...
1 ay sonra..
Sabah erken kalkıp duşumu aldım, giyinmek için aynamın karşısına geçtim ve aynada kendimi izlerken giyinmek alışkanlık olmuştu. Yavaş hareketlerle üstümü giyinip salona geçtim. Telefonumdan saate baktığımda 09.30'a geliyordu.
Onları engelledikten sonra çok düşündüm hala da düşünüyorum.
Acaba engellemekle doğru mu yaptım?
Yaptıklarım ne derece mantıklıydı?
Boş bir ifadeyle duvara bakıyordum. Ne yapmalıydım?
Dün gece dayım da eve gelmemişti. Bu durum beni şaşırtırken acaba neden diye düşünmekten alıkoyamadım kendimi. Başına bir şey gelme olasılığı kaçtır?
Umarım yüksek bir olasılıktır.
Ben böyle düşünürken kapı açılıp dayım içeri girdi. Ne derlerdi heh, İti an çomağı hazırla. Hiçbir şey söylemeden önümden geçip odasına gitti.
Bir dakika ne! Bir şey söylemeden odasına mı gitti? Ağzım şaşkınlıktan bir karış açıldı. Acaba bir şey mi olmuştu? Ne olduğunu deli gibi merak ederken diğer tarafımda salak mısın Cemile otur oturduğun yerde diyordu.
Dayım odasından çıkıp apar topar evden çıktı. Ne oluyordu korkmalı mıydım? Salonda bir ileri bir geri gidip geliyordum. Dayımın bu kadar endişelenmesi hayra alamet değildi. Kesinlikle kötü bir şey oluyordu. Umarım ucu bana dokunmazdı.
Yaklaşık bir saat sonra kapı sertçe açıldı. Dayım beni gördüğü gibi saçımdan tuttu.
"Gel buraya küçük oruspu!" diyip tokat attı. Sağ yanağım sızlarken ağzıma gelen metalik tattan dudağımın kanadığını anladım. Çektiği saçlarımdan beni duvara itti. Zor ayakta dururken bir elimle destek alıp öbür elimle ağzımdaki kanı sildim.
"Seni önce sikip, sonra geberteceğim." korkudan gözlerim açılırken dizlerim titremeye başladı. Üzerindeki gömleği çıkartıp üzerime geldi. Hızla bedenimi duvarla arasında sıkıştırırken dudaklarıyla boynumu öpüyordu. Elinden kurtulmaya çalışarak bağırıyordum.
"Bırak beni şerefsiz, dokunma bana!" ne desem ne yapsam da boşaydı o kadar bastırıyordu ki bedenini üstüme hareket dahi edemiyordum.
O iğrenç dudaklarını boynumdan çekip ellerini vücudum da gezdiriyordu üstümde ki tişörtü bir çırpıda çıkarıp öylece süzdü bedenimi sonra dudaklarıma bakıp,
"Tadın o kadar güzel ki seni daha önce keşfetmediğim için çok pişmanım."
Ağlamaktan şişen gözlerim tekrar alevlendi ve daha da akmaya başladılar. Allah'ım bitsin artık bu işkence yeter. Beni öpeceği sırada kapı sertçe yumruklanmaya başladı. Bu biraz olsun onu afallatırken elinden kaçıp odama kilitledim kendimi.
Sırt çantamı alıp içine cüzdanımı ve bir kaç parça kıyafetimi koydum. Üzerime elime geçen ilk tişörtü giyip onunda üstüne kolumdaki morluklar görünmesin, insanların bana acıyarak ve tiksinerek bakmasını istemediğim için ceket giydim. Telefonumun cebimde olup olmadığını kontrol ettikten sonra pencereyi açtım.
Kaçacaktım ne olursa olsun daha fazla burada kalamazdım. 1. katta oturmamızı tamamen şans görüp yere bakmadan atladım biraz tökezlesem de hızlıca kendime gelip arkama bile bakmadan koştum. Gördüğüm taksiyi durdurup adama bağırdım.
"Abi hızlı sür peşimde bir şerefsiz var kaçmam lazım!" adam soru sormadan gazı kökledi ve biraz uzaklaşınca,
"Abla polise gidelim istersen."
"Yok yok sen beni otogara bırak." kafasıyla onaylayıp hızı bir an olsun düşürmeden ilerledi. Sonunda geldiğimizde parayı ödeyip teşekkür ettikten sonra inip koşar adım içeri girdim.
"Merhaba en yakın İzmir otobüsüne bilet almak istiyorum."
"Tabi efendim." Önündeki bilgisayardan bir şeyler yapıp bana da bir kaç soru sorduktan sonra bileti uzattı.
"Buyurun efendim 20 dakika sonra otobüsünüz kalkacaktır." Gülümseyip
"Tamam teşekkürler." dedim bekleme koltuklarına oturup zamanın hızlı geçmesi için dua ettim ama sanki akrep ve yelkovan benim inadıma daha yavaş hareket ediyorlardı. Beklediğim 15 dakikacık süre bana 1 saat gibi gelirken kalkacak İzmir otobüsü için anons yaptılar.
Yerimden kalkıp otobüse doğru ilerledim. Otobüse binerken muavin olduğunu düşündüğüm biri önüme kesip
"Nereye bayan?"
"Sizce nereye gidiyor olabilirim bay?"
"Kimliğinizi görebilir miyim?"
"Neden?"
"Öyle gerekiyor." bir sorun çıkmasın diye hızlıca kimliğimi gösterdim ve bay umursamazca homurdanıp
"Tamam geç." dedi. Sertçe konuşmasıyla neye uğradığımı şaşırırken mal gibi adamın arkasından baka kalmıştım. Adam gözden kaybolurken başımı sağa sola sallayıp kendime gelmemi sağladım.
Biletten koltuk numarama bakıp yerime oturdum iyi ki yanım boştu. 5 dakikalık bir bekleyişin ardından sonunda otobüs çalıştı ve yola çıktık.
Derin bir nefes alıp yolculuğu uyuyarak geçirmenin daha iyi olacağını düşündüm ve gözlerimi kapattım.
.
.
Yıldızı boyamak ne kadar zor olabilir ki, oylarınızı esirgemeyin lütfen.
(621)
Bitti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TESADÜF(Yarı Texting)
Ficção AdolescenteGenç kızımız Selen'in acı bir geçmişi vardı.. Yanlışlıkla bir gruba eklenmesi hayatında ki ilk tesadüftü. Evden kaçarken hayatını değiştirecek insanlarla tekrar karşılaşması işte bu en güzel tesadüftü... "Bu kesin bizim Selen hacılar, s...