-Kötü-

200 39 2
                                    

Camdan süzülen ışık doğruca gözüme çarpıyordu.

Elimi yavaşça saçlarımdan geçirdim ve pencereye yöneldim.Ava az önce duşa girmişti.Buraya geleli birkaç gün olmuştu.Yemekhaneye inmek dışında odadan hiç çıkmamıştım.Hatta buradaki ilk yemeğimi o aptal çocukla aynı masada yemiştim.

Parf...

Ava buradaki oda arkadaşımdı.Çok sıcakkanlıydı.Karanlığı seyretmeye başladım.Karanlık... Kimsesi olmayanların kaçış yolu...

Orada ne kadar durdum bilmiyorum.Ava'nın duşu sandığımdan da uzun sürmüştü.Sıkılmaya başlamıştım. Biraz dışarı çıkıp etrafı keşfetmek hiçte fena olmazdı.Yatağımın ucundaki ceketimi aldım ve banyoya doğru seslendim.

-Ben biraz dışarı çıkacağım,çok geç kalmam.Banyoda yankılanan sesiyle:

-Önemli değil,istediğin saatte gelebilirsin, dedi.Gülümsedim.Sanki beni görebilirmiş gibi. Kollarımı bedenime sarmış,meraklı gözlerle etrafı inceliyordum.Mavi bir koridordan geçiyordum.Tam karşımda 3 adet büyük resim duruyordu.Ortadaki resimde beyaz uzun sakalları ve kehribar rengi gözleriyle o camı kırdığımda görmüş olduğum adam vardı. Arkamdan gelen bir ses:

-Meleklerin Efendisi,dedi.Kafamı çevirdiğimde sarı saçları ve uzun kirpiklerinin çevrelediği siyah gözleriyle sırıtarak bana bakan genç bir çocuk duruyordu.

-Asos ben,sen şu Ava'nın oda arkadaşı olan kızsın değil mi? dedi elini uzatarak.Aynı naziklikle elini sıkarak cevap verdim.

-Danien bende memnun oldum, soruna gelince evet o kızım.

Bu söylediğim onu gülümsetmişti.Elini resme doğru uzatarak anlatmaya başladı.

"Ortadaki resimde meleklerin efendisi var.Buradaki herkes işlediği suçun bedelini onun karşısına gelmekle öder."

Onun vereceği ceza kaderini belirler insanın. Aklıma bir an Parf'ın cezalı olduğu gelmişti.Acaba ne suç işlemişti de onun karşısına çıkmıştı.

"Adı yok.Sadece meleklerin efendisi.Şu soldaki resimde gördüğün güzel kadın Morgana.Efendimizin hoş ve çekici yardımcısı.Sağdaki resimde ise en güçlü melek olarak bilinen Rimues var.Bu üçü haricinde melekler okulunun öğretmenleri ve bir de Jarde var.Efendinin oğlu.Okulun öğrencilerinden o sorumlu.Ve son, bu kadar." Dedi gülümseyerek.

"Evet sanırım efendiniz ve Jarde'yle tanıştım."dedim gülümseyerek.

"Eee o kadar bilgi verdim,ödülüm ne olacak?" dedi başını yana yatırarak.

"Ne istediğine bağlı, şimdiden söyleyeyim fazla param yok." Dedim gülümseyerek.

"Para sanırım şu dünyalıların kullandığı şey, bir filmde görmüştüm sen nerden biliyorsun?"

"Bir dünyalı olduğum düşünülürse buna şaşırmamalısın."

"Sen nasıl yani?İnsan mısın sen?"

"Normalde dünyada bana bu soruyu sorsan seni dövebilirdim ama burada işler değişiyor." Dedim gülerek ve devam ettim. "Aslında uzun hikaye hem bunları konuşacak çok vaktimiz var.Eee karar verdin mi ödülüne?"

"Sana ayrıntılı olarak etrafı gezdirebilirim, ödülüm bu olsun."

"Çok sevinirim ama bu daha çok benim ödülüm gibi oldu "

"Asıl senin gibi hoş bir kızla dolaştığım düşünülürse en büyük ödül benimkisi, bu arada güzel kolye" dedi boynumu göstererek.Erris'in geçen yaz ikimize de aldığı dostluk kolyesiydi bu benim için değeri büyüktü.Hoş olduğumu söylediğinde yanaklarımın kızardığını hissedebiliyordum.

"Teşekkür ederim."

"Turumuza başlayalım öyleyse şurası laboratuar,biyoloji dersleri için."

"Biyoloji, of Tanrım burada da kurtulamadım yani şu dersten" dedim dudaklarımı asarak."

"İnsanlara iyilik ya da kötülük yapmak için onları tanımak gerekir,bu nedenle biyoloji gerekli" dedi gülümseyerek. "Şurası da kütüphanemiz" dedi eliyle göstererek.Beyaz dolapların içine konulmuş,sayılamayacak derece de kitap vardı. "Yemekhaneyi zaten biliyorsundur, eğlence yerlerimiz,salonlarımız falan da var ama onları zamanla tanırsın.Şimdilik ihtiyacın olan şeyler bunlar" dedi.Gülümsemesi insanın içini ısıtacak kadar sıcak ve samimiydi.

"Teşekkür ederim" dedim ve saatime baktım gerçekten vakit geç olmuştu.

"Ben gideyim."

"Peki, teşekkür ederim bu kısa sohbet ve gezimiz için." Sıcak ve içten bir gülümseme yollayıp koridora geri döndüm.Odama gidecek ve sıcak bir duş alıp ailemin ve Erris'in şuan ne halde olduğunu düşünüp kendime lanet okuyup, uyuyacaktım.Elimle saçlarımı arkama attım ve kolyemin olmadığını fark ettim.Az önce boynumdaydı.Geri dönüp bakmaya karar verdim. Yerleri aramaya başladım.Kahretsin neredeydi bu kolye?Ve Parf'ın yanımdaki salondan çıukmasıyla kafamı kaldırdım.

"Hey bak bakalım bende sana ait bir şey var" dedi ve kolyemi yüzüme yaklaştırarak sallamaya başladı.

"Ver onu bana!" dedim.Bu yaptığı beni sinirlendirmişti.

"Sakin ol cici kız" dedi ve açık olan camdan dışarı kolyemi fırlattı.

"Sen ne yaptığını sanıyorsun?" Bu kadarı fazlaydı.Ellerimle göğsünden itmeye çalıştım ama yerinden kıpırdamadı.

"Alt tarafı kolye tatlı kız, hem burada ona ihtiyacın yok.Baksana şans kolyesi falan mıydı ?Hayır öyleyse boşuna takma.Karşımda hiç şansın yok." dedi ve adice gülümsedi. Gözlerimde biriken yaşlara mani olamamıştım.

"Bu yaptığımı ödeyeceksin,pislik!" Geri geri attığım adımlarımdan sonra önüme döndüm ve koşarak odama döndüm.Yastığım gözlerimden akan tuzlu damlalarla ıslanırken Ava çoktan yanıma gelmişti.Başımı kucağına alarak ne olduğunu soruyordu.Göz yaşlarımın arasında ne olduğunu anlattığımda umursamamam gerektiğini, karakterinin böyle olduğuna dair beni ikna etmeye çalışıyordu.Kucağında ağlarken başını başımın üstüne koyarak benimle konuşması ve ben uyuyana kadar başımda beklemesi beni mutlu etmişti.

İlk defa yalnız ağlamıyordum...

SEÇİLMİŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin