Possion √13

699 100 131
                                    

「Be a slave to your passion tonight.」

。.。。.。

Gözleri üzerimde, bacağı bacaklarımla temas halindeyken zor bir anın içerisinde tıkılıp kalmıştım. Tanrının görevlendirdiği beden, tenime sıcaklığını yayarken çaresizlik paçalarımdan aşağıya süzülüyordu.
Boğuk ve erkeksi sesi, nedensizce pasiflik hormonu salgılatmaya başlıyordu. Tarı insana böyle düşman vererek cezalandırdığını düşünmüyordum.

Ona karşı olan öfkemi, kusacağım nefretimi kolaylıkla sikip atıyordu kenara. Bedenime yayılan aşırı temas etkisi, sürtünen bacağıyla parmak uçlarımı karıncalandırıyordu. O hamlesini yaparken ben, gel kardeşim şuradan daha iyi yapabilirsin diyordum. Oysaki, o sıkı uyluklara dokunmamak için hiçbir neden yoktu.

Saliseler içinde ayağıyla ayağımı dürterek titrek nefesler vermemi sağlamış, altımındakilerin baş kaldırışına sebep olmuştu. Her şeyi bilmesi beni ürkütüyordu, arsız ve sert olması bile yeterince çıldırmamı sağlayabiliyordu.

'Kirli oynuyorsun, ne istediğini biliyorum. Emin ol sana bunu vereceğim, fakat öğrenmem gereken şeyler var.'

Gözlerinde ki zifiriye aitlik hissi içine çekiyordu. Bir çok şeyi bilmesi, benim bile bilmediğim şeyleri benden iyi hakim olması etkileyen bir şeydi. Yanındayken eridiğimi fark etmeden eriyordum. Gözlerim çukurlaşana kadar gözlerine bakmak, bedenim yorgunluktan yığılana kadar daha düne kadar düşmanım gördüğüm kişinin bedenini santimine kadar keşfetmek istiyordum.

Tanrım, senin kutsadığın o beden bu olabilir mi? Kutsanmış, fakat sürgün edilmiş bir iblisin bedenine sahipti. Karşımdaki hangi beden neye bürünürse bürünsün, Nemesis'in ruhunu taşıyan bilinmezliğin gölgesiydi ardına vuran. İntikam, acı, özgürlük, her şeyden soyutlanmış nefesler dahi onun kontolünde gibiydi yer altı diyarında. Ormanda kısılıp kalmış, özgürlükleri, umutları, duyguları ellerinden çalınmış insanlıklarla doluydu bu bölge.

Nemesis Jeon'un bedenini sahiplenmişti, özellikle de bu bedene itaat ettirmişti. Herhangi bir vücut, herhangi bir ruh istediği zaman Jeon'a aitti. Aşılamazdı o, aşınılmaz bir patikaydı. Yanardağının sıcak küllerinin, her yeri güçlü bir şekilde patladıktan sonra kapladığı gibi.

Çıkmazda kaldığım her an karşımdaydı. Bedenine ellerimi tutundurup, kanatlarını benim için germesi, düzenimi mahveden birisi için oldukça çömert bir şeydi. Neden kaçırdığın lanet bir adamın her çıkmazında yanındasın ki?

Neler planlayıp, hangi tahtları yıktıklarını bilmiyordum, fakat o her neyse, Nemesis adaletin yıkımıydı.

Kirli işlerin hüküm sürdüğü bu yerde, ona yalnış yapılan her şeyin intikamını alan o varlıktı. Ben sadece sınırlarının vazgeçilmeziydim. Filmlerin ortasına adrenalinin ve dramanın can alıcı rengini serpiştirmek için kullanılan mürekkeptim.

Onlar oyunu kesmediği sürece, ben onların matına oynayacaktım. Sadece anı yaşamalıydık değil mi, ideallerimiz için değil.

Hayat bana neyi sunuyorsa, zorlayarak sunulanın sadece o olmadığını öğrenecektim, er ya da geç. Bu dünyada güç, zeka ve stratejiler önemliydi.

Peki ya bu saydıklarım bende biraz da olsa barınıyor muydu?
Ah orası tartışmaya açık bir konuydu.

Sakin bir tavırla beni izlerken, sadece konuşmamı istiyordu. Çünkü kurtulmak istediği yükler vardı.

'Geçmişte ne yaşandı, ne için bunca oyunu benim için kurdun Jungkook? Bana şimdilik bunun için cevap ver sadece.'

Bana derinlemesine bakarken sonsuzluğum uçurum olabilir miydi, tabii ki de onun da bir sonu vardı. Asilliğini besleyen suyun kaynağı olabilir miydim, ellerim camlarla doluydu oysaki. Hava ürkekçe savruluyor, kendisine eşlik etmeleri için yaprakları oynatıyordu. İçimi ısıtmak için bir ateş yaksam yangın başlayacak gibiydi. Toprağı eşeleyip, tırnaklarımı kanatana kadar derinlere insem, beni içeriye çekip, tüm insanlardan saklayabilecek bir oyuk açabilir miydim?

Touch Me ❦Jikook❦√Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin