3

354 33 15
                                    

Sabah olduğunda okula gitmiştim. Kesin berbat gözüküyordum. Bütün gece Taehyungu araştırmıştım ama her bilgi aynıydı.

Ünlü ticaret şirketinin gelecekteki patronu.
Geleceğin yakışıklısı.
Kızların hayali.
Hayvan sever.
16 yaşında.
İyi arkadaşlıklar.

Hepsi aynıydı ama hepsi yalandı. Bir kere Taehyung benim hayalimdi. Hayalimi kimse çalamaz! İkincisi bir doğum tarihine baksaydınız keşke. Üçüncüsü yalan haberden hapse atılmalılar. Seokjin beni normal bir şekilde eve bırakmıştı. Sınıfa sinirli bir adet Taehyung girdi. Çantasını kapıdan sırasına attı ve bana doğru yürümeye başladı.

Bense olduğum yere çakılmıştım. Koluma yapıştı ve tek çekişte oturduğum yerden beni uçurmuştu. "Taehyung acıyor!" dedim. Beni çekiştirerek sınıftan çıkarttı. Durmadan ayağım ayağıma takılıyordu ve yere düşmek üzere oluyordum ama Taehyung sağolsun bana yapıştığı için düşmüyordum.

Lisa ve Jennie bize şaşkınca baktı. "Yardım edin öldürecek beni." dedim fısıldayarak. Jennienin gözleri kocaman oldu ve etrafına baktı. "Taehyung yavaş ol." dedim. "Acıyor." dedim. Ben ne yapmıştımki? Yapmış olsam bile bu çok yanlıştı.

Depoya gelmiştik. Depo okulun bahçesindeydi ama okula uzaktı biraz. Kapıyı açınca beni deponun içine itti. Dizlerimin üzerine düşmüştüm. Ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. Ben dokunsanız ağlardım. Ama diz kapaklarım bu sefer çok acıyordu ve açıkçası Taehyungun bana bir şey yapmasından korkuyordum. Evet gözümden bir damla yaş dökülmüştü. Ağlamaya başlardım birazdan. Hakkım tama mı!

Sırtımda bir el hissettim. Hızlıca oraya baktım. Taehyungun eliydi. Hızlıca onu ittirdim ve yere popo üstü düştüm. Diz kapaklarıma baktım. İkiside kanıyordu. Avuçlarımdada çizikler vardı. Sıkıca tutuğu bileğim ise kızarmıştı ve hafif morarmıştı. Annemler bu halimi görse beni okuldan bile alabilirlerdi. Taehyunga baktım sinirlice. Kalçasının üstüne oturmuştu. Her zamanki gibi siyah düz saçları güzel gözlerini kapatıyordu. Ellerini arkasına koymuştu.

Hızlıca ayağı kalktım. "Neden yaptın bunu şimdi?!" dedim. "Sana kimseye bir şey söyleme demiştim." dedi ve ayağa kalktı. Bana doğru yürüdü. "O sikik ağızını iki saniye bile kapatamadın mı!" diye bağırdı. "Ben kimseye bir şey söylemdedim! Daha yeni geldim okula." dedim kendimi savunma amaçlı. "Lalisa hatırlatırım en yakın arkadaşın sana söylediğim her şeyi nasıl biliyor?" dedi.

"Ne biliyim ben!" dedim. Cebinden bir telefon çıkarttı. Benim telefonumdu. Eğer telefonumu açtıysa çok pis rezil olmuştum. Ona doğru yürüdüm ve telefonumu almaya çalıştım. "Telefonumu ver." dedim ve zıpladım. Keşke zıplamasaydım. Diz kapaklarım çok acımıştı. Kendimi yere attım ve diz kapaklarımı tutum.

Rezil olursam olayım zaten bir daha suratını bile görmek istemiyordum. Hızlıca deponun kapısına doğru yürüdüm. "Jisoo bana ne söylediğini anlatmadan bir yere gitmiyordusun." dedi Taehyung. Kolumdan bu sefer çok hafifçe tutu ve kendisine çekti. Omzum göğüslerine çarpmıştı. "Bırak beni!" diye bağırdım ve kolumu çektim. Fazla kolay olmuştu.

Kolumdan tekrar tutu. "Sen gerçekten piskopatsın Kim Taehyung yoksa V'mi demeliyim?" dedim. Kolumu çektiğim gibi kapının kulpuna yapıştım. Kulpu indirdim ama kapı açılmadı. "Taehyung hemen bu kapıyı açmasan çıkınca bildiğim her şeyi okula anlatırım!" dedim. "Açsana kızım bu kadar zor olamamalı." dedi. Kulpu tekrar indirdim.

"Ne ara kitledin bizi bilmiyorum ama açman için 10 saniyen var!" dedim. "Ses tonuna dikkat et!" dedi. "Etmeyeceğim!" diye bağırdım. Üstüme yürümeye başladı ve 'emin misin?' bakışı attı. Yüzlerimiz çok yakındı. Elimle 10 yaptım ve fısıldayarak "10 saniye." dedim. Umursamazca kapıya yürüdü. Kapı kulpunu aşağı indirdi ama kapı açılmadı.

DANGER | TAESOOHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin