Başlangıç

2.9K 260 364
                                    

*Lucia Weasley*

Gece yarısı olduğunda Riddle'ın günlüğünü elime aldım. Aylardır kurtarmayacağımı söyleyip meydan okuduğum Lord Voldemort'u kendi ellerimle kurtaracaktım. Söylenen sözün arkasında durmamak hoşlanmadığım şeylerden bir tanesiydi. Fakat bunu isteyerek yapmıyordum. Eğer reddedersem Imperio büyüsü ile zaten yaptıracaktı. En azından her şeye şahit olmak en iyisiydi.

Tek umudum Riddle'ın kendini unutmasıydı. Bütün insanlık adına tek kurtuluş seçeneğiydi bu. Eğer kendini unutursa onu kolaylıkla öldürerek büyük bir beladan kurtulurdum.

"Gidelim artık." dedi Riddle açık olan kapımın önünde bekleyerek. Adımlarımı ona doğru attığımda gitmemiz gereken yöne ilerlemeye başladı. Gizli geçidi açtığımda karanlık tünelde yürüyorduk. Vücudumun gerildiğini hissedebiliyordum. Bu yaptığım tamamen ölüme yürümek gibi bir şeydi.

"Sence kim olduğumu unutur muyum?"

"Umarım unutursun. Öyle bir durum olursa, seni öldürmekten çekinmeyeceğim."

Aniden duraksayarak burnumun dibine girdiğinde, nefesini yüzümde hissedebiliyordum. "Eğer kim olduğumu unutmazsam ve böyle konuşmaya devam edersen seni öldürebileceğimi biliyorsun. Aptal cesaretinin kaynağı nedir?"

"Kaynağı olması mı gerekiyor, seni piç herif."

Burnundan soluyarak sertçe geriye iteledi beni. Fakat dengemi sağlayarak yere düşmemeyi başarmıştım. "Benimle kimse böyle konuşamaz!" dedi, bu sefer kolumu tutup sertçe kendine çekti. "İsmimi, kim olduğumu söylememe gerek var mı?"

Ne zaman 'kim olduğumu söylememe gerek var mı' klişesinden vazgeçeceğini düşünmekten alıkoyamıyordum kendimi. Kolumu tutmakta olan bileğini kavrayarak geriye doğru ittim.

"Bana da kimse böyle davranamaz. Ama senin aksine bana böyle davranmaman için bir isime ihtiyacım yok."

Kısa bir kahkaha attı. Sinirle atılan bir kahkaha olduğu belliydi. Hızlı adımlarla yürümeye devam ettiğinde adımlarına kısa bir süre içinde yetişebilmiştim.

Ve geldiğimiz yer Ravenclaw Varisi olan Wiglaf Sigurdsson'ın yaşadığı garip evdi. Tabii buna ev denilirse. Kapısı her daim açık olan yerden giriş yaptığımızda bir çeşit iksir hazırlamakta olan Sigurdsson'ı gördük.

"Merhaba, efendim." dedim burada olduğumu belli ederek. Arkasına döndüğünde gözlerini kısarak bana baktı. Beni hatırlamaya çalışıyor gibiydi.

"2 ay önce gelmiştim. Bir lanet-"

"Ah! Elbette! Şimdi hatırladım." dedi oldukça heyecanlı bir tavırla. "Böylesine ciddi bir durum varken 2 ay boyunca gelmemene şaşırdım doğrusu."

Gözlerimi Riddle'ın gözleriyle buluşturdum. Sahi 2 ay boyunca neredeydi?

"Muhtemelen kendinde değildin. Kaçık gibi davranıp, zırlamana da tahammül edemezdim. Bende bu süreçte etraftaki kehanetleri öğreniyordum."

Dediği şeye karşılık olarak hafifçe somurttum. Kaçık gibi davranıp, zırladığım falan yoktu. Gözlerimi Riddle'dan alarak tekrar Sigurdsson'a döndüm.

"Günlüğü getirdim." dedim önümdeki masaya bırakarak.

"Tam olarak ne yapacağımızı bilmiyorum." dedi Sigurdsson. İksirlerini dizdikten sonra tekrar masasına yerleşti. "Aldığım notlara bakacağım." dedi bir oda dolusu parşömenleri çıkararak.

Lanet (Tom Riddle)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin