26.Bölüm

323 6 6
                                    

Başımdaki ağrıyı hissettiğimde yüzümü buruşturup gözlerimi yavaşça araladım.Elimi başıma götürmeye çalıştığımda buna engel olan ipleri gördüm ayrıca ağzımda bantlıydı.Gözlerimi etrafta gezdirdiğimde kimse yoktu.Burası bir kaç büyük beyaz lambanın aydınlattığı bir tozlu ve rutubetli bir depoydu.Bağlandığım sandalye dışında etrafta bir şey yoktu.İleri geri hareketler yaparak kurtulmaya çalışsamda bir işe yaramadı.Bayılmadan önce yaşananlar aklıma gelince sinirle derin nefesler aldım yumruklarımda istemsizce sıkılmıştı.Yaklaşan adım seslerini duymamla bakışlarımı o tarafa çevirdim.İçeriye Polat ve Cengiz denilen adam girdiğinde bakışları beni buldu "Günaydınlar Çağrı Bey" dedi alayla Polat.Konuşmaya çalıştığımda ağzımdaki banttan kaynaklı olarak dediklerim anlaşılmamıştı."Bantı çıkart" diye emretti Cengiz.Polat yanımda yaklaşıp tek hamlede bantı çıkarttığında sinirle güldüm ve "Burdan çıktığımda seni öldüreceğimi biliyorsun değil mi?" dedim bakışlarımı Polat'a dikip.Sırttı ve "Çıkarsan" dedi alayla.Bakışlarım hala Polat'a kenetliyken "Neden burda olduğunu merak ediyorsundur" diye konuştu Cengiz.Bakışlarımı ona çevirdiğimde devam etti."Bildiğin üzere o küçük orospu benden para çaldı" dediğinde yumruklarımı istemsizce sıktım ve "Kes sesini" diye tısladım.Bu dediğime sırtmakla yetindi."Merak etme sana zarar vermeyeceğim sadece onu buraya getirmek için kullandığımız bir yem olarak düşün kendini" dedi ve ekledi "Çok öncesinden yarım kalan bir işimiz var" sözünü bitirdiğinde kendime engel olamayıp "Onun kılına zarar verirsen seni öldürürüm orospu çocuğu!" diye bağırdığımda yediğim yumrukla başım diğer tarafa çevrildi.Yumruk Polat'tan gelmişti.Saçlarımdan tutup ona bakmamı sağladı sinirli bakışlarımı ona çevirdiğimde sırtıp "Cengiz Bey sana misafirperver davranmaya çalışıyor sen hala o salak dilini tutamıyorsun.Sesini kesmezsen benim sana misafirperver davranmayacağımdan emin olabilirsin" dediğinde alayla güldüm.Çalan telefonla Cengiz'e döndüm takım elbisesinin cebinden telefonunu çıkarttı ve yazan ismi okuyunca keyifle sırttı telefon ekranını bana çevirip "Dua et seninki olsun" dediğinde sinirle derin nefesler oldum.Yapabildiğim tek şey onun olmamasını ummaktı.Buraya gelmemesini ummaktı.Son dediklerime kırılıp beni burda terk etmesini istiyordum.Buraya gelirse başına neler gelebileceğini bilmiyordum ve bilmekte istemiyordum.Cengiz telefonu kulağına götürüp keyifle "Alo?" dedi ve burdan uzaklaştı.Arkasından bakarken "Acaba giydiği elbiseyi değiştirmiş midir?Malum çok yakışmıştı" dedi Polat.Sinirle ona döndüm ve "Şu ipler elimden çıktığı anda gözlerini eline vereceğim" diye tısladığımda umursamayıp devam etti "Son kavganızdan sonra senin için kendini teslim edicek mi dersin?" dediğinde kasılmış çenem ve sinirli bakışlarla ona bakıyordum.Son kavgamız...Ona ağır şeyler söylemiştim.Söylediğim ağır şeylerden pişmandım ama şu an iyi ki söylemişim diyordum çünkü buraya gelmemesini sağlayabilirdi.Onu o şekilde bırakıp gitmeseydim belki şu an ne ben bu durumda olurdum ne de onun vermesi gereken bir karar olurdu.İyi miydi acaba?

Cengiz tekrar içeri girdiğinde gözlerimi hemen ona çevirdim.Keyifle sırtıp "Misafirimiz yolda" dediğinde sinirle olduğum yerde hareket edip iplerimden kurtulmaya çalışırken bir yandanda "Orospu çocuğu!Bırak onu!İkimizden biri elinde işte" diye bağırdığımda Polat'a kaş göz yaptı.Polat ağzıma bantı yapıştırdığında artık söylediklerimden bir şey anlaşılmıyordu.Cengiz bana yaklaştı ve "Elimde ikinizden biri olsun istemiyorum.Sen değil o lazım.Tekrar ediyorum sen yemden başka bir şey değilsin.Belli ki sana karşı hisleri var ben sadece bunu kullanarak onu buraya çekiyorum" dedi ve şöyle bi beni süzüp "Belli ki seninde ona karşı hislerin var.Onun gibi birine nasıl bir his besleyebilirsin aklım almıyor.Kullanılmış mal" dediğinde sanırım içimdeki siniri tarif edebileceğim bir kelime kalmamıştı.Sadece onu öldürmek istiyordum.Akel hakkında dediği şeyler için onu öldürmek istiyordum.Sinirle gözlerimi ona dikmişken devam etti "Cidden sana kendini anlattı mı?" diye sorduğunda sinirle derin bir nefes aldım.Evet bana kendini anlatmamıştı ve bu benim canımı çok sıkıyordu.Ama ne yaşadıysa veya ne yaptıysa bu kelimeleri,bu imaları hak etmiyordu.Ayrıca Akel'in bana karşı hisleri olduğundan bahsetmişti.Evet aramızdaki çekimin farkındayım ama Akel'in bana karşı hisleri olmasından emin değildim.Düşünmemiş değildim ama son olaylardan sonrada emin değildim.Şu anda buraya geliyor olması bunu doğruluyordu.Bana karşı hisleri vardı ama sevinmem gerekirken sevinemiyordum.Şu an bana karşı hisleri olmamasını buraya gelmemesini istiyordum.

Akel'in ağzından:

Yolladıkları adrese geldiğimde hızlı adımlarla gördüğüm binaya ilerledim.Tek katlı çok büyük olmayan bir binaydı.Gördüğüm tarafta tek bir kapı vardı tahminimce arkasındada bir kapı vardır.

Kapıya geldiğimde derin bir nefes aldım ve kapıyı açtım.Çağrı tek başına bir sandalyede elleri ve ayakları bağlı bir şekilde oturuyordu.Kapı sesini duyunca kafasını kaldırdı.Bakışları beni bulduğunda gözlerindeki telaşı yakaladım.Bir şeyler dediğinde ağzındaki bant sayesinde hiçbir şey anlamayamamıştım."Çağrı" dedim ve koşar adımlarla ona doğru gittim.Sandalyede ileri geri hareketler yaptığında umursamayıp ellerime yöneldim.Atılan düğümleri çözmeye başladığımda kapı sesini duymamla durdum ve kapıya doğru baktım.Kısa bir süre içerisinde görüş açıma giren Cengiz ve Polatla gözlerim irileşti.Onlarında gözleri beni bulduğunda Polat sırtıp "Assolistimizde gelmiş" dedi "Senin burda ne işin var?"diye sordum sinirle kollarını iki yana açıp "Süpriz" dedi.Bize biraz daha yaklaştıklarında Cengiz durdu ve Polat'a bir bakış atıp "Polat" dedi.İşareti alan Polat bana doğru yönelmeye başladığında Çağrı'nın ellerini açmak için eğildiğim yerden kalktım ve geriye doğru adım attım."Ne yapıyorsun?" diye sordum bu sefer sesim diğerleri kadar güçlü çıkmamıştı.Gülümsedi ve "İşimi" diye yanıtladı.Çağrı bağırıyordu ama boğuk sesinden hiçbir şey anlaşılmıyordu.Polat'ın bana yaklaştığını fark ettiğimde arkaya kısa bir bakış attım.Tahmin ettiğim gibi arka kapıyı gördüğümde o tarafa doğru koşmaya başladım.Ayak seslerinden anladığım kadarıyla o da peşimden koşuyordu kapıya doğru uzandığımda saçımdan çekilmemle geriye geldim.Belimden yakalayıp beni havaya kaldırdığında tepinmeye tekme atmaya çalıştım."Bırak beni!" diye bağırmalarımda dahil ne tekmelerim ne de tepinmelerim bir işe yaramıyordu.Cengiz'in tam önüne geldiğimizde sertçe beni yere bıraktı.Titreyen dizlerim dengemi sağlamama yardım etmediği için yere düştüm.Kısa bir süre Çağrı'ya baktığımda gözlerini yummuştu.Saçımdan yukarıya doğru çekilmemle küçük bir çığlık atıp bakışlarımı Çağrıdan çektim.Yukarı doğru çekilmenin etkisiyle zar zor ayağı kalktım.Saçımdan tutan Cengizdi.Ayağa kalktığımda yanımda yanaştı ve iki elimi tutup arkamda birleştirdi.Ellerimi o kadar sıkı tutuyordu ki ondan kurtulamıyordum.Tireyen parmaklarım ve dizlerim zaten şu anda beni oldukça güçsüz kılıyordu.Bana dahada yaklaştı ve kendini bana dayadı.Bu sırada Çağrı tekrar bağırmaya çalıştı.Bu sırada ellerimi kenetlediği kenetlemediği elini belime götürdüğünde gözlerim dolmaya başlamıştı.Gözlerim Çağrı'ya kaydığında gözlerinden alev fışkırıyordu.Buraya bakmamaya çalışır gibi bir hali vardı.Kulağıma nefesini üfleyerek "Ona küçük geçmişimizden bahsettin mi?" dedi Cengiz.Kulağıma üflemesiyle zaten titreyen vücudum mümkünmüş gibi dahada kasılıp dahada titremeye başladı.Dizlerim beni ayakta tutamadığında yere düştüm.Benimle birlikte eğildiğinde yüzümü öne eğdim.Göz yaşlarım artık dökülüyordu ve engel olamıyordum."A-anlatma" dedim zorlukla ve "Ne olur" diye ekledim.Kahkahasının sesini duyduğumda gözlerimdeki yaşlar mümkünmüşçesine dahada hızlandı.

Merhabalar!
Uzun bir aranın ardından gelen mesajlardan dolayı devam etmek istedim arayı bu kadar uzattığım için hepinizden özür dilerim.Bölümü beğenmenizi umuyorum
İleriki bölümlerde görüşmek üzeree!

ADRENALİN (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin