My Hellꪉ 16

531 66 122
                                    

’‘

Güzel okumalar. D

Akan suyun altında bedenim ıslanıyor, akan damlalar fayansların arasından oluk oluk süzülüyordu.

Odam sessiz ve bir o kadar da ıssızdı.

Bu labirent misali binada bana verilen odaya ait değil olmak kemiklerine kadar sızlatıyordu insanı.

Sabahın ışıklarında kendimi odama atabilmiş, bitkinlikle banyoyu bulmuş, şimdi ise saçlarımı geriye tepemden akan su ile tararken çıkan buharın yoğun görüntüsünün, küçük pencereden arkamdaki kabine vuran ışık haznesini misafir edişini izliyordum.

Gece tenlerin birbirine sürtüşü, çarpışma seslerinin odada yankılanış sesleri, kitaplığın demirine takılan kelepçenin metale çarpma sesleri, odadan odaya geçerken birleşip duran dudakların çıkardığı ıslak sesler.

Hepsi tekrarlanan bir melodi gibi geliyordu.

Kaslı kollarının arasından kurtulan ince bedenim üşümüş, habersizce ürpermişti.

Yavaşça ellerimi önümdeki duvara yaslayarak alnımı birleştirmiş, titrek nefesler verirken çıkan buhar fayansı buğulandırmıştı.

Tepemden akan damlalar aralık bıraktığım dudaklarımın üzerinden kayıp yere düşerken ortamda sadece aldığım nefeslerin ve yere çarpan şırıltılı su sesleri yankılanıyordu.

Cümleler, bilinçsizce itiraf edilen kelimeler beynimin içerisinde yer arar gibi dolaşıyor, gecenin izini kaybetmek istemeksizin düşüncelerimi sarsıyordu.

Sen seni avı olarak kodlamış bir avcının kucağına bile isteye girer miydin?

Bu bana bir yerden fazla tanıdık gelmişti.

Aradan geçen on dakikanın ardından banyoyu terk etmiş, üzerime artık benim sayılacak siyah kumaş parçaları geçirmiş, bedenimi kaplayan morlukların ilikleri göğüslerime kadar açık olan ipek gömleğin arasından görünmesine izin vermiştim.

Saklayacak kadar korkak değildim.

Saatler ilerledikçe adım sesleri çoğalmış, hapishane gibi çevrilmiş beş katlı tünelletle dolu binanın buluşma yerindeki kaşık ve çatal sesleri artmaya başlamıştı.

Aşağıya indiğim merdivenlerin sonunda gelen uğultular son basamağa ulaşan ayağım hareketini kesince kesilmiş, gözlerimi çevirdiğim kişiler uzun masalarındaki tabaklarına gözlerini çevirerek üzerimdeki bakışlarını çekmişlerdi.

Yuvarlak ahşap masalarda oturan yalnız insanlar gözlerini üzerimden çekme gereksinimi bulmadan süzüyor, hiçbir şey umrunda olmayan kişiler ise kafasını yemeğine gömmüş bir halde ne olup bittiğini umursamıyordu.

Gözleri üzerimde dolaşan şahısların çatallarının seramik tabakları çiziş sesleri ortamı fazlasıyla geriyordu.

Adımlarım büfeye varırken tabağıma koyduğum kahvaltılıkların yanına ezmelerden ve kızartmalardan azar azar koyarken yanımda bir beden hissetmiş, kafamı o tarafa çevirmeden elimde tuttuğum kupa bardağı kahve makinesine koyarak beklemeye başlamıştım.

Parmaklarımı tezgahın üzerinde ritim tuttururken tanıdık kokan beden tekrar yanımı bulmuş, işittiğim tanıdık o kalın, pürüzlü, otoriter ses ile gözlerimin üzerine kaymasını sağlamıştı.

Kim Taehyung.

"Aramıza hoşgeldin demeyi çok isterdim ama buranın kalıplaşmış bir kaç acımasız kuralları vardır. Bizde cehennemimize gelenlere şöyle derler; 'İyi şanslar ölü beden.' "

Touch Me ❦Jikook❦√Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin