Multi: Ömer Ilgaz
UYARI: BU BÖLÜMDE +18 İÇERİK MEVCUTTUR.
Bölüm sonunda bazı açıklamalar var onlara bakıverin size zahmet sonracığıma,
lütfen oy ve yorumlarınızı, özellikle yorumlarınızı, eksik etmeyin.
İyi okumalar hepinize ✨💖
🕯️
Onunla sevgili olduktan sonra hayatımda çoğu şeyin değiştiğini farkettim geç de olsa. Buna bende dahil. Şey gibi bu; olduğun kişi olmaktan çıkmak...
Ruhsal olarak o kadar yorgunum ki bazı zamanlar yorgun olmaktan bile yorulduğum oluyor. Edebiyat kasmak benlik bir konuşma tarzı değil fakat gerçekler de bazen gerçekten insanın canını acıtıyor. İşte bir de bu var ya, hiçbir şey yetmiyormuş gibi bir de bunun acısı, yorgunluğu var ya boğuluyormuş gibi hissediyorum beynimin düşünce havuzunda.
Ne yapmam gerek bilmiyorum mesela. Bunlardan kurtulmam için birine anlatmam mı gerek? Öyleyse yapabilir miyim? Yok, sanmam. Çevremde beni olduğu gibi, anlattığım gibi anlayan insan sayısı çok çok az. Veya şey diyeyim, aslında var da içimden anlatmak gelmiyor. Anlatırken bile yorulmak canımı acıtıyor. Ağlamak da öyle.
Rahatlamak için bile olsa boğazımda düğümlenen hıçkırık canımı çok fazla yakıyor. Gecenin bir yarısı eskisi gibi olamadığımı olamayacağımı düşünüp sessizce sesim duyulmasın diye ağlamak... Bağıra bağıra ağlamak varken yine içime ata ata susmak zorunda kalıyorum. Sorun bende de değilmiş gibi ama bende hiç yok diyemem tabi.
Yazarken mi rahatlıyorum acaba ben? Biraz iyi hissediyor gibiyim ama tam eminim değilim. Birazdan duştan çıkıp gelecek ve beni kıracak herhangi bir söz söyleyecek. Alışkın olmam gerek aslında ama insanın sevdiği biri olunca maalesef öyle olmuyor.
Suçsuz olsam bile alttan almayı öğrendim ben. Ağlaya ağlaya susarak normal biriymiş gibi davranmayı öğrendim. Onunla öğrendim. Beni değiştirdi, kendisini de ben değiştirdim sanırım. Birbirimizi değiştirdik.
Nolursa olsun eski kendimi geri istiyorum. Sonuç ne olursa olsun. O soğuk kanlı, katı, ciddi beni geri istiyorum. Ota boka ağlamayan, sinirlenince bağıran ve içine atmayan Efsa'yı.
Kendi benliğimi çok özledim. Kendime bir an önce kavuşmak istiyorum. Bekliyorum kendimi, umarım o da beni.
26 Kasım 2019, Salı.
Bu satırlar öyle hızlı geçti ki gözlerimin önünden, elime rastgele aldığım bir kitabı göz gezdirircesine sayfalarını değiştiriyor gibi hissettim kendimi.
Dudaklarım yarı aralık, kupkuru. Gözlerimin sızlaması tuhaf, karnımdaki burukluk ise sinir bozucu. Kulaklarım onun sesini duymam ile uğuldamaya başladı bile. Uzun zaman olmuştu sesini duymayalı.
Kendimi toparlamam birkaç dakikamı almıştı. Herhangi bir söz söylemiyordum. Yalnızca ayakta dikilmiş, suratına boş boş bakıyordum. Olması gerektiği gibi. Bir zamanlar tıpkı onun bana baktığı gibi.
İlk konuşan o olmuştu. "Otursana." Sesinin tınısı bana eskisi gibi hissettirmiyordu ve bu biraz da olsa kendimi iyi hissettirmişti. Etrafta göz gezdirip Kaptan'ın tasmasını sıkı sıkı tuttum. "Bayağı büyümüş, küçücüktü..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
train me (+18)
Short Story(Yetişkin içerik barındırmaktadır.) ¬ Mor ledli ışıkları ellerime bağladığında muhtemelen kızarmış olan gözlerimle koyulaşan gözlerine baktım. "Uslu kızım benim." diyerek yanağımı okşadığında titreyerek eline sürtündüm. "Aferin, öğretmenin sana usl...