Bölüm 22

760 40 77
                                    

Nabersiniz?

Su sıralar bazı sebeplerden çok yoğunum ve olmaya da devam edeceğim. Bölümün gelmesi uzun sürebilir yani.  Hazırladığım an atacağım ama yine de anlayışlı olun lütfen.

Veee yorumların eksikliğini hissediyorum. Lütfen bol bol yorum yapıp, oy verin.

Hadi şimdi bölüme geçelim.

<•••>

Vartolu Sadettin hastaneden çıktığı gibi arabasına binerek, arkasından gelenleri umursamadan arabayı çalıştırdı ve gaza bastı.

Geride kalan Yamaç, endişe ve sıkıntıyla giden arabanın arkasından baktı.

Salih’in gözü göz değildi, bir şey yapacaktı. Bundan emindi Yamaç. Onu takip edemeyeceğine göre, sadece dua edip sağ salim geri dönmesinden başka bir şey gelmiyordu elinden.

Yamaç omuzu düşük bir şekilde gerisin geri hastahaneye döndü. Üçüncü kata çıktı ve yoğun bakımın önüne doğru ilerledi. Selim ve Umut bekleme koltuklarında öylece oturmuş, bekliyorlardı. Yamaç da gidip yanlarına oturdu.

“Salih gitti, durduramadım.” Dedi sessizce.

Umut amcasına baktı ve elini koluna koydu dikkatini çekmek için. “Babamı bu saatten sonra kimse durduramaz. Şu anda, düşündüğü tek şey ailesine zarar veren insanları bulup kendi elleriyle öldürmek. Çok kızgın. Ben daha önce..” Yutkunarak başını eğdi. “Onu hiç böyle görmedim. Sanki bambaşka biri vardı karşımda.”

Şu zamana kadar Umut’un tanıdığı babası, Vartolu Sadettin, kendini o kadar iyi gizlemişti ki, yeni yeni öğrenmeye başlıyordu babasının gerçekten ne hissettiğini, nasıl davrandığını, nasıl biri olduğunu.

İlk Selim amcasının söylediklerini, şimdi de bu durumunu düşündü..

Babası kendini Vartolu Sadettin olarak tanıtıyordu, ama fark ediyordu ki, O, sadece Vartolu’nun gölgesine gizlenen Salih’ti.

Şimdi gösteriyordu kendini. Sevdiklerine bir şey olunca çıkıyordu ortaya o adam.

Umut gülümsedi..

Vartolu Sadettin, Salih Koçovalı ve küçük Salih..

Günün sonunda hepsi benim babam...

***

Vartolu, bir elinde altın rengindeki silahı, diğer elinde benzin bidonuyla önünde korumaları olan villaya doğru ilerliyordu.

Gözlerinde tüm dünyayı yakmaya yetecek kadar ateş barındırıyordu. Kini gözlerini öyle kör etmişti ki, hiç bir şey görmüyor, hiç bir şey duymuyordu.

Sadece tek bir şeye odaklanmıştı.
Mahmut’dan öğrendiği isim.
Murat Denizci..

İstiyordu,

Murat Denizci’nin kellesini istiyordu.

Silahını çekerek kapının önündeki iki korumayı indirdi. Ardından, siyah demir kapıyı tekmeleyerek açtı.

Bahçedeki silah seslerini duyan bir kaç adam, açılan kapıyla ona doğru ateş etmeye başladılar.

Vartolu önünde ona doğru gelen, iki adamı vurup öldürdü, sonra, kapının arkasına gizlenerek, ateş edenlerden kaçındı.

Kapı aralığından başını çıkarıp adamların nerede gizlendiğini izledi ve teker teker avladı hepsini.

Son adamı da vurduğunda kapıya yine tekme atıp ilerledi. Önüne çıkan insanları hiç acımadan kurşuna dizdi ve eve doğru ilerledi.

Çukur || Umut Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin