16. Bölüm

895 92 64
                                    

Yazar

Stiles, bileğinden tutulmasıyla kafasını çevirip Derek'e baktı. Derek ise ne diyeceğini bile bilmiyordu. Yalnızca durdurmuştu, ne diyeceğini, ne soracağını düşünmemişti bile. Stiles'ın derinlere uzaklaşmasına izin veren oydu, o zaman neden boğulan kendisiydi?

Sonunda mantıklı ve merak ettiği soruyu sordu.

Derek: Lydia'yla sevgili misiniz?

Stiles: H-hayır.

Derek, bileğini bıraktı.

Derek: Ne yani sevgili değilsiniz ve vedalaşırken öyle seni öpüyor mu? Dudağından?

Stiles: B-bilmiyorum ayrıca bu da seni ilgilendirmez.

Derek: Ah evet, senin hayatındaki hiçbir şey beni ilgilendirmez değil mi?

Stiles: Benim aşk hayatım neden senin umrunda?

Derek: Stiles...ben seni başka biriyle görmeye dayanamıyorum.

Stiles yükselttiği sesiyle cevapladı.

Stiles: Bana kaç gündür berbat davranıyorsun. Bana her böyle yaptığında "geçerli bir sebebi vardır" diyip tekrar tekrar tekrar denedim. Ama Derek Hale, benim de bir kalbim var. Artık ben pes ettiğimde ve başka biriyle mutlu olmaya çalıştığımda neden geri dönüp her şeyi mahvediyorsun?

Ağlamaya başlamıştı. Derek, sarılmaya kalksa da Stiles, onu itip kendi göz yaşlarını silmeye çalıştı.

Stiles: Seni sevmiştim Derek ve biliyor musun, birkaç gün bile olsa senin de beni sevdiğine inanmıştım. Ama sen biri sana karşı duygular besleyene kadar bir meleksin. O kişi aşık olduğundaysa çekip gidecek kadar pislik birisin.

Derek: Stiles ben...seni gerçekten seviyorum. Biliyorum, senden uzaklaşmaya çalışmak berbat bir fikirdi ama korktum işte...

Stiles, tüm ciddiyetiyle, göz yaşlarını umursamadan cevapladı.

Stiles: Kafasına dayanacak bir silahtan bile korkmayan Derek Hale, aşktan mı korkuyor? Yalanlarını seni tanımayanlara sakla.

Arkasını dönüp merdivenleri çıktı ve odasına girip kapıyı kapattı. Derek ise olduğu yerde kalmıştı. Stiles'ın kendisine söylediği her bir cümle kalbine saplanmış gibi acı veriyordu ama o cümlelerin her bir kelimesi haklı sözcüklerdi. Ancak vazgeçmenin sırası değildi. Kendisi bunu mahvetmiş bile olsa Stiles'ın da onu sevdiğini öğrenmişti ve bu o tonla kırıcı kelimenin arasında umut vaat eden tek cümleydi.

Yorgun hissetse de merdivenleri yavaş adımlarla çıktı ve odanın kapısını, Stiles'ın ritmiyle çaldı.

Derek: Girebilir miyim?

Stiles: Hayır.

Derek kapıyı açtı.

Derek: Cevabı beklememeliydim.

Elleriyle yanaklarını silip Stiles'ın yanına geldi ve oturdu. Stiles, gözlerini yerden ayırmadı.

Derek: Ben tam bir aptalım.

Titreyen bir sesle:

Stiles: Bilmediğim bir şey söyle.

Derek: Bilmediğin değil ama inanmadığın bir şey söyleyebilirim. Stiles...ben seni gerçekten seviyorum. Biliyorum, berbat davrandım ve çok saçma bir karardı. Sadece korktum, senin gibi birinin beni sevmesi saçmaydı. Karşılık alamayacağım birine daha fazla bağlanmak istemedim.

Stiles: Sen de bok gibi davranayım dedin öyle mi?

Derek: O an hissettiklerim yanlış gelmişti. Şimdi anlıyorum ki hissettiğim en doğru şey bu. Senden vazgeçemiyorum. Olmuyor...denedim, başka kimseyle yaptığım hiçbir şey seninle olan kadar doğru gelmiyor.

An Accident |SterekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin