4

346 33 1
                                    

"Sana söyleyemem ama huylarınız çok benziyor." dedi. "Senin söylemediğini biliyorum ama kim söyledi?" dedi ve bana baktı. "Sen niye beni buraya getirdin o zaman?!" dedim. "Başta bilmiyordum ama sonra oturup düşündüm ve biraz şey geldi." dedi. "Ney?" dedim. "Saçma." dedi. "Neden daha önce düşünmedin?" dedim ağlamaklı bir sesle. Gene başlıyoruz.

"Jisoo ağlama lütfen." dedi. "O ağlak mıydı?" dedim ağlayarak. "Hayır." dedi. Daha çok ağlamaya başladım ve ellerimle yüzümü kapadım. "Tamam tamam biraz." dedi ve elini sırtıma koydu. "Bak ne diyeceğim..." dediğinde ellerimi yüzümden çektim ve çeneme koyup ona baktım. Çok garip bakıyordu. "Ney diyeceksin?" dedim. "Şey..." dedi ve gözlerini etrafta gezdirip gözlerimle buluşturdu.

Ellerimi çenemdende çektim ve dizlerimin üzerine koydum. "Birbirimizi tanıyalım?" dedi. ve elini yanağıma koydu. Yanağımdaki ıslaklığı sildi ve elini çekti. "Ama ağlamadan." dedi. "Ben başlıyorum o zaman." dedim. "Ben Kim Jisoo, 16 ya-" "Jisoo bunlar değil mesala birbirimizin bilmediği şeyler." dedi. "Ne gibi?" dedim. "Hiç sevgilin oldu mu?" dedi.

Şaşkınca ona bakınca "Mesela." dedi. "Haa... Evet." dedim. "Senin?" dedim. "Evet." dedi. "Kaç tane peki?" dedim direkt. "Bir kaç tane." dedi. "Senin?" dedi. "Bir." dedim. "İsmi neydi?" dedi. "Suho. Baya uzun bir süre sevgili kalmıştık ama sonra onlar taşınınca ayrılmak zorunda kaldık." dedim. "Hala onu seviyor musun?" dedi. "Neden?" dedim. Diliyle iki dudağınıda yaladı ve "Çünküü..." dedi.

"Bende Suho diye birini tanıyorum. Acaba kaç yıl sevgili olmuştunuz?" dedi. "Eee galiba 4 yıl." dedim. Geçen sene ayrılmıştık. "Peki sen? Senin sevgilelerin ile iletişim süren ne kadar?" dedim. "Bir kaç ay." dedi. "Hepsi sadakat problemleri yaşıyorda." dedi. "Şey ben özür dilerim." dedim. "Önemli değil hiç birine aşık değildim zaten sadece ilgi duyuyordum." dedi. "Ama sen Suhoyla aşık olmalısın?" dedi.

"Galiba o değildi." dedim. "Neden?" dedi. "Eğer aşık olsaydı her şekilde ilişkimizi yürütmek isterdi. İlla dip dibe yaşamamıza gerek yoktu." dedim. "Haklısın." dedi. "Ben aşık olsam hayatta bırakmazdım." dedi."Aşık olucağın kişi ne kadar şanslı." dedim. Bir şey mırıldandı ama takmadım.

Akşam olmuştu çünkü içeri kapkaranlıktı. Sadece korktuğum için Taehyunga sokulmuştum. Okul ceketini Sırtıma örtmüştü. "Hiç mi kimse gelmez buraya?!" dedi sinirle. "Hiç rahat değil burası ben uyuyamam." dedi. "Uyuma o zaman. Böcek nöbetine çık." dedim. "Jisoo böcek sana ne yapabilir?" dedi. "Taehyung madem uyumuyorsun bir işe yara." dedim ve kafamı boynuna gömdüm. Elini sırtıma koymuştu ve çenesini saçlarımın üzerinde hissetmiştim. Gözlerimi kapadım.

Artık ondan korkmuyordum. Baya konuşmuştuk ama benim hakkımda. Bazen o da bir şeyler söylemişti ama konu çoğunlukla bendim. Ona hala sinirliydim ama en azından hatasını fark etmişti ve özür dilemişti. Belki sonra korkardım ama şu an tek korkmak istediğim şey böceklerdi.

Gözlerimi hafifçe araladım. Taehyungun kafasın kafamın üstündeydi. Uyumuştu galiba. Etrafıma baktım. Hava aydınlanmıştı. Kafamı yavaşça kaldırdım ve kafasını omzuma koymasını sağladım. Dışarıdan sesler geliyordu. Taehyungu dürttüğüm an uyanmıştı. "Ses geliyor dışardan." dedim. Ayağa kalktı ve kapıya vurdu. "Kimse var mı orda?" diye bağırdı. Sesler gitmişti. "Kahretsin." dedi ve yanıma geri oturdu. "çişim geldi." dedim. "Tut." dedi. Karnımı tutum ve "Acıktımda." dedim. "Jisoo sonsuza dek burda kalmayacağız dayan azıcık." dedi.

Kafasını omzuma geri koydu ve gözlerini kapadı. Kapı açıldı birden. Taehyung çenesini omzuma koymuş oraya bakıyordu. Bir temizlikçiydi. "Siz ne yapıyorsunuz burda?" dedi kadın. Taehyung hızlıca kalktı ve kalkmama yardım etti. Her yerim ağrıyordu. Karnımda. Betona oturmaktan olmuştu kesin.

"Bizi kimse aramadıysa ağlarım." dedim. "Göz yaşlarını buna harcamana değmez çünkü arkadaşların koşarak buraya geliyor." dedi. Hızlıca dışarı çıktım. Rüzgar öyle bir esmiştiki omuzlarımdaki ceket uçmuştu. Bileyime baktım. Sadece morluk vardı ama beli bile olmuyordu. "Sen gerçekten piskopat ruh hastasının tekisin!" dedi Lisa ve Taehyunga vurmaya başladı.

"Jungkook doğruyu söylüyormuş!" diye bağırdı Lisa Jungkook? Kim o? "Jungkook mu?" dedi Taehyung. Lisanın bileğinden tutu ve kendisini kurtardı. Sinirlice yürümeye başladı. Durdu ve bana döndü. "Ceketimi yarın getirirsin." dedi ve gitti. "O manyak sana ne yapmış!" dedi Lisa ve beni süzdü. "Dizlerimi diyorsan biliyorsun ben sakarın tekiyim takılıp düştüm." dedim. "Peki seni depoya kitlemesi?!" dedi Jennie.

"Beni kitlemedi birlikte kitli kaldık bağırdık çağırdık ama kimse duymadı." dedim. "O çekiştirme?" dedi Lisa. "Onda haklısınız." dedim. "Ama-" "Aşık olduğun için sana yaptıklarını unutucak mısın?" dedi. "Ben öyle bir şey söylemedim!" dedim. "Germeyin beni altıma yapacağım valla." dedim.

Eve gelmiştim. Yemeğimi yiyip tuvaletimi yapmıştım. "Ne yapıyorsunuz?" dedim ve annemle babamın arasına oturdum. "Yeni okul bakıyoruz sana." dedi babam. "Ne?!" dedim. "O manyakla hem aynı okul hemde aynı sınıftasın. Sana ne yaptığının farkında mısın?" dedi annem. "Anne biz aramızda konuştuk çözdük." dedim. "Benim başka kızım yok Jisoo sana ya başka bir şey yapsaydı?" dedi annem.

"Ki sen teksin." dedi babam. "Kesinlikle o okula gitmiyorsun!" dedi babam. "Baba." dedim. "Kendini boşuna yorma kızım." dedi annem. Oflayıp odama çıktım. Odamın kapısı açıldı. Lisaydı.

BÖLÜMÜN SONUNA GELDİN. LÜTFEN OYLAMAYI VE YORUM YAPMAYI UNUTMA.
DİĞER KİTAPLARIMIDA GÖZ ATABİLİRSİNİZ.

DİĞER KİTAPLARIMIDA GÖZ ATABİLİRSİNİZ

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

746 kelime

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.




746 kelime

DANGER | TAESOOHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin