Bölüm 27

433 33 74
                                    

Nabersiniz?

Yb ile karşınızdayım, umarım beğenirsiniz.

Geçen bölüme bayilmisisniz, güzel yorumlar gelmiş.

Hatta okuyucu bile kazandım, hihihihihiihihi

Bu harika..

Şimdi bol bol yorum istiyorum cancımlar. Yorum sayısı düşmüş.

Biliyorum uzun zamandır bölüm atmadım. Üniversite, evlilik derken, boş günlerim kısıtlı. Umarım beni anlarsınız.

Bu bölüme bol bol yorum istiyorum. Size güveniyorum. Hadi koçlar.

<•••>

Hafif aydınlık bir depoda, yaşlı ve orta yaşlarında iki adam karşılıklı bir şekilde durmuş, öylece bir birilerine bakıyordu. Yaşlı adam yani Paşa, tedirginken, Orta yaşlı adam, yani Salih, ona inat boş gözlerle izliyordu onu. Ne bir kelam ediyor, ne de yüzüne bakıyordu. Öylece izliyordu işte.

Başlarının üzerinde de Yamaç , bir tehlikeye karşı bekliyordu. Paşayı buraya getirmiş ola bilirdi ama, bu onun ölmesine izin vereceği anlamına gelmiyordu. Bir birileriyle yüzleşmeli ve hayatlarına devam etmeliydiler. İkisinden birisini feda etmeyecekti.

Kimsenin onların burada olacağından haberi yoktu. İdris bile bilmiyordu bu durumu. Bilselerdi buraya gelmesine izin vermezlerdi. Çünkü tanımışlardı Vartoluyu, biliyorlardı artık onun nasıl biri olduğunu.

Vartolu kafasına koyduğu bir şeyi ne olursa olsun bir yolunu bulup yapardı. Gerekirse son nefesini verirdi bu yolda ama yapardı.

Yamaç ise bunu bile bile göze almıştı. Çünkü onu durdura bileceğine inanıyordu. Umarım her şey planladığı gibi giderdi de, sonradan pişman olup, kendini yiyip bitirmezdi. Huyudur bunu yapmak, bilirsiniz.

"Neden getirdin beni buraya Yamaç?" Gözleri hala Salih'teydi.

"Yediğin bokların hesabını ödemen için getirdi seni buraya." Yamaç yerine Salih cevap verdi. Paşa gözlerini kapattı ve başını eğdi. Korktuğu başına gelmişti, biliyordu Vartolu geçmişte yaptıkları vicdansızlığı.

Çok pişmanlık çekiyordu, hem de çok.. Öyle ki, geçmişe dönseler ilk kendi kafasına sıkardı, sırf Sultan'ın söylediğini yapmamak için.

Çocuğu gönderdiği için pişman olsa da, ailesini korumuştu, işte buna pişman değildi. Hem de hiç değildi.

Eğer o bunu yapmasaydı Sultan gidecekti, ailesi dağılacak, çukur bertaraf olacaktı.

Evet, evet, ailesini korumak için yapmıştı. Ailesini korumuştu o. Pişmanlık duymamalıydı.

Düşündükleri ile birlikte, başını yukarı kaldırdı ve dik dik Salih'e baktı.

"Ailemi korudum ben." Salih işte şimdi bir tepki göstererek alayla güldü.

Bir kaç kez onun söylediğini tekrar edip, güldü. Yamaç ve Paşa onun bu halini garip bulsalar da bir şey demediler.

"Aileni korudun, öyle mi?" diye sordu gülmesini kestiği gibi. Paşa ailesini koruduğuna öyle inandırmıştı ki, kendini, ne yaptığını fark edemiyor gibiydi.
Bir çocuğun hayatını mahvetmişti ama yine de kendini haklı çıkarmaya çalışıyordu. İşte Salih de bunu anlamıyordu.

Paşa eğer onun yaşadıklarının sadece bir kısmını yaşasa, kendi kafasına sıkardı. Bundan emindi. Sadece Paşa da değil, kim olsaydı onun yerinde, yapardı bunu..

Çukur || Umut Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin