" KÜFÜR VE YETİŞKİN UNSUR İÇERİR! "
AZİZ DEĞİRMENCİ;
Öfkeli Kibirli Zorba.
Yaşadığı Şehre Kan Kusturup Küçük Bir Bedende Soluklanıyor.
Sevdiği Kadını Zorla Kendinin Yapacak Kadar Bencil,
Yaraladığı Yüreği Karşılık Bulamayınca Parçalara Ayıracak K...
Uzun zamandır bölümü beklediğinizi biliyorum ama bazı aksilikler oldu. Bunun için bende çok üzgünüm...
Vakit kaybetmeden bölüme geçelim hadi.. 🥳 🤍
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Keyifli Okumalar....
&
Cansel her midesi bulandığında kalkmamak için daha çok sarılıyordu Aziz'e. Neden böyle oluyordu durup dururken? Yine mi hasta olacaktı?
Usulca kapattı gözlerini artık. Biranda yine yorulduğunu hissetmişti. Hiç birşey yapmadan nasıl böyle yoruluyordu ki? Bunlar normal şeyler değildi. Doktora gidip neyinin olduğunu öğrenmeliydi. Aziz'e söylese onu hastaneye gönderir miydi acaba? Ama boş yere de onu telaşlandırmak istemiyordu. Belki önemli birşeyi çıkmazdı.. İç sesiyle konuşmaya devam ederken çoktan teslim olmuştu uykuya.
Fakat hâlen uyumayıp onu izleyen Aziz'den bir haberdi. Bu kadının neyi olduğunu anlayamıyordu Aziz. Evde durmaktan mı bunalmıştı? Bunaltıyor muydu onu? Başına öpücük kondurdu onun Aziz. Böyle olmaya devam ederse onu doktora götürecekti. Sacma sapan bir hastalığın sevdiği kadını ondan almasına izin vermezdi. Gereği neyse yapılacaktı. Cansel ölene kadar ondan ayrılmayacaktı. Ve hiç birşeyin de onları ayırmasını izin vermeyecekti.
&
Rana gözlerini açtığında nerede olduğunu idrak etmeye çalışıyordu. Kimin evindeydi ki? Yattığı yerden doğrulup bacaklarını yataktan sarkıttı. Başı hem ağrıyor hemde dönüyordu. Ağlamak istedi bu duruma. Neden biraz da içse böyle oluyordu? Çok içmiyordu ki halbuki. Ayağa kalktığında birazcık öyle durup başının dönüşünün geçmesini bekledi. Sonra yavaş adımlarla kapıyı açıp odadan çıktı. Etrafı inceledikçe korkuyordu. Nasıl tuhaf yerdi burası? Biraz da ilerledikten sonra başını hafifçe arkaya atmış koltukta uyuyan Hızır Ali'yi gördü.
Kimdi bu adam?
Hızır Ali'nin yanına yaklaşıp tepesinde bağırmaya başladı. " İmdat! İmdat! " Hızır Ali yerinden fırladığı gibi silahını belinden ışık hızıyla alıp Rana'ya doğrulttu. Birkaç adım geriledi Rana, ellerini havaya kaldırarak. " Hem beni kaçırıyorsun hemde silah mı çekiyorsun? " Dedi dolan gözleriyle. Ona seri katil gibi bakan adamdan korkmaya başlamıştı şüphesiz. Hızır Ali efrafra bakıp kimsenin olmadığını görünce silahını indirip masanın üstüne koydu. " Ne kaçırması? " Dedi anlamayarak. " Ne işim var benim burada, sen kimsin üstelik? " Hızır Ali geri koltuğa attı kendini. Bu kadın nediyordu? " Niye gelip tepemde bağrıyorsun deli misin sen? " Dedi Ali. İçerde bağırması gerekmiyor muydu?
