Bölüm 31

558 14 69
                                    

Nabersiniz?

Yb ile karşınızdayımmmm.

Oy ve yorum yapmayı, Bölüm hakkında düşüncelerinizi belirtmeyi unutmayın..

Yukarıdaki şarkı eşliğinde okumaniz tavsiye edilir..

Not: Bölümde sıkıntı çıktığı için tekrar yayınladım.

<•••>

Toplantının üzerinden bir kaç gün geçmişti. O gün görev dağılımı yapılmış, her adımlarını tek tek hesaplamışlardı. En sonunda ortaya düzgün bir plan çıkmıştı. Özetlemek gerekirse; takip işini Emrah almıştı. Polis olduğundan her yere girip çıkması kolay oluyordu, ve ayrıca deli kişiliği sayesinde yakalansa bile, kolayca kurtula bilirdi.

Emrah takip ediyor, haber alıyor ve ardından onu Efsun'a uçuruyordu. Efsun da babasının ilişkide olduğu insanları en ince ayrıntısına kadar araştırıp, Baykal'ın arkasındaki isimi öğrenmeye çalışıyordu.

Nazım da her zamanki gibi babasının yanında duruyordu. Bir açığını kolluyor, tetikte bekliyordu. Aslında bakarsanız en tehlikeli işi o yapıyordu. Bir haber alsaydı babası, gözünü bile kırpmadan şuracıkta öldürürdü onu.

Ordu, silah tedariki, de tahmin edersiniz Salih ve Selim üzerine düşüyordu. O güne kadar bir ordu hazırlamak ve aynı Ordunun silahlarını da tedarik etmek Salih'e kalıyordu. Bu da.. Sadettin için kolay bir işti.

Yani demem o ki, savaş çıkmak üzereydi. Salih deşifre olma ihtimalleri karşı evini de orduyla çevirmişti resmen. Kaybetmek istemeyeceği insanlar olunca böyle önlemler alması gayet doğaldı.

Şimdi ise, Selim ve Salih silah satın almak için bir kaç kişiyle konuşmuş, eve dönüyorlardı. Silah işini halletmişlerdi. Şimdi sıra ordudaydı. Aslında pek hazırlanmasına gerek yoktu. Çukur zaten her daim emirlerine amadeydi. Bir kaç yüz tanesini de Sadettin getirecekti. Problem yoktu şimdilik.

Salih başını çevirip Selimle göz göze geldi. İkisi birlikte sırıtırken Salih konuşmak için dudaklarını araladı.

"Farkında misin Selim'cim artık konuşmadan da anlaşa biliyoruz."

Selim başını salladı. "Uzun zamandır farkındayım."

Salih güldü yüksek sesle. "Yapma yav, uzun zaman oldu mu?

"Oldu" derin bir nefes aldı ve cümlesini bitirdi. "Kardeş"

"Dur tahmin edeyim, baykalin kellesini ne zaman alacağımızı merak ediyorsun değil mi?"

Selim onaylayıp arabayı durdurdu. "Ne yalan söyleyeyim evet, ama"

"Endişeleniyorsun?" dedi arabadan inerken.

"Aynen, kötü bir şey olacakmış gibi hissediyorum. Baykal'ı indirmek her şeyi çözmeyecek gibi."

Salih tesbihini bir tür çevirip koluna taktı. Diğeri elini de siyah pantolonun cebine koyarak evinin bahçe kapısından geçti.
Omuz silkip, dudaklarını büzdü bilmiyorum adına. "Vallahi Selim'cim hele bir Baykal'ı indirelim, sonrasına sonra bakarız. Artık ölür müyüz kalır miyiz, Allah'a kalmış."

"Tövbe de lan, daha ailemizin yarısıyla bile tanışmadın. Ölme fikrini aklından çıkar."
Salih kas çattı. "Ailenizle tanışmayı düşünmüyorum kardeş."

"Ne yani yeğenlerinle tanınmayacak misin?"
Salih evi kapısını anahtarlarıyla açarken gülümsedi. "Harbi yeğen de vardı değil mi?" Selime dönüp göz kırptı. "Kaç çocuğun var de bakayım hele?"

Çukur || Umut Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin