"Ben güzel olmak istemiyorum ki." dedim fısıldar gibi bir sesle.
Başını kaldırmadı. Ağlıyordu ama görmemi istemiyordu. " Sadece..." dedi boğuk çıkan sesiyle. Yutkunup devam etti.
" Sadece benim güzelim olsan?"
•°
•°
•°
•°
•°
•°
•°
Elleri dizlerimi...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
20|İyi ki doğdun
Sarı saçlarını kulağının arkasına sıkıştırıp koltuğun üzerine bıraktığı telefonu eline aldı genç kız.
Ekran kilidini açıp rehberden Kerem'in ismine tıklayarak koltuğa oturdu. Hülya Hanım bugün temizlik için gelmiş son birkaç şeyi hallediyordu etrafında döne dolaşa.
Kendisi de az önce tertemiz yıkanmış, banyodan çıkmıştı. Heyecanlıydı bugün Edibe. Kerem'in doğum günüydü. Her ne kadar hiç bahsi geçmemiş olsa da Edibe kutlamak istemişti. Yalnızca küçük bir kutlama olacaktı bu. Kerem'in sevip sevmeyeceğinden de emin değildi aslında. Yine de mutlu olmasından yanaydı umudu.
Onun için bir hediye hazırlamıştı. Dışarıdaki işini halledip geldikten sonra da güzel yemekler ve çok güzel bir pasta yapacaktı. Ama dışarı çıkabilmesi için öncelikle Kerem'e haber vermesi gerekiyordu.
İlk defa o olmadan çıkacaktı. Kendisi de endişeliydi ama yanında Hülya ablası olacağı için çok sorun etmiyordu.
Telefonun çaldığına dair ses ahizeden kulağına gelirken kaşları çatılmış bir eli az önce tavuk gibi yolunmuş kızarık görünen bacaklarında geziyordu.
O ses kesilip arama cevaplanınca derin bir soluk çekti ciğerlerine. Arkadan birkaç hışırtı ile karışık boğuk sesler geliyordu.
"Kerem..?" dedi içine dolan hafif heyecan kıpırtıları ile. Onunla her konuşmasında ilk zamanlardaki gibi bir heyecana kapılıyordu.
Birkaç saniyelik sessizliğin ardından "Güzelim." diyen o kalın ama neşeli ses duyuldu. Sesi ayrı bir keyifli çıkıyordu bugün.
"Selamın aleyküm. Nasılsın?" dedi nazlı nazlı söylediğini sonradan anladığını bir sesle. Bu nazlı sesi kulaklarına ulaştığı anda gözleri Hülya ablasını kontrol etti ona bakıyor mu diye. Bakmadığını görse de ayağa kalkıp pıtı pıtı kendi odasına geçti.
O sırada Kerem de yürüdüğü koridorda gelene geçene sırıtmamak için kendini zor tutuyordu. Öyle bir anda arayıp tüm neşesini yerine getirmişti sevdiği.
"Aleyküm selam. İyiyim." dedi yine o neşeli sesle. "Yemek yedim, şimdi de çay içmeye gidiyordum dışarı."
"Afiyet olsun." dedi Edibe yine sessiz, nahif bir sesle.
Bir süre sessizlik süregeldi aralarında. Kerem'in nefes verir gibi gülüşünü duydu Edibe. Buna karşın elini dudaklarına kapatıp kıkırdadı kısılan gözlerle.
"Sen ne yapıyorsun? Yemek yedin mi? Bak saat kaç oldu." Endişeyle karışık ilgili bir sesle konuştu Kerem.