Scabbers

9.2K 366 722
                                    

Selam! Umarım beğeneceğiniz bir kurgu olur vee kitabın kapağını görmezden gelin yapamadım... Bir önce ki kitaba bakmadıysanız göz atmanızı öneririm<3 İyi okumalar

**

Lord Voldemort,

Masum hayatları mahveden,

Herkesin korktuğu, aynı zamanda nefret ettiği bir isimdi.

1 yıl önce (1995 yılında) yenilgiye uğrasa da kehanetler bitmek bilmiyordu.

En acı verici kısmı ise, kayıplarımızdı.

Beşimizde mezar taşlarının üzerinde göz gezdiriyorduk. Harry Potter, Lily ve James Potter'ın mezarına baktığında, gözlerindeki hüzün parıltısını saklayamıyordu. Ve Sirius Black... Ya da Nymphadora Tonks? Ve perdenin arkasındaki gizli kahraman Regulus Black. Burada gözle görülen bir mezarı olmasa da, ondan kalan bir not vardı. Dediğim gibi kayıplarımız vardı, hem de fazlasıyla. Beni üzen en büyük kayıp abilerimdi. Bill Weasley, Charlie Weasley ve Percy Weasley...

Bir gün boyunca Tanrı'nın gücüne sahip olsaydım, kesinlikle Lord Voldemort'un yaptığı her kötülüğü dünya üzerinden silerdim.

"Gidelim artık." dedi Ginny, düşüncelerimi dağıtarak. Etrafa son kez göz attıktan sonra cisimlenerek Hogwarts Express'ine geldik. Kısa bir süre sonra boş bir kompartımana oturduk. Bütün gözler altın üçlünün üzerindeydi ve bu hoşuma gitmiyordu. Birinin benden daha güçlü, ya da daha başarılı olmasını hoşnut bir tavırla karşılayamıyordum. Ama sanırım hırsımın dozunu kaçırmamalıydım.

"Gryffindor'luların arasında ne işin var?" dedi bir ses. Kafamı okuduğum kitaptan kaldırmadan kızıl saçlarımı geriye doğru attım.

"Kim olduğumu unuttun mu Malfoy? Lucia, Lucia Weasley."

"Kim olduğunla ilgilenmiyorum. Binan ile ilgileniyorum." dedi kolumu tutup oradan uzaklaştırarak. Göz devirip boş bir kompartımana geldiğimizde kolumu çektim. "Hani söylemeyecektin?!" dedi fısıldar bir tonla.

"Neyi söylemeyecektim?"

"Önceden ölüm yiyen olduğumu." dedi sesini daha da alçaltarak. Okuldakilerin bunu öğrenmesi, onu fazlasıyla ürkütüyordu. Sadece babası Lucius Malfoy'un ölüm yiyen olduğu düşünülüyordu. 

"Kimseye bir şey söylemedim," dedim kibir dolu gözlerle bakarak. "Arkadaş konusunda seçici olmalısın." Aklıma gelen şeyle yüzümü buruşturdum. "Gerçi teyzende manyağın teki. Neden arkadaşların düzgün olsun?"

"Bir bulanık ile-"

İşaret parmağımı, Malfoy'un dudağına bastırdığımda kaşlarını çatarak susmayı tercih etti. "Şşş! Sus Malfoy. Kafayı kan ile bozmuş biriyle bunu tartışmak aptalca olur." Göz devirip diğerlerinin oturduğu kompartımana girdiğimde hepsi sorar gözlerini üzerimde gezdirdi.

"Ne konuştunuz Malfoy ile?" dedi Hermione tek kaşını havaya kaldırarak. Bir şey söylemediğimde Ginny'i yanımdan itip dibime girdi. "Dinliyoruz." dedi baskıcı bir ses tonuyla.

"Savaş sırasında ölüm yiyen olduğu dedikoduları yayılmış etrafa." İşaret parmağım ile Hermione'yi geriye iteledim. "Benim söylediğimi düşünmüş."

"Pekala." dedi sağ bacağını, sol bacağının üzerine atarak. Kitabını çıkardı ve okumaya devam etti. Uzun bir yolculuk macerasından sonra, sonunda Hogwarts'a varmıştık. Slytherin cüppemi düzeltip trenden indim. Ve gözlerim uzun süredir özlediği manzarayla karşılaştı. Yıkık dökük halinden eser kalmamıştı. Hogwarts bahçesi sessizlik ve huzurla kaplanmıştı âdeta.

Lanet (Tom Riddle)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin