşağıya indim ve çıkışa doğru ilerledim. Orada Juleka ile buluştuk ve parka doğru yürüdük. Yüzümün asık olduğunu görünce konuştu;
"Yine ne dediler?"
"Her zamanki şeyler, video cart curt."
"Sahte olduğunu nasıl hâlâ kanıtlayamıyorlar of."
"Keşke bilebilsem, Juleka. Bunu yapanı keşke bilebilsem."
Dondurmamızı alıp parkın içerisinde biraz daha ilerlerken Juleka'nın annesi telaşla yanımıza geldi. Ah hayır, düşündüğüm şey olmasın nolur.
Kadın sinirli sinirli yanımıza yaklaşıyordu. Yanımıza geldi ve bir bana bir de Juleka'ya baktı. Daha sonra bağırmaya başladı.
"Bu kızla ne işin var başka insan mı kalmadı?!"
"Anne o benim arkadaşı-"
"Sus! düş önüme eve gidiyoruz!"
"Ama anne..!"
"Sus! yürü."
Annesi Juleka'yı kolundan tuta tuta sürükledi. Gözlerime öyle bir baktı ki. Üzgünlük, kırıklık, çaresizlik. Sorun yok anlamında baktım ona. Daha sonra da arkamı dönüp biraz yürüyüş yaptım. Artık gözyaşlarımı tutmak istemiyordum. Etrafta kimse de yoktu. Bağıra bağıra ağladım. Kendimi bir merdivenin köşesine attım. İlk defa kafamı yastığa bastırmadan çığlık attım. Bu, bu neden beni iyi hissettiriyordu? Daha önce bu kadar rahatlamamıştım. Çığlıklar ata ata ağladım ve göz yaşlarım kuruyana kadar kafamı bir demire yaslayıp gözlerimi kapattım.
Marinette kafasını demire yaslamış iyi olmaya çalışırken kendisini izleyen 8 gözden habersizdi. Alya, Nino, Adrien ve yeni kız Elena. Onu izliyordu. Kendi aralarında konuştular.
"O bunu hak etti acımayın." dedi Alya.
"Yani, ama üzüldüm ben azıcık."
Alya onun koluna vurdu ve;
"Senin hakkında dediklerini ne çabuk unuttun!"
"Özür dilerim."
"Hadi yürüyün şimdi bizi görecek."
Herkes eve dönüyordu. Marinette hala kafasını demire yaslamış ve gözlerini kapatmıştı. Yağmur başladı. Marinette kafasına düşen yağmur damlaları sayesinde uyanmıştı. Etrafına bakındı ve nerede olduğunu hatırladı. Oturduğu merdivenin en üstüne çıktı ve yağmurun dinmesini bekledi. Yağmur dinecek gibi değildi. Yanında olan tek arkadaşı da artık yanında yoktu. Yalnızdı. Birden onu gördü. Adrien..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölmek için 13 Sebep -Marinette-
Ficção AdolescenteBelki de sadece bir intihardı, belki de bunu yapmak zorundaydı. Peki Marinette Dupain Cheng'i kim öldürdü? Yetişkin içerik bulunmaktadır.