" baba? "
" Jimin-ah, nasılsın bebeğim? "
" baba, en yakın ne zaman gelebilirsin? "
" neden, bir problem mi var? "
" yanımda olmanı istiyorum, şu sıralar pek iyi hissetmiyorum. "
" Jungkook ile aranda bir problem mi var? "
" hayır, çok iyiyiz gerçekten.
sadece seni özledim. "" şu sıralar yoğunum, biraz
bekleyebilir misin? "
derin bir nefes, sonrasında sinirle ve hüzünle karışık kapanan gözler,
ardında saklı kalan gözyaşları.." pekâlâ, kapatmalıyım Jungkook hyungumun yanına gideceğim. "
" tamam canım, kendine dikkat et. "
telefon kapandığı an, Jimin tuttuğu gözyaşlarını istemsizce serbest bıraktı.
Jungkook küçüğüne sarılarak saçlarına minik öpücükler kondurmaya başlamıştı bile.babası durumun ciddiyetinin farkında değildi, Jimin ertelenmesi gereken son insandı ve Jungkook sinirden köpürürken Jimin için şu an sessiz kalması gerektiğini biliyordu.
" beni hiç mi sevmiyor hyung? "
" güzelim, eminim seni çok seviyordur fakat biliyorsun ki senin için çalışıyor. "
" küçük değilim, çalışmasa bile şu anki serveti ile yıllarca çok güzel yaşayabileceğini biliyorum. "
" balım.. "
" annemin umurunda dahi değilim, babam sürekli işi için beni erteliyor, yanımda
sadece sen varsın hyung.
neden varsın ki? "" istemiyor musun? "
" elbette istiyorum, sadece soruyorum, neden ailem bile yanımda değilken sen sürekli yanımdasın ve benimle ilgileniyorsun? "
" seni seviyorum Jimin, çok seviyorum. "
Jimin bir anlık duraksadı.
ciddi miydi, yoksa öyle bir sevgi değil miydi?
eğer öyleyse şu an nasıl bir tepki vermeliydi?
ya değilse?
bu sevgi tek taraflıysa?
bu düşünce Jimin'in kafasını karıştırsa da ondan daha önemli bir şey vardı.
Jungkook sadece onun dudaklarına odaklanmış, git gide yaklaşıyordu.
şu an bunun için doğru zaman mıydı bilmiyordu fakat istiyordu, deliler gibi.kapattı gözlerini, ıslak kirpiklerini iliklerine kadar hissederken dudağındaki yumuşaklığı hissetti, ardında gelen küçük bir öpücük.
o an dünya durmuştu.
hiçbir şey duymuyor, hissetmiyordu.
bildiğini tek şey dudaklarındaki
huzur veren hissiyattı.gözlerini açtığında, yorgun hissediyordu.
saatlerce koşup yorulmuş gibi, kollarını dahi kaldıracak hali yoktu.
etrafına baktığında Jungkook'un
olmadığını gördü.
yataktan kalkıp hareketlendiği an başına giren ağrı durmasına sebep oldu.
ani hareketler yapmamalıydı, bunu
her zaman unutuyordu.ağrının geçtiğini hissettiğinde ayaklandı, önce banyoya girip elini yüzünü yıkadı, ardından giyinme odasına girip siyah eşofman ile gri, bol bir tişört giydi.
merdivenlerden yavaş adımlarla inip etrafı süzüyordu fakat hâlâ görememişti onu.
giriş kata geldiği anda
konuşma sesleri duydu, oraya doğru ilerlemeye başladı." evet Bay Park, durumu biliyorsunuz zaten. "
" hayır, sorun yok fakat buna ihtiyacı var.
bunu herkesten çok biliyorsunuz. "" elbette dikkat ediyorum. "
" bakın Bay Park, o şu an gerçekten iyi değil ve bu tempoyu kaldıramıyor.
henüz buraya bile alışması çok zor olmuşken bunu ona yapmamalısınız. "" ikimiz de her şeyin olması gerektiğinden farklı işlediğini biliyoruz,
lütfen kendinizi kandırmayın. "" pekâlâ. "
" görüşmek üzere. "
sinirden köpürürken telefonu hızla
kapatıp koltuğa fırlattı.
çıkan gürültülü ses Jimin'i ürkütse de, şu an sessiz kalıp olayı anlamaya çalışıyordu.
Jungkook ellerini saçlarının arasına geçirmiş, derin nefesler alıyor, aynı zamanda
kendi kendine konuşuyordu." sikeyim işini!
hayatım boyunca böyle bir
umursamamazlık görmedim. "koltuğa tekme attığı sırada yer yerinden oynamış, Jimin o an refleks ile geri çekilip ağzından bir çığlık kaçırmıştı.
Jungkook endişeyle arkasına dönerken, korku dolu gözlerle onu izleyen
bir Jimin gördüğüne şaşırdı." hyung? "
" Jimin.. "

ŞİMDİ OKUDUĞUN
wind | jikook texting
FanfictionPark Jimin, ünlü oyuncu Jeon Jungkook'un dm kutusunu günlüğü olarak kullanmaya başlar.. • #11 pjm • #23 minkook • #43 kpop • #43 jjk • #114 kookmin • #145 jikook