29.Bölüm

310 9 2
                                    


O an kendimi o kadar çaresiz hissetmiştim ki onu kurtaramayacağımı düşünüyordum.Onun önce ruhunun ölüceğini ve sonrasındada bedenin ruhunu takip edişini,onu kaybedişimi izleyeceğimi düşünmüştüm.Akel'i hep güçlü,kendinden emin tanımıştım ve orda o kızın gidişini gözünde daha önce görmediğim korkuyu,çaresizliği görmüştüm.Bu olaydan sonra ne olucağını bilmiyordum hapise mi giricektim yoksa Cengiz'in adamları bizi delik deşik mi edecekti?Tek bildiğim şey ne olursa olsun Akel'in yanında olucağımdı.Batıcaksamda onunla birlikte batıcaktım.Diğer hiçbir şey umrumda değildi.Umursadığım,istediğim tek şey oydu.

Uzun bir yolculuğun ardından Doğa ışıksız bir yolda kenara çekti ve "Feribota binmeden önce üzerinizi değiştirmeniz gerek" dedi ikimizinde üzerindeki kanlara bakarak ve devam etti "Çantamda eşya var" dediğinde başımla onu onayladım ve yan koltukta duran sırt çantasını açtım.Önüme çıkan ıslak mendili elime aldım ve pakedin içinden çıkarttığım mendillerle elimdeki kanları temizlemeye çalıştım.Kuruduğu için zor çıkıyordu.Bu sırada Doğa arabadan indi ve arabanın kaputuna yaslanıp bizi beklemeye başladı.

Zar zorda olsa üzerimdeki kanları çıkarttığımda Akel'de harket görmemiştim.Islak mendili aldım ve kapımı açıp indim.Nazik bir hareketle onun kapısını açtığımda kapalı olan gözlerini açtı.Gözleri gözlerimi bulduğunda hemen gözlerini kaçırdı.Eğilip nazik bir hareketle çenesinden tuttum ve yine olabildiğince nazik bir şekilde bana doğru çevirdim.Hala gözlerime bakmadığında "Gözlerini benden kaçırma Akel" dedim yalvarırcasına ve onu rahatsız edip etmediğini bilmediğim için hemen parmaklarımı çenesinden çektim ve teması kestim.Benden kaçmaya çalışmasını,utanmasını,suçlu hissetmesini istemiyordum.Tek istediğim onun yaralarını sarabilmekti.Belki yapamayacağım bir şeydi,boyumu aşardı ama yapabildiğim kadarıyla denemek istiyordum.Gözlerini bana çevirdiğinde koyu kahve gözlerinden bir damla yaş yanaklarına doğru süzüldü.Derin bir nefes alıp verdim ve paketten bir ıslak mendili çıkartıp "Yardım edebilir miyim?" diye sorduğumda gözlerini yumdu.Gözlerini kapatmasıyla gözlerinden tekrar yaşlar dökülmeye başladı.Gözünden damlayan her damla içimdeki sikik siniri ve üzüntüyü arttırıyordu.Yaralarını kapatamazdım -zaten böyle bir yara nasıl kapanırdı ki?- zamanı geri alamazdım.Hiçbir şey yapamıyordum.Başını oldukça yavaşça aşağı yukarı salladığında elimi temkinli bir şekilde güzel suratına götürdüm.Yanağındaki kanları temizlemek için ona dokunduğumda bir anlığına ürperdiğini hissettim ve elimi geri çektim.Başıyla devam etmem için işaret verdiğinde tekrardan elimi yanağına götürüp kuruyan kanların üzerinde ıslak mendili canını yakmamaya çalışarak gezdirdim.

İşim bittiğinde baş parmağımla akan gözyaşını sildim.Bu hareketimle gözünü açtığında bir süre parmağım yanağında kaldı.Yanan gözlerimi hissetmemle hemen toparlanıp elimi çektim ve boğazımı temizleyip eğildiğim yerden kalktım.Arabanın arkasına geçip sırtımı bagaja yasladım.Ve kafamı ellerimin arasına aldım.Yanan gözlerimi yumup geçmelerini beklerken duyduğum sesle gözlerimi araladım."Çağrı" diyen Doğa'ya döndüğümde hemen burnumu çektim ve ellerimide kafamdan çekip toparlandım.Yanıma bagaja yaslandı.Uzun sessizliği bozup "İyi misin?" diye sorduğunda başımla onaylamakla yetindim."Ne olduğunu sormak için iyi bir zaman olmadığını biliyorum.Ama bu kanların nasıl geldiğini açıklamanı istersen çok bir şey istemiş olur muyum?" dediğinde zaten gözlerimi zaten bana bakan Doğa'ya çevirdim.Yine bir sessizlikten sonra sertçe yutkunup "Cengiz'i öldürdüm" dedim sanki manavdan elma aldım dermişçesine.Şaşkınlıkla, korkuyla gözlerini ve ağzını araladı ve "Ne?" dedi telaşla.Cevap vermediğinde "Nasıl?" diye sordu yine aynı telaşla."Doğa..." dedim ve devam ettim "Ne olur şimdi soru sorma".Aklımdaki tek şey Akeldi.Bir adamı öldürmüş olmama rağmen tek derdim Akeldi."Ne demek soru sorma Çağ-" dediğinde sözünü kestim ve "Akel üstünü değiştircek durumda değil üzerinde sadece bir sweat giyse yeter.Kıyafeti siyah kan o kadar belli olmuyor" dedim konuyu dağıtmak için.Sinirle "Çağrı benimle dalga mı geçiyorsun?" dediğinde ona döndüm ve "Doğa bizimle bu işe girmek zorunda değilsin.Nereye gideceğimizi söyle ben götürürüm.Başına bu derdi açmana gerek yok" dediğimde suratıma yediğim yumrukla başım sola çevrildi."Kes sesini Çağrı" diye tısladı ve yaslandığı bagajdan doğrulup ön tarafa ilerledi.Dudaklarımı yalayıp bende bagajdan doğruldum ve arkadaki çantadan tişörtlerden birini çıkarttım ve üzerimdeki kanlı tişörtü çıkartıp yine çantanın içindeki poşete üzerimizi temizlediğimiz mendillerle birlikte attım.Sweatide çıkarttım ve Doğa'nın yanına gidip ona uzattım."Giymesine yardım et" dediğimde sinirli bakışlarını bana çevirdi."Sen niye etmiyorsu-" dediğinde sinirli adımlarla yanına gittim ve aramızdaki mesafeyi kapatıp Akel'in bizi duymasını engellemeye çalıştım."Çünkü yanlış bir şey yapıp onu incitmekten korkuyorum.Yardım ediceksen et etmiyceksende şimdiden git ki başın belaya bulaşmasın" diye tısladım.Bir bana bir elimdeki sweate baktı bir süre sonra sinirle elimdeki sweati alıp omuzuma çarpıp yanımdan gitti.Gitmesiyle derin bir nefes alıp verdim.

Doğa Akel'e yardım ettikten sonra şoför koltuğuna geçti.Onun geçmesiye bende arkadaki yerime geçtim.Aynadan Akel'e baktığımda üzerine oldukça bol gelen siyah sweati giymişti.Gözleri yine kapalıydı.Makyajı akmış,gözaltlarına inmişti.Dudakları kenarınaki yaradan kaynaklı şişmişti.

Arabalı feribota bindiğimizde Doğa arabayı park ettiği gibi arabadan inip gitti.Kapıyı açtığımda Akel "Çağrı nereye?" diye sordu sesinde bariz bir panikle.Konuşmasının verdiği şaşkınlıkla ona döndüm ve "Burdayım güzelim arabanın önündeyim beni göremeyeceğin bir yere gitmeyeceğim" dediğimde başını aşağı yukarı sallamakla yetindi.Kapıyı kapatıp kabuta yaslandım.

Bir süre sonra yanımda hissettiğim kıpırtıyla Doğa'nın geldiğini anladım.Epey süren bir sessizlikten sonra bu sefer sessizliği ben bozdum ve "Zorundaydım" dedim.Bana baktığını hissettim ama ona dönme gereği duymadım.Şu anda detaylı anlatmayacaktım ama ne olduğunu az çok bilmeyi hakediyordu."O-" dedim ve bu cümleyi nasıl söyleyeceğimi bilemediğim için duraksadım."O onu tekrar yaralamaya çalıştı" dedim.Ne demek istediğimi anlıycağını biliyordum.Dilim söylemeye gitmiyordu.Bakışlarımı ona çevirdiğimde gözleri dolmuştu "İzin veremezdim" dediğimde gözlerinden yaşlar akmaya başladı.Başını ve bakışlarını yavaşça benden çevirdip başıyla onayladı.Titreyen sesiyle "Teşekkür ederim" dediğinde kaşlarımı çattım.Bunu anlamış olucak ki "Onu kurtardığın için" dediğinde başımı iki yana salladım "Kurtaramadım" dedim.Evet belki amacına tam olarak ulaşmasını engellemiş olabilirdim.Ama bu Akel'i kurtardığım anlamına gelmezdi.Zamanında müdahale edememiştim,ona hiç dokunmamasını sağlayamamıştım."Onu kurtardın Çağrı.Şu an arabada.Yaşıyor,nefes alıyor.Evet belki şu an ruhen ölüden bir farkı olmayabilir ama..." dedi ve yaşlar süzülen gözlerini bana çevirdi ve gülümseyip "Hep birlikte halledeceğiz,toparlanacağız" dedi.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 22, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ADRENALİN (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin