19

218 25 2
                                    

TAEHYUNG

Jisoolatın evinden çıktığım gibi Suhonun yakasına yapışmıştım. "Jisoodan uzak duracaksın seni mahvederim." dedim. Alaycı bir şekilde güldü ve "Asla!" dedi ve beni ittirdi.

"Onuda öldürmene izin vermeyeceğim!" dedi. Parmağını omzuma bastırarak bana yaklaştı. "İlk sevgilini öldürmüş olabilirsin ama ikimcisine asla ve asla izin vermeyeceğim." dedi. "Hele benim sevdiğim kızsa." dedi.

Hızlıca yumruğumu suratına geçirdim. "O BENİM SEVGİLİM DEĞİLDİ! O BENİM KIZ KARDEŞİMDİ!" diye bağırdım ve onu yumruklamaya devam ettim. Beni ittirdi ve benim üstüme çıktı. "İNSANLAR KIZ KARDEŞLERİNİEDE AŞIK OLABİLİYIR KİM TAEHYUNG! HEMDE KENDİ KANINDAN OLMAYAN KIZ KARDEŞLERİNE!" dedi ve yumruk attı.

Ard arda Suhodan yumruk yemiştim. Onu ittirdim ve motoruma yaslandım. O ise arkasındaki duvara. "Ona hiçbir zaman o gözle bakmadım." dedim. "Sadece onu korumak istemiştim." dedim. "Ama onu öldürdün PİSLİK!" dedi.

"İlk en yakın arkadaşım sonra sevdiğim kız mı? Bunun olmasına izin vermeyeceğim Kim Taehyung." dedi. "Jisooyuda bir gün korumaya çalışacaksın ve onuda öldüreceksin!" dedi. "Bu sefer sende ölüceksin ama!" dedi ve sinirle yerden kalktı.

Jisooların evine baktım. Beyaz tülden içerisi gözüküyordu. Jisoo ve ailesi kavga ediyordu. Derin bir nefes aldım ve ayağa kalktım.

Yerden deri ceketimi aldım ve giydim. Kaskımın içinden eldivenlerimi çıkarttım ve ellerime taktım. Kaskımıda kafama geçirip motoruma bindim. Hızlıca burdan uzaklaştım. Biraz düşünmem gerekiyordu.

ROSE

Jisooya yalanlar söylüyordum. Kızlara yalanlar söylüyordum. Hemde tek arkadaşlarıma. Her zamanki bardaydım. Jimin geldi. "Naber?" dedi ve masanın arkasına geçerek kendisine içki aldı. "Parası lütfen bay Park." dedim ve elimi uzattım.

"Saçların bugün çok güzel bayan Park." diyip gitti. "Bana bakın!" dedim. Herkes bana baktı. "Beleş içki alanı görürsem kafasını vücudundan ayırırım." dedim. "Sen buraya göz kulak oluyorsun." dedim ve Jiminin peşinden gittim.

"Park Jimin bana 100 wonumu ver." dedim. "Prenses sakin ol." dedi Jungkook. "Kes sesini." dedim. "Sende ve sende parasını vereceksin." dedim. Yoongiyle Jungkooka baktım.

"Pembiş iyi misin?" dedi Jimin. "İyiyim." dedim ve ceketinden cüzdanını çıkarttım. "Rose!" dedi ve cüzdanı elimden çekti. Elimi uzattım. 300 won verdi. "İyi zıkkımlanmalar." diyip odadan çıktım.

Bir kaç saat geçmişti. Burayı Alis'e devrediyordum. 26 yaşındaydı ve bir işe yaramıyordu. Her zaman böyle olurdu. O ben olmadığımda bakardı. Burası bana babamdan kalmaydı bende kendime göre bir mekana çevirmiştim işte.

Kaçmadan önce bana buranın tapusunu vermişti. Ceketimi giydim ve bardan çıktım. "Park Chaeyoung." dedi biri. Arkama baktım. "Park Jimin?" dedim ve yanına gittim.

"Bugünkü tavrın neydi?" dedi. "Sence ben kulanılabilecek biri gibi mi duruyorum?" dedim. "Ne alaka?" dedi. Alaycı bir şekilde güldüm ve "Ne mi alaka?!" dedim. "Buraya her geldiğinizde beleşe içki veriyorum size ve paramı almak benim hakkım!" dedim.

"Bana paramı vermediniz bende gelip kendim aldım." dedim. Bu sefer o alaycı bir şekilde güldü. "Yani kullanıldığını düşünüyorsun?" dedi. "Düşünmüyorum." dedim. "Çünkü beni kullanmaya çalışmaya kimse cesaret edemez." dedim.

"Sadece benim size karşı küçük hediyelerim olabilir Park Jimin." dedim ve arkamı dönüp yürümeye başladım. Nokta böyle konulurdu. "Noktayı koyduğunu düşünüyorsan yanılıyorsun." diye bağırdı. Aramızda baya bir mesafe vardı.

DANGER | TAESOOHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin