Oturuyorum öylece.Bakıyorum anlamsızca.Sessizlik her hücreme işlemiş.Hayattayım, nefes alışım buna kanıt.Ve kalbim durmaksızın atıyor.Ne zaman duracak diye düşünüyorum bazen.Ne zaman vazgeçeceğim?Zaman olgusuna sitem etmek pek mantıklı değil.Çokça durağanlaştığında lanet ediyorum.Şahit olamadığım akışkanlığının neden sonra farkına varıyor ve yine lanet ediyorum.Ve onun belli bir anı bana ayrılmış.Bunu hissediyorum.Her ne zaman dayanamayacağımı düşünsem ki bunun farkına varmak için geçen süre zaten dayanıyor olduğumu öğretiyor bana.Ve ben böyle öğrendim dayanmayı.Acıya değil sadece.Şimdi oturuyorum öylece.Bakıyorum anlamsızca.Sessizlik yerini anlamsızlığa bırakmış.Karanlık bir dost gibi hafifçe üzerime çökmüş.Yüzüm anlam veremediğim bu durum karşısında biraz korkarak biraz da merakla şaşkın bir ifadeye bürünmüştü.Parmaklarım arasında sallanmakta olan kolyeyi bulduğum yerde bırakarak banyoya ilerledim.Yüzümü yıkamak, soğuk suyla ağzımı çalkalamak içimdeki hislere pek bir etki etmese de bedenimi az da olsun rahatlatabilirdi.Havanın hala karanlık olması beni uyumaya itiyor, pencerenin pervazlarına çökmüş sis yatağıma dönmem için bana yalvarıyordu.Hislerime yenik düşmemek için kararlı adımlarla banyoya doğru yol aldım.Parmak boğumlarım ılık suyun altında rahatlamışçasına gevşedi.Derin bir iç çektikten sonra yüzümü de yıkarak, ıslattığım yerleri yumuşak bir havluyla kuruladım.Aynadaki yansımama baktığımda dağınık saçlarımı gördüm.Tek gece de yaşlanmış göz altlarımı.Kırışmış alnımı.Demek ki insanı yaşı değil yaşadıkları yaşlandırıyormuş diye geçirdim içimden.Tekrar odama döndüğümde hafif bir yağmur başlamış ve sis daha yoğun ve inatçı bir hal almıştı.Dolabımın üzerine bıraktığım kolyeyi yavaşça kaldırarak parmaklarımın arasında okşadım.Onu özlemiştim, zincirinin tenime değişini.Kilidini açarak boynuma yerleştirdiğim kolyemi takmak üzere aynanın karşısına geçtim.Soğuk zinciri boynumda hissetmek beni memnun etmişti.Aynada kendime ve kolyeye baktım.İkimizin ne kadar da birbirimize yakıştığında.Kendi kendime gülümsedim ardından.Az önce dehşetle uyandığım yatağımdan birkaç adım ötedeydim.Tekrar yastığıma sarılarak uyumak istiyordum.Sıcaklığım, yağmurlu günün soğuk nemini yakıp geçiriyordu ve sonra bir ninni görevini üstlenen hareketleri yavaş yavaş hafif uğultulu bir uykuya tekrardan dalmam için beni yatağıma itiyordu.Ve sonunda amacına ulaşmış, beni tekrar gecenin sarmalamasına izin vermiştim kesik kesik aldığım uykulu nefeslerimin arasından.
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Bir süre sonra gözlerimi açtığımda mavi gökyüzü odamın içine doluyordu. Kalkamadığım yatağımdan hareket etmeden gözlerimi tavana dikmiş, öylece duruyordum.Tek hamlede üzerimden sıyırdığım örtüyü ayaklarımın ucuna iterek yatağımda doğruldum.Ava'nın nefes alışları odayı dolduran maviliğin ötesine gizlenmiş, çıkmayı bekliyordu, gelmişti.Sesli şekilde, yüzeysel aldığı nefesleri yorgunluğunun beste olmuş halini yansıtır gibiydi.Onu uyandırmamaya çalışarak sessizce ayaklarımı yatağımdan indirerek yere oturttum.Bu zemini seviyordum, ilk soğukluğu hissedişimi ardından zeminin benim sıcaklığıma alışmasını, bunlar gerçekten sevdiğim hislerdi.Ardından kalkarak banyoya gittim ve açılmakta zorlanan gözlerimi suyla ovaladım.Dağılmış saçlarım ve kızarmış gözlerimle pek de iyi göründüğüm söylenemezdi.Banyodan çıkarak az önce kurulamış olduğum yüzüme ilk defa Ava olmadan makyaj yapmak için aynanın karşısına oturdum.Aynadaki görüntüm dehşete kapılmama yetmişti.Banyonun kısık ışığının aksine, epey aydınlık olan odamız her şeyi daha da belirgin olarak görmemi sağlıyordu.Saldırıya uğramış gibiydim.Korku ve heyecan beni de tüketmişti ve bir an için normal bir hayat ve normal bir aile özlemi çektiğimi fark ettim.Sonra bunun da saçma olduğuna karar verdim.Hiç kimse gerçek anlamda normal değildi.Kolyem boynumda duruyor ve bana cesaret veriyordu.Yüzümü çok da esir almadan makyaja kaptırdım.Bunu yapmamın sebebi gözümdeki kızarıklar ve yüzümdeki yorgunluk maskesini gizleme fikriydi.Çok da başarısız sayılmazdım, işim bittiğinde halimden memnun kalmış olarak ayağa kalktım.Tam tepemde topladığım saçlarıma uygun düz, desensiz ve dizlerimin üzerinde biten bir elbiseyi üzerime geçirdim.Bordo rengindeydi ve kollarında da danteller vardı.Sade olması beni memnun etmişti.Tamamıyla hazır olduğumu düşündüğümde Ava'yı uyandırmamaya karar verdim.Bunu yapsaydım bile zaten uyanmayacağına emindim.Yanına yaklaşarak yere düşmek üzere olan örtüsünü iyice üzerine çektim ve alnına bir öpücük kondurarak dün gece dolaba tıkıştırdığım çantamı tek koluma alıp kapıya yöneldim.Spor ayakkabılarım bu elbisenin altında pek de hoş bir görüntü sergilemeyecekti, bu yüzden düz tabanlı bir ayakkabıyı ayaklarıma geçirerek kapıya sıkıştıracak bir not yazmak için çantamdan bir kağıt ve kalem çıkardım.Notu kapının içeride bulunan tokmağına sıkıştırdım.İlk başlarda içeride bulunması saçma gibi gelse de şu an işime yaramıştı.Yazdığım nota son bir kez baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEÇİLMİŞ
RomanceKoşmak, sırtınızdaki teri hissetmeyecek kadar koşmak.İşte Danien'ın hayatı tam olarak buydu.Normal bir kız çocuğu olarak doğmuş olsa da asla normal bir kız çocuğuna gösterilen sevgiden, ufacık bir parça hissedememişti yalnız ve ürkek bedeninde.Eşini...