Sellllaaaam 🧛🏻♀️
Yeni bölümle geldim ^^
Beşiktaş şampiyon olursa bir sürü bölüm atarım dedim. Bu bölümden sonra iki bölüm daha atacağım, sonra PUY'a gelecek. ŞB kesin değil, oy sınırı vardı :(
Neyse, iyi okumalar hadi ❤️
🐚
Donuk bakışlarla çatalıma taktığım köfteyi parça pinçik edene kadar uğraştım. Akşam yemeği yiyorduk ve ben hâlâ Ömer'in birden soğuklaşmasının nedenine takılı kalmıştım. Beni o şekilde gördüğü için yapıyor olması saçma değil miydi? Niye öyle yapsındı ayrıca? Etkilenip gitmesi normaldi ama soğuk yapması...
Mantıksız geliyordu.
Kafamı iki yana sallayıp çatalı bıraktığımda annemin bakışlarını yüzümde hissedip gözlerimi ona arşınladım. "Ben doydum, afiyet olsun size."
Ağzındaki lokmayı bitirip dudaklarını yaladı. "Bir şey yemedin, bir sorun yok değil mi?"
Kaşlarımı kaldırdım. "Yok hayır, tokum zaten." Şüpheyle gözlerini kısarak son kez baktı ve yemek masasından kalkmama izin verdiğini belirten bir mırıltı çıkardı. Dudaklarımı birbirine bastırıp odama doğru yol almaya koyuldum.
Odam alt katta bulunuyordu. Alt kata inen merdivenlere yönelip demir korkulukları tutarak basamakları ikişer ikişer inmeye başladım. Bir yandan da hâlâ düşünüyordum Ömer'in bana neden böyle aniden soğuk yaptığını. Gerçi daha iki günlük tanıdığım biriydi. Tanıdığım bile sayılmazdı ya neyse. Yine de yanlış bir sözüm mü olmuştu da ona mı alınmıştı merak ediyordum.
Odamın kapısını açıp kendimi direkt olarak yatağıma bıraktığımda kafamı sağa çevirip açık pencereden dışarıya çevirdim. Pencerem kapı şeklinde upuzundu. Teras kapısı da sayılırdı ve direkt olarak Ömer'lerin mutfağına bakıyordu. Yani mutfağa bir şey almaya girdikleri zaman görebiliyordum. Mesela şu an ışık açıktı ve muhtemelen birileri bir şeyler atıştırıyordu.
Dudaklarımı ısırarak hevesle yattığım yerden doğruldum ve uzun pencere camına yaklaşarak kapısını tuttum. Rüzgâr sebebiyle uçuşan tül perdelerin arkasına gizlenirken görünmemek için içimden dua ediyordum. Sapık diye anılmak istemezdim.
Mutfak ışığı açıktı ve birisi yemek yiyor gibi görünüyordu. Sırtı bana dönüktü ve sanırım bu kişi Ömer'di. Hareket eden sırt kaslarına bakarak gözlerimi kırpıştırdım ve o mu değil mi diye kontrol etmeye çalıştım. Saç şekli onun olduğunu söylüyordu. Yanına gitmeli miydim? Pınar denen kız yüzünden cümlesi yarım kalmıştı ve ben deli gibi ne diyeceğini merak ediyordum. Gitsem yine soğuk yapar mıydı acaba?
Kararsızca hareket eden sırt kaslarını izledim. Alt dudağımı ısırıp kendimi dışarı attım ve onların bahçesine geçmek için çitlerin üstünden dikkatli bir şekilde geçtim. Etrafa göz atarken arkama bakmayı da ihmal etmiyordum. Mutfağa geçmek için açık olan teras kapısından geçtim ve bekledim. Evet ses tonundan anlamıştım, bu Ömer'di. Telefonda biriyle konuşurken bir şeyler atıştırıyordu. Ya ben sapık gibi hissediyordum şu an.
"Evet, sen o testleri bitir yarın kontrol ederiz. Birkaç soru daha hazırlıyorum sana, onları da çözüp son kez üstünden geçersen pekiştirmiş olursun." dedi ve lıkır lıkır su içmeye başladı. Bu ister istemez komiğime gitti. Bardağı dudaklarından çekip devam etti konuşmasına. "Formülleri ezberlesen yine yaparsın güzelim. Aynen öyle. Ezberle o formülleri, koy tak tak. Garanti 1 sorun cepte, al sana 1 doğru..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
train me (+18)
Historia Corta(Yetişkin içerik barındırmaktadır.) ¬ Mor ledli ışıkları ellerime bağladığında muhtemelen kızarmış olan gözlerimle koyulaşan gözlerine baktım. "Uslu kızım benim." diyerek yanağımı okşadığında titreyerek eline sürtündüm. "Aferin, öğretmenin sana usl...