18

10.6K 361 22
                                    

Ondo'ya giriş yapıp, etrafa bakmaya başladım. Daha gelmemiş olduğunu gördüğümde sinir kat sayım artmıştı. Beni oyuncağı olarak görmesinden yorulmuştum! Bugün ya tamamen birbirimizin olacaktık, ya da aklına estiğinde yazmaya devam ederse tamamen bitecekti.

Biri karşıma oturduğunda kafamı kaldırdım. Sinaydı ama bu benim tanıdığım Sina değildi. Yüzü çökmüş, göz altları morarmıştı. Saçları dağınıktı ama bu hali de bir o kadar güzeldi. Endişelenmek istemiyordum ama bir şey olduğu belliydi işte! "Sina'm." dedim elimle yanağını okşarken. "Güzelim?" Derken bile tereddüt ediyordu. Bitmesinden korkuyordu güzel çocuğum. "Ne olduğunu anlatmak ister misin?" Gözlerimin içine baktıkça, gözlerindeki acı beni de içine alıyordu sanki. Sevdiğim adam karşımda eriyordu.

"Ablam..." dedi hıçkırırken. Gözlerine bakmayı kesip, gözlerimi yere diktim. Bakarsam hıçkıra hıçkıra ağlayacaktım çünkü.

"Ablam son evre karaciğer kanseri Eflal." Nefret ettim kendimden. Etimle kemiğimle nefret ettim! Nasıl düşünmeden, dinlemeden ayrılmayı düşünürdüm. Ellerini tutup ağlamaya başladım. "Bana da söyleseydin keşke. Ağlayacaksak beraber, güleceksek beraber sevgilim." Dediğimde zorla gülümseyerek bana baktı. "Seni çok seviyorum kadın. İyi ki hayatıma girdin. Beni iyileştirdin, ablamı da iyileştirir misin?" Dediğinde ne dediği sonradan dank etti. "Ben her zaman senin ve ablanın yanındayım güzel çocuğum, istediğiniz her zaman." Dedim gülümseyerek.

"O zaman, yarın ablamı lunapark'a götürelim mi Eflal?" Gözlerimden bir damla yaş düşerken gülümseyerek baktım gözlerine. "Götürelim bebeğim."

Vote ve yorum atmayı unutmayın lütfen <3

küçük Velet ||textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin