12. Bölüm

954 91 40
                                    

Yazar

Stiles: Tişörtünü çıkar.

Derek: Ne?

Stiles: Boyamam henüz bitmedi.

Derek biraz tebessüm etti ve tişörtünü çıkardı. Stiles, hayran kaldığı o vücuda ilk kez dokunuyordu. Stiles, boyarken Derek onu izlemeye devam etti. Ondan gerçekten çok hoşlanıyordu. Bugüne kadar tanıştığı veya takıldığı bunca kişiye rağmen hiçbiri ona Stiles'ın hissettirdiklerini hissettirmeyi başaramamıştı. En mutsuz ve çıkmaza girdiği zamanlarda bile yüzündeki tebessüme neden olan kişi Stiles'tı. "Asla yapmam" dediği her şeyi Stiles için yapıyordu.

Aralarında kalan yarım adımlık mesafeyi kapatıp başını eğdi ve Stiles'a baktı. Stiles, onun bakışlarını umursamadan boyamaya devam etti. Derek, kafasını biraz daha eğip gözlerini kapattı ve Stiles'ın kokusunu içine çekti. Sanki etrafındaki insanlar ve şu berbat müzik sesi yoktu, yalnızca ikisi vardı ve bu his o kadar mükemmeldi ki.

Yavaşça git gide yanağına yaklaştı. Kalp atışları hızlanmıştı. Stiles da Derek'in kendisine git gide yaklaştığını fark etmişti. Ancak onu uzaklaştırmak istemiyordu.

Derek dudaklarını, Stiles'ın boynuyla buluşturacakken bir rüyadan uyanırcasına irkildi ve kafasını geri çekti. Ne yaptığının yeni farkına varıyordu. Bunu yapamazdı ayrıca Stiles istemiyorsa aynı evde bir daha yüzüne bile bakamazdı. Ayrıca sadece...olmazdı işte. Anne babası ne diyecekti? "Ah babacığım, sen Stiles'ı ailesini kaybetti diye iyilik yapıp evimize aldın ama ben de fırsat buldum hemen hoşlandım." diyemezdi. Her şey çok karmaşıktı. Sadece Derek sevse sevgisini gizleyebilirdi ama şu an kenara çekilip beklemeliydi. Eğer Stiles da seviyorsa bu daha büyük bir sorun yaratacaktı.

Stiles: Ş-şey...sanırım bitti.

Fırçayı Derek'e uzattı.

Derek: B-benim gitmem gerek.

Fırçayı masaya bırakıp hızla yukarı çıktı. Stiles neler olduğuna anlam veremiyordu. Yanlış bir şey yapmamıştı. Derek'e göre de zaten yanlış yapan Stiles değil kendisiydi. Yanında daha fazla duramazdı. Kendisini ondan uzaklaştırması gerekiyordu. Aşka inanmazdı, ancak bu hissettiği...o milyonlarca şarkı ve kitaplarda anlatılan duygu muydu? Bu duyguyu istemiyordu. Herkesin anlattığı gibi...aşk acı verirdi. Derek'in ise buna niyeti yoktu.

Odasına girip kapıyı kapattı. Ardından kapıya yaslanıp kapının önünde yere oturdu. Bu duygu her neyse bir an önce kalbinden defolup gitmesini istiyordu. Kendini uzaklaştırmadığı sürece bunu başaramayacaktı. Stiles'ın kendisine yaptığı her hareket, söylediği her cümle durumu zorlaştıracaktı. Karşılık alamazsa acı çekecekti, karşılık alırsa durum daha karmaşık olacaktı. Duygularını kontrol etmeyi iyi beceriyordu. Şimdi bunu yapmak çok daha zordu ama başarmak zorundaydı.

Stiles aşağıda hala olanlara anlam vermeye çalışıyordu. Yanlış bir şey yapmamış, yanlış bir şey söylememişti. Neden bir anda Stiles'ı bırakıp gitmişti? Neden olduğunu bilmiyordu ama kırılmış hissediyordu. Henüz beş dakika önceki mutluluğundan eser kalmamıştı.

Saçlarını geri atıp derin bir iç çekti ve odasına çıktı. O da kapının önünde yere çöküp oturdu. Derek'ten mi hoşlanıyordu? Yoksa bu küçük hareketin bile Stiles'ı bu kadar üzmesinin başka bir açıklaması olamazdı. Onunlayken mutluydu, kendisiyle ilgilenmesi hoşuna gidiyordu. Her ne kadar laf etse, kızsa bile Derek'in ona hee seferinde geri dönmesi onu mutlu ediyordu. Ancak bunu yapamazdı. Sadece bir "arkadaştı" değil mi? Hem Richard'a, Talia'ya bunu açıklayamazdı. Hem Derek'in ona aynı gözle bakıp bakmadığını bile bilmiyordu. Belki sadece birlikte takıldıkları için ona öyle gelmişti. Ancak ondan uzaklaşmak istemiyordu. Duygularını gizleyebilirdi ama ondan uzaklaşırsa kazanın ilk günlerindeki haline dönecekti.

Bunları düşünmek ikisinin de kafasını yormuştu. Stiles, yatağına gidip uzandı ve tavanı izledi. Derek ise boy aynasının karşısına geçti ve yüzündeki, vücudundaki boyalara baktı. Ufak bir tebessüm etti. Bunları o yapmıştı. Çizgilere dokundu ve düşündü. Daha çok bağlanmadan önce buna bir son vermeliydi. Banyoya gidip duş aldı ve boyaların suyun altında akıp gidişini izledi.

Giyindikten sonra odasına geri döndü ve yatağına uzanıp bu seste pek mümkün olmasa da uyumaya çalıştı.

Ertesi sabah Stiles erkenden uyanıp odasından çıktı. Önce banyoya gitti ve sargıyı söktü. Yara oldukça iyileşmiş gibiydi. Ancak doktora göre bu dikişlerden tamamen kurtulmasına iki gün daha vardı. Aslında tam da okulun açılışına denk geliyordu.

Duştan çıktıktan sonra üstünü giyindi ve saçını havluya biraz kurulayıp merdivenlerde durdu ve aşağı baktı. Bütün ev fazlasıyla topluydu. Muhtemelen onlar uyurken temizlikçi gelip her yeri toparlamıştı. Dün Derek'le durduğu camın önüne baktı. Dün olanları uyandığından beri unutmuştu. Kafasını biraz sallayıp bu düşünceden kurtuldu. Talia, masayı hazırlıyordu.

Talia: Ah Stiles, Derek ve Laura'yı da uyandırır mısın?

Stiles kafasını salladı ve önce Laura'nın odasına gitti. Kapıyı çaldı ve seslendi.

Stiles: Laura?

Laura: Haa?

Sesi fazla uykuluydu. Muhtemelen parti bitene kadar konuklarla ilgilenmişti ve şu müzik sesine tüm gece katlanmak...

Stiles: Kahvaltı.

Laura: Birazdan gelirim.

Sesi oldukça boğuk gelmişti. Stiles, "pekala" diyip Derek'in odasına gitti. Dün gece olanlar belki sadece o boğulan çocukla ilgiliydi. Belki de bunu fazla takmasına gerek yoktu. Hiçbir şey olmamış gibi her zamanki ritmiyle kapıyı çaldı.

Derek: Efendim?

Stiles: Girebilir miyim?

Henüz cevabı almadan kapıyı açtı ve içeri bir adım attı.

Derek: Aslında henüz cevap vermemiştim.

Stiles: B-ben hiç girebilir miyim diye sormazdım diye beklememiştim...

Odadan çıkıp kapıyı kapattı ve aynı ritimle tekrar çaldı. Bu kez morali bozulmuştu. Çünkü Derek deminki cümleyi pek "şaka" gibi söylememişti. Fazla ciddi bir ifadesi vardı.

Stiles: Girebilir miyim?

Derek: Evet.

Normalde buna gülümserdi ama şimdi ondan uzaklaşması gerekirken "gülümsemek" pek işe yarar bir seçenek değildi ve Stiles'ın da morali bozukken kendi morali pek düzgün olamıyordu.

Stiles: Kahvaltı.

Derek: Aç değilim.

Stiles: Bir şey mi oldu?

Derek: Hayır sadece aç değilim.

Stiles: Emin misin?

Derek: Stiles eminim ve aç da değilim gider misin?

Stiles: P-peki.

Belki yalnızca kötü bir şey olmuştu ve anlatmak için hazır değildi. Bu yüzden başaramayacak olsa da fazla umursamamaya çalıştı. Sonra tekrar sorabilirdi, yani...sanırım.

Aşağı indi ve Laura da biraz sonra geldi.

Talia: Derek?

Stiles: Aç olmadığını söyledi.

Talia: Bir şey olmamış değil mi?

Stiles: Bilmiyorum.

Talia: Fazla takma, her zamanki Derek işte. Sen onun moralini düzeltebilirsin biliyorum.

Talia gülümsedi, Stiles da karşılıksız kalmaması için yalandan bir gülümseme takındı.

Biraz sonra Derek aşağı indi.

Derek: Ben çıkıyorum.

Talia: Dikkatli ol.

Derek: Olurum.

Stiles ona baksa da Derek, mümkün olduğunca Stiles'a bakmamaya çalışıyordu. Eski zamanlardaki gibi davranırsa Stiles'ın zaten kendisinden uzaklaşacağını biliyordu.

Evden ayrılıp motoruna bindi. Motorun üstündeki kaskı eline alıp biraz baktı. Ardından kaskı takmadan garaja bırakıp motora bindi ve sahile doğru uzaklaştı.

An Accident |SterekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin