Sürücü koltuğunun kapısı açıldığında arabadan Savaş indi, henüz beni fark etmemişti. Savaş indikten sonra sürücü koltuğunun yan tarafındaki koltuğun kapısı açıldı.
Bu sefer inen kişi beni şaşırttı, sarı saçlarını yukardan topuz yapmış, yüzünde ki ağır makyaj ve kısa,askılı elbisesiyle oldukça alımlı bir şekilde Pelin indi.
Telefonumun çalmasıyla birlikte Pelin ve Savaş'ın bakışları bana döndü, onlara harika bir şekilde sırıtıp elimdeki telefona çevirdim bakışlarımı, "SARP" yazısıyla derin bir nefes aldım.
Aramayı kabul edip telefonu kulağıma götürür götürmez Sarp'ın sesiyle yüzümü buruşturdum, "Herşey boka sarıyor amına koyayım!" Dedi Sarp sinirli çıkan sesiyle.
"Ne oldu yine?" Diye sordum bıkkınlıkla, "Mekana polis baskın yapacakmış herşeyi toplamamız lazım hemde tam 10 dakika içerisinde."
"Bütün korumaları ve Umut'a haber vereceksin Sarp bana değil, benim elimden ne gelir?" Dediğimde Sarptan ses gelmedi. Kafamı yerden kaldırarak karşıdan bana doğru gelen Savaş ve Pelin'e baktım, Savaş nefretle bakarken Pelin sadece ufak bir sinirle bakıyordu. Şimdi birde onlarla uğraşmam gerekecekti, "Buldum lan!" Diye bağıran Sarpla telefonu kulağımdaki uzaklaştırıp yüzümü buruşturdum. "Ben senin amına koyayım Sarp."
"Tamam kapat ben hemen mekanları toplattıracağım." Diyerek birsey dememe fırsat vermeden kendisi kapattı. Sağ bacağımı sol bacağımın üstüne attıktan sonra telefonuda bacağımın üzerine bıraktım, şimdi fazlaca hareketli geçecekti zamanım. Pelin karşıma otururken Savaş ayakta dikilmeyi tercih etti, "Senin ne işin var burada?"
"Bende bilmiyorum, onu güzel kasları olan arkadaşına sor." Dedim gevşekçe. Pelin'in kaşları çatıldı, "Kim?" Dedi hafif sinirle.
"Yaman? Hiç görmedin mi karın kaslarını falan."Savaş hızla yanıma gelip yukardan bana dik dik bakmaya başladı "Sus ve kalk." Diye sertçe konuşunca alayla kahkaha attım. Ayağa kalkmak yerine olduğum yerde daha çok yayıldım "Eski Selin yok karşında düzgün konuş Savaşçım."
Savaş sinirle dişlerini sıkarken birden kolumu sertçe tuttu ve ayağa kalkmam için çekti, telefonum yere düşerken Savaşa öfkeyle baktım. "Hala eski zavallı Selin varmış." Dedi kendinden fazlaca emin bir şekilde.
Tuttuğu koluma baktıktan sonra alayla sırıttım ve boşta olan elimle hızla suratına bir yumruk attım, bu hareketimle afallayıp bir adim geri gitti. Ben ona ikinci yumruğu geçirdiğimde kolumu bırakarak biraz daha geriledi, "Benimde karşımda hala kendini bir bok sanan ama aslında hiçbir boka yaramayan bir yarrak varmış." Dedikten sonra hızla yanına gidip bacak arasına dizimi geçirmemle yeri boyladı.
Birden Pelin'in çığlığıyla, bakışlarımı yerdeki iki büklüm olan Savaştan alıp Pelin'e çevirdim, "Ne yapıyorsun sen?" Diye sordu korkuyla. "Bazı yarraklara haddini bildiriyorum, ben öyle eşya gibi 'oraya gidiyoruz, buraya gidiyoruz, kalk, onu yap, bunu yapma, sus, konuşma, konuş' gibi emir verilecek biri değilim ki bence hiçbir kadın öyle olmamalı eğer onlar erkekse bende kadınım. Onlar güçlüyse biz daha güçlüyüz, onlar sus deyince susucak konus deyince konuşacak onlardan emir alacak değilim, ben bir kadınım. Ben ne istersem onu yaparım umarım anlamışsındır." Dedikten sonra yerde ki telefonumu aldım ve son kez Savaş'a tiksinircesine bakıp eve doğru ilerledim.
🦋
Yaklaşık 1 saattir odamda yatağıma uzanmış, telefonumdan son ses açtığım şarkıyı dinliyordum. Her zaman olduğu gibi tek başıma savaşırken mahvolup kendimi şarkılara bırakıyordum, şarkılar beni yansıtıyor benim söyleyemediklerimi bağıra bağıra söylüyorlardı. Bir çok insan şarkıların derinliklerini anlamasa bile bazı insanlar öyle güzel anlıyordu ki şarkıları, hepsi o şarkılarda yaşanmışlıklarla birlikte kendilerini buluyordu fakat ben sadece yaşanmışlıklarımı bulabiliyordum. Kendimi öyle bir kaybetmiş durumdaydım, öylesine kendimi başkalarına adamış gibiydim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şeytan'ın İni
AcciónRengi solmuş dolgun dudakları, hafif kemerli burnu, belirgin çenesi ve çilleriyle o kadar güzeldi ki kız. Ten rengi solmuştu, elimi boynuna götürdüm nabzını yoklamak için. Öldüğüne emindim ama belki bir umut ölmemiştir diye nabzına baktım fakat ölmü...