Bölüm-8 PARANOYAK
"Kıskanmak için değer vermek gerek..."
Yağmur artık yavaş yavaş durmaya başladığında karakolun bahçesine girmiştik. Aynı şarkıyı defalarca dinlemekten sıkıldığım için bu kez şarkıyı değiştirdim. Ama yeni şarkıyı açmam ve büyükbabamın kontağı kapatması bir olunca malumunuz sıkılarak indim arabadan.
"Müzik dinleyeceksen şu kulaklık adındaki yüzyılın icadını kullansan iyi olur fındıklı çikolata" dedi alaycı bir sesle.
"Sen geç dalganı. Neyseki seni çıkışta çekmeyeceğim" dedim onun gibi alaycı bir ses tonuyla.
Tek kaşını kaldırarak bana baktı. Ciddi olmaya çalıştığı her dakika aslında kahkahamı içime attığımı bilse acaba ne yapardı?
"Ne demek seni çıkışta çekmeyeceğim? Ben çekilmez bir ihtiyar mıyım, o kadar oldum mu yani?" Dedi alınmış bir sesle. Ama hala çok tatlıydı. O yüzünü garip şekillere sokarken kalın dudaklarının üzerindeki pala bıyıklarıda yüzüyle beraber hareket ediyordu. Ve ben şuan yanına gidip o bıyığını çekmemek için zor duruyordum.
"Çıkışta Grace'in bana kahve sözü var koca dev, kusura bakma" dedim otomatik kapıdan içeri girerken. Kısa bir kahkaha attı.
"Ahh bu Grace...İyi kızdır. Kendisini severim. Çok afendi, ağır başlı bir kız..." o yanımda yeni kızıl kafalı arkadaşımı överken bugün ikinci kez adım koridorda yankılandı.
"Emma!" Arkamı döndüğümde ağzım bir karış açık kalmıştı. Yeni kızıl kafalı arkadaşım üzerinde laboratuvar önlüğü ile koridorda koşar adım bana doğru ilerliyordu. Yüzünde takındığı ifade bir şeylerin yolunda olmadığını gösteriyordu.
"Merhaba efendim" dedi Grace telaşını hiç bozmayarak. Büyükbabam dudaklarını aralayarak konuşmaya başladı.
"Ahh Grace, bende senin ne kadar..."
"Emmayı almamda bir sakınca var mı?" Dedi büyükbabamın lafını keserek. Büyükbabam şaşkınlığını gizleyemeyerek Grace'nin yeşilin koyu tonlarına bürünmüş gözlerine baktı.
"Ha-hayır yok. Alabilirsin" dedi kekeleyerek. Bir sorun olduğunu o da anlamıştı. Sakince yanımızdan uzaklaştı. Ben tam Grace dönüp ne olduğunu soracaktım ki kolumdan tuttuğu gibi beni aşağı katın merdivenlerine sürüklemeye başladı. Kolumu farkında olmadan fazla sıkıyordu ve bu fiziksel olarak canımı yakmaktansa daha çok ruhsal olarak canımı yakmıştı. Çünkü Grace iyi değildi. Hemde hiç iyi değildi.
Kendi odasına kadar o önde ben arkada beni kolumdan çekiştirerek sürükledi. En sonunda odasına girdiğimizde nihayet gözleri gözlerimi buldu. Ama o an sırtımdan aşağıya doğru inen garip bir his kapladı. Gördüklerim karşısında şok olmuştum.
Grace ağlıyor muydu?
İyice koyulaşmış gözleri kızarmıştı ve yavaş yavaş sulanmaya başlamıştı. Birden hakim olamadığı göz yaşları hafif çilli yanaklarından aşağı doğru kaymaya başladı. Sırtını kapıya yaslayarak yere çöküp kalçasının üzerine oturdu. Dizlerini karnına çekti. Bir köşeye sinmiş gibi duruyordu. O kadar masum, o kadar korumasız gibiydi ki, o an iç sesim ve kalbim aynı düşünüyordu.
Git sarıl, teselli et Emma. Görmüyor musun, sana İhtiyacı var
O an iç güdülerime engel olamadım. Yanına çömelip kollarımı bir köşeye sinmiş gibi duran büzüşmüş vücuduna doladım. Kollarımın altındaki bedeni titriyordu. Bende aynı onun gibi yanına oturdum. Sakince burnunu çekerek kafasını omzuma yasladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SUÇ DAVALARI
RomanceGenç bir polis adayı ve ülkenin en iyi aynı zamanda herkesin gözdesi bir polis memuru... Emma Lively, Akademiden mezun olduktan sonra Jhone Carter'ın yanında yardımcı polis olarak çalışmaya başlar. Ama sevgilisinin ikizi olduğunu öğrenmesi, iki kard...