Kim Jisoo Kim Taehyungu okula ilk geldiğinde ona aşık olur. Yaklaşık 1 yıl sonra aralarında bir yakınlaşma olur. Kim Jisoo şaşırır. Kim Taehyung duygusuzun teki olduğunu düşünürdü. Kim Taehyungun aslında duygularını en derine gömüştü ve ortaya çıkar...
Eve gelmiştim. Babam yanıma geldi. "Taehyung yarın okula gitmiyorsun ve sana konumunu attığım yere git." dedi babam. "Daha önemli bir işim var." dedim.
Kolumdan sıkıca tutu ve beni kendisine çevirdi. "Şu anki işten hiç bir iş önemli değil tama mı hemen oraya gidiyorsun." dedi babam. "Davanla ilgili eğer hapse girmek istemiyorsan hemen oraya git." dedi babam. "Bekle ne yaptın?" dedim. "Önemli bir şey değil sadece misafir ettiğimiz kıza bak." dedi babam.
"Ne ne?!" dedim. "Hemen oraya git beni tekrarlatma yoksa ben seni kendim hapse tıkarım." dedi. Hızlıca kaskımı kafama geri geçirdim ve evden çıkıp motoruma bindim. Attığı konumun yerini ezbere biliyordum.
Hızlıca gelebilmiştim. Hemen bu işi halledip Jisooyu bulmalıydım. Eski, küçük beyaz evin tahta kapısını açtım. "Jisoo?" diye mırıldandım. Eski koltuğa uzanmış uyuyordu. Babam Jisooyu mu kaçırmıştı?! Neden? Hızlıca kapıyı kapattım ve Jisoonun yanına gittim.
Deri eldivenlerimi çıkartım ve elimi soğuk yanağına koydum. Şömine ateşin yanmasına rağmen hala soğuktu burası. Montumu çıkartıp üstüne serdim. Babamın Jisooyla ne gibi bir işi olabilirdi? Hele benim davamla ilgili. Jisooyu yavaşça dürtüm. Gözlerini araladı ve beni süzdü. "Taehyung?" diyip koltukta doğruldu.
"Sen ne yapıyorsun burda?" dedi ve etrafına baktı. "Nerden buldun burayı?" dedi. "Jisoo şu montu giy gidiyoruz." dedim. "Peki onlar?" dedi ve kapıyı gösterdi. "Kimse yok orda." dedim. "Nasıl bu kadar kolay girdin?" dedi. Jisooya montu giydirdim ve onu kucağıma aldım.
Motorun yanına gelince onu motora oturtup kaskını taktım. "Nasıl buldun beni?" dedi. "Tesadüf." dedim. Önüne oturdum ve "Sıkıca tutun." dedim. Kollarını belime sıkıca sardı.
Bütün yol boyunca düşünmüştüm ve neden böyle olduğunu bulmuştum. Jisoonun babası avukattı ve Mina'nın avukatıydı. Motoru durdurdum ve hızlıca motordan indim. Jisoonun kaskını çıkartım ve yüzünü avuçlarım arasına aldım.
Dudağımı dudağına bastırdım. O karşılık vermiyordu öpüşüme. Geri çekildim. "Belki benden nefret ediyorsun ama sana söyleyemem." dedim. "Sadece gerildiğim için öyle demiştim." dedim. "Neden gerildin?" dedi. "Kimseye sırlarımı anlatamıyorum. Bilenler zaten başından beri bu sırrın içinde." dedim.
"Kimler bu işin içinde? Kimler biliyor?" dedi. "Rose, Jungkook, Jimin, Yoongi." dedim. "Neden bana söylemekten bu kadar çekiniyorsun?" dedi ve motordan o da kalktı. Bana yaklaştı. Yüzümü avuçları arasına aldı ve "Neden?" dedi. Gözlerim dolmuştu. Ellerini yüzümden çekti ve kollarını vücuduma sarıp kafasını göğüsüme bastırdı.
"Çünkü onlar gibi senide kendimden soğutmak istemiyorum. Çünkü bana inanmamanı istemiyorum." dedim. Bende ona sıkıca sarıldım.
Biraz sarıldıktan sonra deniz kenarına gitmiştik. Kumların üstünde oturuyorduk. "Jisoo." dedim. Bana baktı. Siyah saçları rüzgardan dolayı havalanıyordu. "Bak babana söyle lütfen davayı bıraksın." dedim. "Ne?!" dedi ve ayağa kalktı. "Sen karşı taraftan mısın?" dediğinde bende ayağa kalktım.
"Evet karşı tarafa çalışıyorum." dedim. "Ve senin üzüleceğin hiç bir şey olmasın istiyorum." dedim. "Senin zarar görmenide istemiyorum." dedim. Ellerini tutum ve "Lütfen." dedim.
Ne yaşadığını o da bilmiyordu benim gibi. Ne yaptığınıda ne yapacağınıda.
BÖLÜMÜN SONUNA GELDİN. LÜTFEN OYLAMAYI VE YORUM YAPMAYI UNUTMA. DİĞER KİTAPLARIMIDA GÖZ ATABİLİRSİNİZ.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.