𝙤𝙝,ı'𝙢 𝙗𝙚𝙜𝙜𝙞𝙣𝙜 𝙤𝙛 𝙮𝙤𝙪 𝙥𝙡𝙚𝙖𝙨𝙚 𝙙𝙤𝙣'𝙩 𝙩𝙖𝙠𝙚 𝙢𝙮 𝙢𝙖𝙣

500 50 84
                                    

-"geç kalacağız hadi uyan artık!"

-"tamam, sen git geliyorum ben."

-"yemem artık bu numaraları. kalk bakayım!" oflayarak doğrulmuş ve gözlerimi ovuşturmuştum. nobara çoktan giyinmiş, dik dik suratıma bakıyordu.

-"kalktım işte."

-"hemen giyin seni bekliyorum."

-"tamam." odadan çıkmıştı. bende kalkıp yüzümü yıkamış ve  üniformaları giymiştim. kapının önünde bekleyen nobara'ya yaklaşıp kulağına üfledim.

-"aaaa!"

-"puhagahahagah!" arkamdan koşmaya başladı. bende koşarak okulun önüne gidiyordum. o çok yavaş yürüdüğü için bunu yapmıştım.

okulun önüne geldiğimde dizlerimi tutmuş, hızlı hızlı nefes alıp veriyordum. nobara kolumu çimdikleyip, kapının önünde onu bekleyen megumi'ye koşmuştu. sıkıca sarıldılar ve megumi onun yanağını öptü.

kalbimin üstünde büyük bir ağırlık hissettim. her gün olduğu gibi yine yutkunamadım. gözlerim doldu ve koşarak tuvalete gittim. bir kabinin içine girdim ve klozete oturup ağlamaya başladım.

-"n-neden ben? t-tanrım neden?" hıçkırarak saçmalıyordum. sonunda susmayı başarınca kabinden çıktım ve gözlerim kızarmış mı diye bakmak için lavabonun önüne geçtim. yüzüme su çarptım. kafamı kaldırıp aynaya baktım.

suratıma lanet ettim. her zerreme kadar kendimden nefret ediyordum. saçlarım ince, göz altlarım mor, gülüşüm çirkin, fiziğim güzel değil. tekrar aptallığımı kendime hatırlattım ve 'gözlerim kızarmış mı' soruma cevap vermek dışında asla bakmadığım aynanın önünden çekildim.

itadori, panda, megumi, inumaki ve nobara oturmuş sohbet ediyordu. panda'nın anlattığı şeye kahkaha atan nobara'ya parlayan gözlerle bakan megumi'yi gördüm. hiçbir zaman bana böyle bakmayacaktı. sevilmeyen, dışlanan, çirkin biri olarak kalacaktım ölene kadar.

-"hey! neye gülüyorsunuz böyle?" yanlarına gidip oturdum.

-"offf dinleseydin. tekrar anlatınca komikliği kalmıyor zaten." nobara gülmekten yaşaran gözlerini silerken konuşuyordu.

-"peki." hayata kırgın şekilde konuşuyor, ve yine kırgın şekilde bakıyordum. omuzlarımı kaldıramayacak kadar kırgındım. herkese, her şeye.

derin bir nefes verip arkama yaslandım.

-"küpen yakışmış."

-"sağol nobara." deyip gülümsedim.

-"beğeneceğini biliyordum." benimle neredeyse hiç iletişime geçmeyen megumi'ye şaşırdığımı belli etmeden baktım.

-"megumi seçti biliyor musun? biz başka bir tane beğenmiştik ama megumi senin tarzının öyle olmadığını söyledi." dedi itadori.

aklıma dün gece nobara'nın kendisinin seçtiğini söylemesi geldi. onu boşverip küpemi daha çok sevdim.

gülümsemem için onun gözlerime bakması bile yetiyordu.

-"teşekkürler megumi." tüm içtenliğimle gülmek istedim. ama sonra gülümseyince ne kadar çirkin göründüğümü hatırlayıp önüme döndüm.

'-"kugisaki şey... sanırım ben birinden hoşlanıyorum."

-"ne! ciddi misin sen?!"

-"şşşt bağırma aptal!"

-"kim kim kim?" tek arkadaşıma söylememde bir sorun olmayacağını düşündüm.

-"fushiguro megumi." gözlerini büyütüp bana baktı.

-"şey... bende ondan hoşlanıyorum." şaşkın gözlerle ona baktım. eğer ondan hoşlanıyor olsaydı bana çoktan söylemiş olurdu. diğer aşık olduğu çocuklarda hep böyle olmuştu.

-"bu arkadaşlığımızı etkileyecek mi?"

-"tabii ki hayır."

-"sevindim."

*birkaç gün sonra

-"hey akane! nasıl olmuşum?"

-"woah cidden yakışmış. sence bana bu tarz kıyafetler yakışır mı?"

-"aslında yakışmaz. sanmıyorum yani yanlış anlama ama pek güzel değilsin." gülümsedim.

-"biliyorum."

-"ha iyi küsme de şimdi. moralim bozulmasın mutluyken."

-"bu arada neden böyle hazırlandın?"

-"megumi'yle buluşacağız." ilk defa kalbimde o ağırlığı hissettim.

-"woah çok sevindim."

-"doğru ya. sende ondan hoşlanıyordun."

-"görünüşü iyi olduğu için etkilenmiş olmalıyım. düşünmüyorum bile."

-"iyi. zaten onun seninle birlikte olacağını pek sanmam."

-"ben de."

-"hadi ben çıkıyorum tutma beni."

-"iyi eğlenceler." deyip el salladım ve gülümsedim.'

◤𝙟𝙤𝙡𝙚𝙣𝙚◢Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin