BÖLÜM-2 BİR NEBZE MUTLULUK

45 8 2
                                    


____________________________________
Bölüm-2 BİR NEBZE MUTLULUK

"Ne kadar değişirsen değiş, ilk nerede mutlu olduysan hep oraya çevirirsin kafanı"
JEAN CHRISTOPHE GRANGE

Bu sabah gülerek uyandım yatağımda. Sanki birşey beni yattığım yerde gıdıklıyordu. Gözlerimi açıp yatağın üzerinde öylece durdum. Üzerimdeki şey her ne ise beni hâla gıdıklamaya devam ediyordu. Doğrulup üzerimdeki şeye baktım. KARAMEL! Aa, siz daha Karameli tanımıyorsunuz değil mi? Karamel benim kedim. Aslında evin kedisi. Tam böyle karamel rengi tüyleri vardır, tabi bir de kocaman yeşil gözleri...

Karamel üzerime çıkmış patileri ile beni gıdıklıyordu."Seni yaramaz, in üstümden çabuk" dedim onu ön kollarından tutup havaya kaldırarak. Burnumu burnuma sürttüm. Karameli yatağa geri koyup ayaklandım. Saat 10.00 olmuştu. Aynada kendime bakıp ayılmak için ellerimle yanaklarıma vurdum. Odamın lavabosuna girip elimi yüzümü yıkadım. Ben kapıya doğru yürürken Karamel de peşimden geliyordu. Birlikte merdivenlerden aşağı indik.

Annem mutfakta kahvaltı hazırlıyor, babam içerde sabah haberlerine bakıyor, Emmet ise bahçede oturmuş ders çalışıyordu. Emmet bu sene üniversite sınavına hazırlanıyor. Onu ne zaman görsem sürekli olarak ders çalışıyordu. Salona doğru ilerleyip salonun kapı kenarına yaslandım.

"Günaydın baba" dedim. Babam gözünü haberden ayırarak bana döndü.

"Günaydın Emma. Nasıl, iyi uyudun mu?" Ona evet anlamında başını salladım. "Evet harika uyudum. Baksana saat 10 olmuş" dedim gülerek. Yaslandığım yerden doğrularak mutfağa annemin yanına gittim.

"Günaydın ana kraliçe" dedim gülerek. Annem arkasını dönüp elini beline koydu. "Günaydın memur hanım. İyi uyudun mu diye sormayacağım, saate bakılırsa iyi uyumuşsun. Tabi gece yatakta debelenmediysen" gözlerimi devirerek tezgahın yanına gittim.

"Yatar yatmaz uyumuşum" dedim yavaşça. Annem o sırada en sevdiğim ayvalık tostlarından yapıyordu. "Özlemişsindir sen şimdi ana kraliçenin tostlarını" dedi annem bir yanağımı sıkarak.

"Evet özledim " dedim heyecanlı bir sesle. "İtiraf etmem gerekirse akademi yemekleri pek güzel değil" annem bana bakıp tek kaşını kaldırdı.

"Pek mi?" Dedi dalga geçer gibi bir sesle. "Hmm, tamam hiç iyi değildi. Ama yenilemeyecek kadar değil" dedim gülerek. İkimizde birer kahkaha attık.

Gözüm dışarda ders çalışan Emmet'a kaydı. Kafasını test kitabına gömmüş, hararetli bir şekilde soru çözüyordu. Sınavına sadece 2 hafta kaldı. Ne kadar çalışırsa o kadar kâr. Annem birden bağırdı. "Beni dinliyor musun sen?" Dedi tek kaşı havada. Yerimde sıçrayıp anneme döndüm.

"Dalmışım. Ne diyordun?" Dedim. Annem devam etti. "Bugün Emmet için şehir dışında birkaç üniversite bakacağız. Gitmişken Washington'a uğrayıp büyükbabanı ziyaret edeceğiz. Gelmek ister misin?" Dedi annem. Ona hayır anlamında başımı salladım.

"Sen bilirsin tatlım. Dün büyükbaban Jhone'u neden getirdiğini anlattı. Ne konuştunuz?" Dedi annem merakla. Tezgaha yaslandım. "Karakol hakkında konuştuk" dedim tek düze bir sesle. "Sadece karakol mu?" Dedi gülerek. Gözlerimi devirdim.

"Evet anne" annemin ne düşündüğünü biliyordum. "Sana karşı biraz yakındı sanki" dedi annem birşeyler imâ etmeye çalışarak. Kelimeler birden ağzımdan dökülü verdi. "Kız arladaşı var anne" dedim birden.

Annem hayalleri suya düşmüs gibi biraz surat astı. Ama sonra birşeyler bulmuş gibi gözleri parladı. Ah ana kraliçem ah...

"Cevap 56" dedim direk olarak. Emmet kafasını test kitabından kaldırıp bana baktı. Şaskınlıkla cevap verdi. "Soruyu daha yeni çözmeye başladım. Ne ara çözdün abla?" Emmet'ın sırtına vurarak;

SUÇ DAVALARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin