Niye Çattın Kaşlarını Bölüm VI

3 1 0
                                    

Hüzün bulutları vardı kafamın etrafında. Bazen kafama yağmur gibi çiseliyor. Belki sen ağlıyorsun belki de gözlerimden düşen hışırtı bunlar. Derin bir nefesle hışırtıları hüzün kokan ciğerlerimden içeri aldım. Ben kaybettim; ruhunu, bedenini, kalbini, gözyaşlarını, dudaklarını, gözlerini, her şeyini! Bu yüzden ölümdü sensizliğin faturası.

Aldığım nefesim artık haramdı diri diri yoklukta. Günaha teslimim artık 9 tahtanın altında. Denize bıraktım en ufak ümit ışığımı. Parmağımdaki yüzüğü benden zorla aldılar. Ama bakışların yüzüğümle deniz arasında birleştiği ufuk çizgisindeydi. Gözlerimi kapattım, unutamadığım seni, birkaç saniyeliğine geçmişe götürdüm. Ciğerlerimden artık nefes gelmiyordu. Ya geçmişim sensiz çok ağır geldi ya da geçmişte yaşadıklarımız aklıma geldi.

Dualarının en kabul olduğu vakitmiş seher vakti. Tanyeri ağarıncaya kadar, kuşlar hafifçe uyanır, bir rüzgâr eser ama üşütmez, simitçiler yavaş yavaş yerlerine varırlar, köylüler tarlaya doğru yol aldıkları vakittir. İşte bizim işimiz tam burada başlıyor, gün ağardığında...

Benim içimde bulunduğum dünya senin karanlık yüzün. Yaşanan olayların gerçekliğinden ilham alınarak yazılan bir kaç not. Kabahat beni sevmendeydi de mi sevgilim? Kan rengine boyanmış ırmaklarda, çocuklar paçalarına kadar ıslanırken, rüzgâr sayesinde sallanan ağacın yaprakları gibi bir dünya düşlemek mesela...

**

Paslanmış, nefes almakta güçlük çeken dudaklarım, unutulan silik notlarım. Ben gülme kırıklıklarımdan ibaret çırılçıplak bir leylayım. Sırılsıklam gözlerini göremeyen, bulanıklaşmış aynalardayım. Ve ben bir kadını öyle bir sevmiştim ki, baharım asla bitmeyecek kadar açan çiçekler gibi sevinçliydim.

**

Takvimlere bile çiçekler açtıran, yüreğime her zaman merhem olan her zerreyi iyileştiren bir güçsün. Sol yanımda durmadan atan, ben gitsem de yaşayan koskoca bir ömürsün. Gözlerinden bir damla aktı, toprağım dolup taşıyor. Belki yokluğumadır bu ağlamalarının sebebi. Sabahın her vaktinde sensizliğim 4 omuz üstünde, gözlerim yine ıslak, tahtalar sağ olsun gözyaşlarımı tattırıyor. Gözlerin yine taşıyor. Ben gözyaşlarının karşısında çaresiz kalmayı nasıl ödeyeceğim ki? Ha birde özlemimi nasıl yitirsem ki?

Kokunu özlüyorum çürüyen vücudumda, toprakların nemi gözlerimi kaşındırıyor. Seni özlüyorum soğuğun altında, tahtalar ıslanınca ayaklarım sanki karıncalanıyor. Hissetmiyorum. Sensizliği hiç sevmiyorum, buradaki sessizlik sensizlikten daha da beter. Kalbindeki bana ait yeri özlüyorum. Mutluluğu, huzuru, masumiyeti, gülüşünü, tebessümlerini, hayatımın anlamını özlüyorum bu 9 tahta parçasının altından.

Niye Çattın KaşlarınıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin