6.1

476 40 49
                                    

gözlerinin dolmasına engel olamıyor, düşüncelerini susturamıyor ve mantıklı düşünemiyordu.
şu an ne yapmalı, ne yapmamalı, hiçbirini bilmiyordu.
tek bildiği, gözünden dahi sakındığı bebeğinin iyi olmadığıydı.

önünden insanlar geçiyor, konuşuyor, bir şeyleri peşinde koşuşturuyordu fakat onun dünyası durmuş haldeydi.
o hiçbir şey yapamıyormuş gibiydi ama etrafında çok şey oluyordu.

hastane kapısından içeriye
koşar adımlarla girdi.
elleri ve bacakları titriyordu.
hızla etrafına bakınırken tanıdık yüz sayesinde oraya doğru ilerlemeye başladı.
hızla karşısında belirdi.
kollarını dizine yaslamış, ellerini başının arasına almış ve daireler çizerek masaj yapıyordu kendine.

Jungkook karşısında beliren kişiyi nefes alış sesinden tanımıştı.
çok iyi tanıdığı biriydi o.
Bay Park.

" Jungkook, Jimin nerede? "

" bilmiyorum. "

" ne demek bilmiyorum?
sen iyi misin?
onu sana emanet ettiğimi biliyorsun! "

sakin olmaya çalışarak derin nefesler aldı.
elleri arasındaki başını daha sert
ovalamaya başladı.
kafasını kaldırıp önündeki bedene bakmaya niyeti yoktu.

" sana diyorum. "

" Bay Park, buraya ta- "

" Jungkook, ona ne olduğunu tam olarak anlatmanı istiyorum, hemen! "

" bağırmamanız gerekiyor, burası hastane. "

" biricik oğlum şu an hastanede ve durumunun iyi olmadığını söyledin, şu anki sessizliğin, sakinliğin neyin nesi? "

Jungkook bir derin nefes daha alarak merdivenlere yöneldi.
hastanedeki insanları rahatsız etmek istemediği için dışarıda tartışacaktı, çünkü içindeki öfke fazlasıyla doluydu.
sebebi ise Bay Park'tı.

birkaç dakikada zemin kata indiler.
onu takip eden Bay Park ise hâlâ sinirden ne yapacağını bilmiyordu.
karşıya geldiklerinde Jungkook öncelikle karşısındaki bedeni süzdü.
kendisine benzemesine şaşırmalı mıydı,
bilmiyordu.
göğüs kafesi hızla kalkıp iniyor, endişesi yüzünden belli oluyordu.

" bekliyorum, hâlâ. "

" iş arkadaşlarım evimdeydi, bahçede beraber oturup yeni dergi hakkında planlar yapıyorduk.
Jimin de yanımızdaydı, telefonuyla uğraşıyordu sürekli.
birdenbire koşarak eve girdi, ne olduğunu anlamadım, arkadaşlarımı gönderip
hızla yukarı çıktım.
inleme sesleri merdivenden duyuluyordu.
odaya nasıl girdiğimi hatırlayamıyorum.
gittiğimde yerdeydi, ağzının etrafı ıslaktı ve kıvranıyordu.
anında kucağıma alıp araba bindirdim ve doktorunu aradım, hastaneye gelmemiz gerektiğini söyledi.
yolda ise bilincini kaybetti,
bir anlığına da olsa. "

sözünü hiç bölmeden dinledi, Bay Park.
gözlerinden taşan damlalara engel olamadan bırakmıştı bile.
küçüğü iyi değildi, farkındaydı fakat ne yapabilirdi ki?
hiçbir şey.

wind | jikook textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin