Obliviate

3.1K 268 242
                                    

*Yazar*

Tom, Lucia'yı günlerdir ormana getiriyor ve genç kızın hayatını adeta bir kabusa çeviriyordu. Ruhsal açıdan önemli bir yaraya sahipti Lucia. Bunlar travmalarıydı. Tom'un tek amacı ise, bu travmayı Lucia'ya tekrar hatırlatıp acı çektirmekti.

Günlerdir olduğu gibi gözlerini boşluğa dikmiş düşünüyordu genç kız. Rüyasında sürekli Tom'un getirdiği ormanı görüyor ve bir adam tarafından kovalanıyordu. Sürekli aynı rüyayı görmesi haliyle epey dikkatini çekmişti.

"Sonunda Hogwarts'a gidebileceğiz." dedi Ginny neşeli bir tavırla kız kardeşinin yanına oturarak. Fakat onun dalgın halini fark etiğinde yüzündeki gülümsemeyi sildi ve oturduğu koltukta duruşunu dikleştirdi.

"Hey, günlerdir böylesin. Sorun ne?"

Derin bir iç çekti Lucia. "Sorun yok." dedi. Ginny bu cevaptan tatmin olmasa da Lucia'nın bir şeyler anlatmayacağını biliyor ve üzerine gitmemeyi tercih ediyordu. Lucia, oturmuş olduğu koltuktan kalkarak odasına girdi ve valizini toparladı.

Hazırlığı tamamen bittiğinde hepsi birlikte trene bindiler. Başka bir kompartımanda oturacak olan Fred ve George'a gülümseyerek el salladığında, Ginny ve Ron garipser bakışlarla Lucia'ya baktılar.

"Kime el salladın?" dedi Ginny.

"Fred ve George'a." diye somurttu Lucia. Artık her yaptığı hareket evdekilerin gözüne batıyordu. Gerçekten de kaçık muamelesi görüyor denilebilirdi.

~

Lucia yorgun bir şekilde gözlerini ovaladı. Bütün gün geri kaldığı derslere yetişmeye çalışıp Tom'un yokluğundan yararlanmıştı. Kütüphanenin kapısına ilerlediğinde duyduğu ses duraksamasına yol açmıştı.

"Konuşabilir miyiz?"

Lucia yorgunluğunu umursamadan, nezaketle tebessüm etti uzun süredir konuşmadığı arkadaşına. Karşısındaki Astoria Greengrass'tı. Bu iki gencin oldukça naif ilişkileri vardı. Sahte samimiyet içerisinde olmak yerine, olması gereken mesafeyle yaklaşıyorlardı birbirine.

Lucia, Astoria'nın iyi biri olduğunu düşünse de çoğu Slytherin'li aksine tam tersini düşünürdü. Draco Malfoy ile bulunduğu yakınlıktan dolayı kıskanılıyor ve gereksiz hakaretlere maruz kalıyordu. Edilen gereksiz hakaretler gibi, hakaret eden insanlar da bir o kadar gereksizdi tabii...

Lucia, Astoria'nın karşısına oturup sorar gözlerle baktı. "Dinliyorum." dedi arkasına yaslanarak.

"Hani sana kaçık diyorlar ya?" diye fısıldadı Astoria. Kütüphanedeki insanların kendisini dinleyip dinlemediğini kontrol ettikten sonra tekrar arkadaşına döndü. "Kaçık olduğunu düşünmüyorum. Aksine bazı şeyler gördüm..."

Lucia anında oturduğu sandalyede duruşunu dikleştirdi. "Ne gördün?" dedi şaşkınlıkla. Bunu kesinlikle beklemiyordu.

"Garip davranıyordun." Astoria utandığını saklayamadan hafifçe kızardı. "Seni gizlice izlemiş olabilirim..." dedi çekingen bir tavırla. "Havada çantan, kitapların falan vardı. Herhangi gibi bir büyü yapmadığına çok eminim!" Heyecanlanmıştı genç kız. Günlerdir ne olup bittiğini düşünüp, içindeki merak patlamasına engel olamıyordu. "Ve kendi kendine konuşup duruyordun. Ya da bazen hızlı bir şekilde yürürken kolun havadaydı. Deli olmadığına göre... kesinlikle ilginç şeyler dönüyor."

Gözlerindeki şaşkınlık hissiyatıyla birlikte kaskatı kesilmişti Lucia'nın. Birilerinin her şeyin farkında olup, onu kaçık yerine koymayacağı aklının ucundan geçmemişti. Kesinlikle karar vermişti, Astoria'ya her şeyi anlatacaktı. Belki de ikisi birlikte Lord Voldemort'u nasıl yok edebileceklerini bulabilirlerdi. Lucia, arkadaşının kolunu kavrayıp kütüphaneden çıktı.

"Sana her şeyi anlatacağım." dedi yürümeye devam ederek. Slytherin ortak salonunun boş olmasına sevinecekken gördüğü manzara Lucia'nın heyecanını tamamen söndürmüştü. Tom, Slytherin ortak salonunda oturmuş korkunç bir edayla karşısındaki iki genç kıza bakıyordu.

"Gönder onu." dedi Tom, Astoria'yı ima ederek. Lucia herhangi gibi bir tepkide bulunmadığında daha da sinirlendi içten içe. "Sana gönder dedim!"

"Sonra konuşsak olur mu?"

Astoria, arkadaşının bu tavrını anlatacağı olayla ilgili olduğunu kavrayabilmişti. Pek fazla üstelemeden ortak salondan çıktığında, Tom bir çırpıda ayağa kalkarak Lucia'nın boğazını kavradı ve duvara sabitledi.

"Sonra konuşursunuz, öyle mi?" diye tısladı kızın suratına. "Sakın..." dedi Lucia'nın boğazını daha da sıkarak. "...birilerine anlatmaya kalkışma. Hatta bunu aklının ucundan bile geçirme." Tom, nefessiz kalmak üzere olan Lucia'nın boğazını bıraktığında, Lucia nefesini düzene sokmaya çalışıyor ve sinirlerini yatıştırmaya çalışıyordu.

"Hafızasını sileceksin." dedi Tom aklına gelen fikirle birlikte.

"Asla!" dedi kendini toparlayarak. "Zaten bir şey anlatmamıştım."

"Yine de şüphe ediyor!" dedi Tom fevri bir hareketle Lucia'yı geriye iteleyerek. "Sana sileceksin dediysem, silmek zorundasın." Çatılmış olan kaşlarını yukarı kaldırıp genç kıza yaklaştı. "Ya da o ormanda biraz daha vakit geçirebilirsin. Ne dersin?"

Lucia bir şey söylemedi. Nedenini bilmediği bir şekilde o ormandan korkuyordu. Tom'un onu ilk getirdiği gün, zihnindeki susmak bilmeyen fısıltılar ve zihninden geçen görüntüler kimsenin hoşuna gidecek şeyler değildi. Böylelikle, şimdilik susmanın daha mantıklı olduğunu biliyordu.

"Ne bekliyorsun? O aptalı bul ve sil hafızasını."

Lucia yere düşmüş olan asasını alarak ortak salondan çıktı. İçinde büyük bir hayal kırıklığı vardı. Hevesi tam anlamıyla sömürülmüştü. Astoria'yı bulduğunda bir an olsun, Tom'a hafızasını sildiğini söyleyip, gerçekte silmemeyi düşündü. Fakat Tom'un geldiğini görmek onu boş hayallerinden uzaklaştırmıştı. Karşısında ona merakla bakan Astoria'ya asasını doğrulttu.

"Özür dilerim, Astoria." dedi Lucia gözlerini kaçırarak. "Bu işe karışmaman daha iyi olur en azından."

Astoria daha ne olduğunu anlayamadan, Lucia büyüyü söylemek için dudaklarını araladı.

"Obliviate."

Ve o andan sonra Astoria, revire kaldırılmıştı. Henüz bu büyüde profesyonelleşmemiş olan Lucia'nın hata yapmama gibi bir şansı yoktu. Haliyle bu durum biraz da olsa Astoria'ya zarar vermek durumunda kalmıştı. Lucia ise bu durumdan bir ders çıkartarak kimseye bir şeyler anlatmaması gerektiğini kavramıştı. Elbette bu düşüncesi, şimdilikti.

Lanet (Tom Riddle)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin