...
"Ozan bir git işine hayır diyorum sana daha fazla Karan'ı kızdırmak istemiyorum."
"Ya bak sana bir şey demez valla hem kötü mü olur eğlence çıkar bize de." Ozan'a gözlerimi devirip
"Ne yapacaksan kendin yap beni karıştırma." Gökhan
"Kız haklı oğlum çok istiyorsan git kendin yap tabi Karandan dayak yemeye götün yeterse." deyip gülmeye başladı.
"Amma korkaksınız sizde ha."
"Ben mi korkağım? Ben ve korkak? Ver lan şunu izle ve nasıl yapılır gör." deyip Ozan'ın elindeki büyük bardak soğuk suyu alıp salona geçtim Karan bir bacağını koltuğun yaslanma yerine koyup diğer ayağını da üstüne koymuş uyuyordu.
Karan'ın yanına gidip omzundan uyanması için dürttüm bu bir nevi onun için son şanstı uyanırsa kurtulur uyanmazsa da suyu üzerine dökerdim.
Ama kendisi son şansını kaybedip uyanmadı.
Suyu saçlarından çenesine kadar döktüm aniden doğrulduğu için tişörtü de ıslanmıştı. Kendisi küfür ederken ben gülüyordum gözlerini yavaşça açıp beni elimde boş bardakla görünce
"Çok pis kaşındın kızım gel buraya!" diye bağırıp masada ki sürahiyeyi aldı bana doğru gelirken ben arkamı dönüp kaçtım merdivenin ortasında iken
"Dur. Bekle yaptığın çok adaletsiz ben bardakta döktüm sen 3 katı olan sürahi ile dökmeye çalışıyorsun bari al bardağa dök suyu öyle ıslat beni." benim kendisiyle dalga geçtiğimi anladığında
"Seni yakalarsam elimden kimse alamayacak!" diye adeta kükreyip peşimden koşmaya devam etti. Koridorun sonuna geldiğimde ellerimi havaya kaldırıp yavaşça arakamı döndüm Karan ise ibne gülüşü yapıyordu.
"Bak anlaşabiliriz, çünkü sorunlar anlaşarak halledilir. Birde yosunların ne kadar sinsi bir canlı olduklarını biliyor muydun?" Karan düşünceli bir yüz ifadesi ile
" Evet. Her yerde yaşayabiliyor ve uyum sağlayabiliyorlarmış." Başımı sola çevirdim ve iki üç adım ilerde açık bir kapı gördüm
"Hıhı evet ne kadar ilginç değil mi?" hazır dikkati dağılmışken fırsat bu fırsat deyip açık kapıya koştum ama kapıyı kapatamadan içeri daldı ve arkasından kapıyı kapattı
"Şimdi nereye kaçacaksın bakalım?" Sertçe yutkunup kapanan kapıya ardından elindeki dolu sürahiyeye baktım. İşte şimdi naneyi yedim.
Başımı yavaşça Karan'ın yüzüne kaldırdım ve şirince gülümsedim.
"Sakin ol ve o silahı yavaşça yere bırak." kendisi ise hiç dediğime aldırmayıp sinsice güldü ve yaklaşmaya başladı. Ben de arkamı dönüp yatağın diğer tarafına gidecekken tek eliyle belimi sarıp bedenine yasladı. Ben kolunda çırpınırken
"Karan acı bana, özür dilerim yapmam bir daha. Ozaan yardım eet! diye bağırdım.
"Gelsin Ozanın kurtarsın seni."
Kurtuluşumun olmadığını anladığımda gözlerimi kapattım ve başımı sola çevirip göğsüne yasladım en azından beni ıslatırsa kendisi de ıslanacaktı.
Karan suyu başımdan aşağı döktü saçlarım ve tişörtüm sırılsıklam olmuştu. Bedenim ani soğuklukla kasılırken hızlıca elinden kurtuldum.
"Soğukmuş lan bu su!" tek elimle ıslandığı için üstüme yapışan tişörtümü tutup çektim ardından tekrar bıraktım.
"Şimdiden isyan etmeye başladın oysaki daha yeni başlamıştık." deyip dudak büzdü üstüme gelirken benden geriye doğru gidiyordum.
"Yeni başlamıştık derken?"
"Aynen öyle yeni başladık senin üzerinde denemek istediğim bir sürü fantezim var, ee cezanda az önce ikiye katlandığına göre seni kolay bırakmam." deyip sırıttı. Bir adım daha geriye gittiğimde yatağa düştüm, açılan gözlerimle
"Ne gibi fanteziler?" diye sordum yan tarafıma uzanıp sol koluyla başına destek yapıp bana döndü. Aramızda milimler varken sağ eliyle yanağıma yapışan saçımı çekip kulağımın arkasına sıkıştırdı ardından gözlerime bakıp gülümsedi.
"Uygulamalı olarak göstermemi ister misin?"
.
.
(509)
Bitti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TESADÜF(Yarı Texting)
Ficțiune adolescențiGenç kızımız Selen'in acı bir geçmişi vardı.. Yanlışlıkla bir gruba eklenmesi hayatında ki ilk tesadüftü. Evden kaçarken hayatını değiştirecek insanlarla tekrar karşılaşması işte bu en güzel tesadüftü... "Bu kesin bizim Selen hacılar, s...