3.4

1.3K 114 61
                                        

kahkaha atarak odaya girdiler.
ikisi de hayatının
en mutlu gününü yaşamıştı.
birçok şey yapmış,
ilerleme kaydetmişlerdi.
Jimin'in üstünü değiştirmesine yardım ettikten sonra,
yatağa yatırıp tam karşısına oturdu.

" nasılsın ufaklık? "

" çok iyiyim hyung, teşekkür ederim. "

" sayamadığım kez teşekkür ettin. "

" daha fazlasını yapmalıydım. "

" ne gibi? "
birdenbire gelen cesaretle büyüğünün yanağına öpücük kondurmuştu.
Jungkook gülümserken Jimin utanıp hızla geri çekilmişti.
bugün ikisi için önemli bir gün olmuştu,
o nedenle eskisi gibi değillerdi.
küçüğe bir kez daha içten gülümseyerek ayaklandı ve yatakta uzanmasını sağladı.
iyi uykular öpücüğü verip, düşünceleri arasına daldı.


flashback..

lunaparka girdikleri anda Jimin neler olduğunu anlamamıştı.
etraf bomboştu,
bir insan dahi yoktu.
kapalı olduğunu düşünüp
geri dönmek istese de Jungkook elini tutup yürümeye başladı.
kapalı kapı, büyüğün elindeki
anahtarla açılınca Jimin gözlerine inanamadı.

Jungkook hem onun,
hem de kendinin iyiliği için lunaparkı kapattırmıştı.
kendi için her yerde peşini bırakmayan muhabirler,
Jimin için ise etraftaki insanların sorun olabileceğini düşünmüştü.
tek bir çalışanın dahi olmadığı bu büyük, ışıltılı lunapark bir günlük onlarındı.

Jimin bunu duyar duymaz
Jungkook'un boynuna atlamış, çok kez teşekkür etmişti.
ikisi de bunu beklemiyordu, bu kesindi.
bir süre sonra artık eğlenmeleri gerektiğini hatırlattı Jungkook.
2 katlı kulübenin üst katına çıktılar
ve Jungkook küçüğünün
elini tutup bir tuşa götürdü.

" buna bastığın anda lunaparkın tüm ışıkları açılacak. "

" hyung, gerçekten mi?! "

" gerçekten bebeğim. "

" basmalı mıyım? "

" karanlıkta kalmak ister misin? "
kafasını olumsuz anlamda sallayıp
anında tuşa basan küçük,
açılan rengarenk ışıkları görünce mutluluğunu gizleyememişti.
bu ilk değildi.
daha önce babası onun
için çok kez lunapark kapattırmıştı fakat bu, aralında en büyük olanıydı.

aradan saatler geçmişti.
birçok alete binmiş, diledikleri kadar eğlenmişlerdi.
Jungkook onun sevincini görünce mutlu olurken, tatlılığına dayanamıyor ve
onu sürekli öpüyordu.
öpülmek Jimin'in hoşuna gidiyordu,
hem de çok.
buna itirazı olmadığını fazlasıyla belli ederken,
her seferinde daha fazlasını istiyordu.

Jimin'e yardım ettikten sonra
yanına oturdu.
bu binecekleri son aletti, dönme dolap.
Jimin'in enerjisi tükenmişti,
üstelik saatlerdir dışarıdalardı, daha fazla kalamazlardı.
telefonundaki tuşa bastığı an çalışmaya başlamış, Jimin sarsılmıştı.
onu kollarıyla saran Jungkook,
dayanamayıp bir öpücük kondurmuştu saçlarına.

" eğlendin mi bugün? "

" çok fazla. "

" daha fazla yapmalı mıyız? "

" olmaz hyung. "

" neden? "

" burada eğlenmek isteyen başka insanlara engel oluyoruz. "

" oh, sen.. "

" ben? "

" çok düşüncelisin ufaklık.
ve ben.. "

" sen? "
gözlerinin içine bakıyordu, Jimin.
birbirlerine çok yakınlardı,
üstelik Jungkook elleriyle küçüğünün dudaklarını okşuyordu.
onu gördüğü günden beri dudaklarına hayrandı ve bunu söylemekten asla çekinmiyordu.
o güzel dudakları öpmeden önce söylediği son şey ise şuydu..

" buna bayılıyorum. "

wind | jikook textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin