27. Bölüm•° Alparslan ağabey?

9.5K 762 309
                                    


Keyifli okumalar°
Satır arası yorumlarınızı bekliyorum°

Keyifli okumalar° Satır arası yorumlarınızı bekliyorum°

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


27|Alparslan ağabey..?!

Birkaç dakikadır uzun ve oldukça modern bir masanın etrafında oturmuş bakışıp duruyorlardı. Akşam yemeği için masaya geçmişlerdi ama Edibe oldukça gergin hissediyordu kendini. Aile üyelerinden kaynaklı değildi bu, yalnızca henüz yeni tanıştıkları için böyleydi.

Hemen yanındaki sandalyede Kerem oturuyor Edibe'nin elini dizi üzerinde tutuyor asla bırakmıyordu. Karşısında Zehra, Agâh, masanın iki başında da anne ve babaları oturuyordu.

Zehra oldukça tatlı, yuvarlak yüzlü, kara kaşlı kara gözlü bir kızdı. Şu kısacık sürede bile Edibe ile iyi anlaşmışlar, şimdiden yakınlaşmışlardı. Zehra'nın aslında tesettürlü olduğunu ama evde babası ve abilerinin yanında örtünme gereği duymadığını da öğrenmişti Edibe. Ve gerçekten Edibe onun minik tatlı suratını oldukça güzel bulmuştu.

Masada Edibe'yi zor durumda bırakacak hiçbir konuşma geçmemişti. Yalnızca Kerem'in bu güzel kızı nasıl bulduğu tartışılmış Edibe oldukça utanmıştı.

Şimdi masa hazırlanıyordu. Edibe başta yardım etmek için yeltenecek gibi olduysa da kimsenin kalkmadığını yardımcıların masayı hazırladığını görünce kalakalmıştı yerinde.

Masa hazırlandı, ilk önce çorbalar geldi. Sanki bugün bilerek özellikle Edibe'nin en sevdiği yemekler yapılmıştı. Edibe sağ eline kaşığı alıp çorbayı yudumlamaya başladığı sırada Kerem birkaç saniye daha tuttu gözlerini onda. En sonunda mecbur elini bırakıp kendi çorbasından bir yudum aldı.

Dakikalardır masada bir sürü sohbet dönmüş Kerem birkaçına ancak katılabilmişti. Gözlerini alamıyordu Edibe'den, o gözlerini ondan alamadıkça masadakilerin dikkatini çekiyor hayretini cezbediyordu. Kerem farklıydı... Onların tanıdığı Alparslan gitmiş yerine Edibe'nin Kerem'i gelmişti sanki.

Edibe konuştukça gözlerinin içine bakarak dinliyordu. O utandıkça sessiz sessiz gülüyor elini tutuyordu. Bazen teşekkür ederim diye mırıldanıp başını eğiyordu ya Edibe, alıp içine sokarcasına sarılası geliyordu.

Herkes farkındaydı bunun ve hayretle izliyorlardı. Bir de ağız alışkanlığından olsa gerek herkes ona Alparslan diye seslenirken Edibe yalnızca Kerem diyordu. Sanki onların Alparslan'ı ile kendi Kerem'inin farklı olduğunu vurgulamak ister gibiydi.

"Bir tabak daha ister misin güzelim?"
Hemen kulağının dibinde konuşan Kerem ile irkildi bir an. Kerem'in sağ elini kendi sol elinde hissetti, hatta elini alıp kendi dizinin üzerine taşıdı. Başını salladı Edibe iki yana
"Yok teşekkür ederim." diye mırıldandı sadece Kerem'in duyacağı bir ses tonuyla.

Kerem başını eğdi hafifçe. O sırada yardımcılar gelip tabakları alarak diğer yemeklerin servisini yapmaya başladı. Yemekler geldi, Edibe tam önüne bırakılan ete yanına koyulan çatala ve bıçağa gözlerini kırpıştırarak baktı birkaç saniye. Hareketlerini ağırdan aldı biraz, Zehra'ya baktı, ardından Kerem'in bıçağı nasıl kullandığını izledi birkaç saniye. O önündeki eti hızlı hızlı parçalara ayırırken Edibe de eline aldı bıçağı. Tam o sırada önündeki tabak ile Kerem'in tabağı yer değiştirdi.

EDİBE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin