Multi: Ömer sizlerle :')
Selllaaam özlediiiiim <3
Bu bölümde size ufak bir sürpriz yaptım bakalım nasıl bulacaksınız :')
SINIR : 120 OY 150 YORUM
İyi okumalar dilerim güzel bebeklerim 🤱🤍
🐚
Üstümdeki okul formalarını düzeltip boy aynasında tepemde sıkıca bağladığım saçlarımı hafifçe gevşettim. Başıma ağrı girmişti.
Bugün cuma'ydı ve inanır mısınız? Yarın tatil günümdü. Muhtemelen babama geçecektim ve haftasonu orada kalacaktım. Yani, planım şu anlık böyleydi. Umarım böyle kalırdı.
Odamdan ayrılıp merdivenleri tırnamanarak kahvaltı için salona doğru yürümeye başladım. Sanırım birileri vardı. Sabah sabah misafir falan olacağını sanmıyordum.
Salon kapısının önünde durduğumda iki kanatlı kapının aralığından içeriye baktım ve Eymen'nin sesini duymam ile yüzümü buruşturdum. Kafamı iki yana sallayarak ağzımın içinden homurdandım ve kapıyı açtım. Bakışları direkt beni bulmuştu.
"Günaydın herkese," diyerek Eymen'nin yanındaki boş sandalyeye oturdum. Ona uyarıcı bakışlar atarak çatal bıçağımı kavradım. "Sana ayriyeten günaydın, Eymenciğim!"
Çatalına taktığı salam dilimini ağzına sokmadan hemen önce tatlı bir şekilde, "Günaydın canım arkadaşım, günaydın." dedi. Neden geldiğini artık biliyordum. Demek bir süredir sadece kardeşim Sıla için kahvaltıya geliyordu. Çıkarcı esnaf tarzı.
"Sıla, ekmeği uzatır mısın?" diye sordum. Ağzındaki lokmasını bitirirken bana bakmadan kafasını salladı ve ekmek sepetini bana doğru uzattı. "Teşekkür ederim."
"Annem şey dedi, ablana söyle unutmasın. Ne alaka, neyi unutmasın dediğimde o anlar dedi. Bilmiyorum, şu an merak da etmiyorum açıkçası." diyerek tabağına geri döndü.
Babam'la konuşmam gerektiğini söylüyordu. Gerçekten bu anneler neden böyleydi? Hiç mi unutmuyorlardı bir konuyu?
Oflayarak Eymen'e döndüğümde gözlerini kısmış bir şekilde Sıla'ya bakıyordu. Dudaklarıma yerleşen gülümseme ile dizimle onu dürttüm. Bana yavaşça döndü ve kısık bir sesle, "Hım?" dedi.
Kaşlarımla Sıla'yı işaret edip kaş göz yaptığımda omuz silkti. Dudaklarımı yaladım ve Sıla'ya döndüm. "Sıla," dediğimde Eymen benim duyabileceğim bir ses tonuyla küfür etti. Sıla kafasını tabağından kaldırıp tek kaşını yavaşça kaldırdı. "Sen, Eymen ile tanışıyor musun?" dedim.
Kaşlarını çattı ve bir saniyelik bir bakış attı Eymen'e. "Hayır?" dedi sorarcasına. "Sadece senin arkadaşın ve biz birkaç kez ayaküstü konuştuk, o kadar."
Dudaklarımı birbirine bastırıp kaşlarımı kaldırarak, "Anladım." dedim. "Eee tanışsanıza o halde. Bence siz ikiniz arkadaş olsanız çok iyi anlaşırsınız ha, biliyorum ben. İkinizde aynı kafadansınız çünkü."
Eymen diziyle dizime vurdu ve dişlerinin arasından konuştu bana yönelik. "Arkadaş derken, Efsa? Gerek var mı arkadaş olmaya falan?"
Gözlerimi irileştirerek ona döndüm. "Neden ya? Takılırız üçümüz." Sıla'ya döndüm gülümseyerek. "Değil mi Sıla? Güzel olmaz mı?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
train me (+18)
Short Story(Yetişkin içerik barındırmaktadır.) ¬ Mor ledli ışıkları ellerime bağladığında muhtemelen kızarmış olan gözlerimle koyulaşan gözlerine baktım. "Uslu kızım benim." diyerek yanağımı okşadığında titreyerek eline sürtündüm. "Aferin, öğretmenin sana usl...