2. Bölüm

1K 70 83
                                    

Eve dönüş zili çaldığında çantamı topladım ve sınıftan ilk ayrılan ben oldum. Arkama bakmadan çıkmıştım ve bu sırada arkamdan söylenen şeyleri duymadım saydım. O gün aptalca bir videonun bütün hayatımı etkileyeceğinden haberim bile yoktu. Eve döndüğümde kapıyı çaldım. Annem ilk defa kapıyı bu kadar hızlı açmıştı. Beni hızlıca kolumdan içeri çekti ve koltuğa itti. Ah, hayır. Bu o videoydu. Bunu yapan her kimse, aileme bile yollamıştı. Annemin gözlerinden fışkıran alevi görmek için çok yakından bakmaya gerek bile yoktu.

"Bu ne, sen fahişe misin? Bizi utandırmaktan zevk mi alıyorsun sen? Allahın cezası konuşsana! Konuş!"

"Anne, bak okuldakilere yeterince dil döktüm. Bir de sana mı dökeyim. Ben değilim diyorum, DEĞİLİM. Okuldan birisi aptalca bir şaka yapmaya çalışıyor."

"Okuldakiler de mi biliyor? Rezilsin rezil! Bana bak, bu video ve söylediklerin doğruysa seni yatılı okula gönderirim ve burdan taşınırım! Ömrün boyunca ararsın beni! Anladın mı?"

*Keşke versen de kurtulsam.*

"Anladım, anne."

Bana cevap bile vermeden sinirli sinirli elindeki çamaşır sepetiyle balkona gitti ve çamaşırları asmaya başladı. Bense hâlâ o videoyu düşünüyordum. Bugün olanlar, Alya, Adrien.. Tüm okul. Hepsi benim böyle birisi olduğuma inanmıştı. Peki bu işin arkasında kim vardı? Benden ne istiyordu?

Her şey bununla sınırlı kalacak sanıyordum ama okulun sadece öğrencilere özel itiraf sayfasında birisi videomu paylaşmıştı. Kalbim yerinden çıkacak gibi oldu ve elim yorumlar kısmına gitti.. gitmez olaydı.

Jack: "Bu ne amk? bu kızı masum sanıyordum."

Robert: "Kaç para alıyor ki?"

Jack: "Neden sen de mi gideceksin?"

Robert: "Belli mi olur?"

Alisa: "İğrenç, kızlığından utan."

Amanda: "Onun yerine ben utandım kanka"

Mike: "Sizin bu kıza paranız bile yetmez baksanıza şuna üff."

Anonim996: "Hepiniz kendinizden utanmalısınız. Bu videodaki kızın Marinette olmadığı çok belli değil mi?

Robert: "Ne oldu sıra sana gelmeyecek diye mi korktun?"

Anonim996: "İğrenç zihniyetli insanlar, size insan demeye utanıyorum."

Bu da kimdi? Birisi beni savunuyordu. Kimdi o? anonim996.... Çok utanıyordum. Bir suçum olmamasına ramen kirli hissediyordum. Kafamı yastığa gömdüm ve çığlık attım. Bu taktik beni her zaman tam olarak rahatlatmasa bile geçici olarak işe yarıyordu. Daha sonra gözlerimden dökülen yaşlara izin verdim. İnternette hakkımda yapılan yüzlerce yorum, bir ekranın arkasına saklanan yüzlerce yüz, bir ekranın karşısında ağlamaktan gözleri şişen bir kız.

————————————————

Ekranın başında uyuyakaldığımı fark ettim. Hemen doğruldum ve biraz esnedim. Bu esnada evdeki hiç kimse beni fark etmemişti bile. Ne bir seslenen olmuştu, ne de bir odama gelip kontrol eden. Saate baktım. 21:30'u gösteriyordu. Biraz temiz hava iyi gelebilir diye düşündüm ve üzerimi değiştirip dışarı çıktım. Paris sokakları bu saatlerde çok güzel olurdu. Binlerce pencere, hepsinin arkasında oturan kişilerin farklı hikayeleri.. Eyfel kulesinin oraya gitmeye karar verdim. Kafamda dağınık düşünceler olduğunda hep oraya giderdim. Şey sanırım her gün oraya gidiyorum.

Oraya vardığımda bir bank'a oturdum ve gökyüzünü izlemeye başladım. Sadece 1 günde tüm arkadaşlarımı kaybetmiştim, ailem desem 15 yıldır onları tanımıyormuşum gibi geçti. Ben hep onların her dediklerini yapmak zorunda olan bir eşyaydım onların gözünde. Tek tesellim arkadaşlarımdı. Adrien'dı. Onu düşündüm yıldızlara bakarak. Ama o şimdi benim hakkımda hiçte iyi şeyler düşünmüyordu. Ne kadar yalan olduğunu söylesem de, kimse bana inanmıyordu.

Eve gitme zamanınım geldiğini anladım ve bank'tan doğruldum. Saatin farkına bile varamamışım. Eve erken gitmem lazımdı. Of, neyse şu sokak kestirmeydi sanırım. Oradan 10 dakika daha erken gidebilirim.

Kulaklığımı taktım ve sokakta ilerlerken omzumda bir el hissettim. Arkamı döndüğümde karşımda tanımadığım bir erkek vardı. Aslında tanıyordum, ama okuldan. Üst sınıflardandı. Yani sadece merhaba merhabalık bir şeydi. Kulaklığımı çıkardım ve ona meraklı gözlerle baktım.

"Selam. bir şey mi söyleyecektin?"

"Ah şey ben, sen Marinette'sin değil mi?"

"Evet?"

"Tamam ben seni videoda gördüm de, hakkımda söylediklerin çok hoşuma gitti. Ben de seninle sabaha kadar aynı yatakta uyumak isterdim."

Fal taşı gibi açılmış gözlerimle ona baktım.

"Ya, Bak üzgünüm ama seni tanımıyorum. O video da gerçek değil birisin yaptığı aptalca bir şaka, sesimi taklit edip yüzümü shoplamış o kadar."

"Burada bizden başka kimse yok Marinette, ne istediğini biliyorum."

dedi yavaşça yaklaşarak.

O yaklaştıkça kendimi geri çekiyordum. Neler oluyordu? onu hafifçe ittim ve tekrardan reddettim.

"Ben böyle birisi değilim. Seni de tanımıyorum. Lütfen şimdi beni yalnız bırakır mısın?"

dedim ve arkama bakmadan hızlı hızlı yürümeye başladım. Arkamdan geldiğini biliyordum. Nefesini boynumda hissettiğim an beni omzumdan yakaladı ve kendine doğru çekti.

"Hadi ama Marinette, sen de aynı o sürtükler gibisin. Hepiniz aynısınız. Tek istediğiniz daha fazla para değil mi? paranı da vermeyeceğim küçük fahişe."

"Bırak beni! ne fahişesi ne sürtüğü! bak bırak dedim! bıraksana lan! bırak beni! imda-"

elleriyle ağzımı kapadı ve beni tekrar sokağın sonuna getirdi. Elleriyle ağzımı tutarken bir yandan da üzerimdekileri çıkarmaya çalışıp dudakları ile boyumda izler bırakıyordu.

"YAPMA! LÜTFEN YAPMA BIRAK GİDEYİM KİMSEYE SÖYLEMEM!"

"Kes sesini."

"NOLURSUN BAK YEMİN EDERİ-"

beni yere itti ve ben de ondan kurtulmaya çalışırken beni elleriyle engelledi. Kemerini çıkardı ve ellerimi bağlayıp beni bir duvara yasladı. Ağlıyordum, çığlık atıyordum ama burada bizden başka kimse yoktu.

"NE OLURSUN YAPMA BAK KİMSEYE SÖYLEMEYECEĞİM!!"

Bana istemediğim şeyleri yapmaya devam ederken ağlamalarım çığlıklarıma karıştı. Bu sırada cebinden bıçağını çıkardı ve boğazıma dayadı.

"Biraz daha bağaracak olursan güzel boynunu baştan aşağıya keserim!"

————————Bölüm Sonu————————

Ölmek için 13 Sebep -Marinette-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin