Bloodthirstyও 17

598 58 88
                                    

'Vedalaşma zamanı yaklaşıyordu, sessiz ve ıssız karanlığın ardından. '

Gece aydınlığına kavuşmuş, göğü kaplayan karanlık, maviliğin gün yüzeyine sızmasına izin vermişti.

Üzerime giydiğim, gri bol eşofmanın üzerine beyaz, ince askılı bir sporcu atleti geçirmiş, girdiğim testten nefes nefese çıkarak köşeye atmıştım kendimi.

Yeterince soğuk bir depoya, tüm eğitim becerileri için her şey eksiksiz bir şekilde dizilip, koordine edilmiş, cam bölümlerle ayrılarak her eğitim için kişisel blok alanı olarak, belirli kriterlere uygun oluşturulmuştu.

Duvarlar grinin en koyu tonuyla kaplanmış, siyah çerçeveli aynalar etrafı sarmalamıştı.

Nereye dönsen aynadaki yansımaların bir ruh gibi sessizce izindeydi.

Burada gözlerden kaçamayacak ve tanrının izini sürdüğü gibi köşeye sıkıştığın bir tapınağın içerisinde gibiydin.

Yanan bedenim artık soğuğu içerisine işlemezken, soğuk terler akıtıyor, damlalar alnımdan bedenime damla damla iz sürerken, dudaklarımın arasından sıcak nefeslerim sayesinde etrafı kaplayan soğuğun arasına dumanlar sızdırıyordu.

Bana bakan iri birkaç eğitmen önümde dizilmiş, yere çökmüş soluklanan bedenimi ifadesizce izliyorlardı. Benden bu performansı beklemedikleri oldukça barizdi, fakat yüzlerinde tek bir duygu kırıntısı dahi barındırmıyorlardı.

Lanet herifler, her deliğe sokmuşlardı şu kısacık süre içerisinde.

'Bedenin küçük, sen yaparsın. Hadi, Durmak yok! Tüm marifetlerin bunlar mı ajan Park Jimin?'

Önceden eğitimini almamışım gibi çaylak eğitimleri veriliyordu, akılları sıra becerilerimi gözden geçirerek kapasitemi ölçüyorlardı.

Fırlatılan tahta okların arasından kaçınırken birkaç tanesinin bedenime çarpmasını engelleyememiş, acı dolu inlemeler bırakarak devam etmiştim. Sonunda kellemi kurtararak son aşamayı da geçip, kendimi zemine ölü gibi bırakmıştım.

Tanrım, çok fazlaydı.

Fakat bu daha hiçbir şeydi, aldığım eğitimlerin yanında kum tanesini andırıyordu.

Sabahın köründe yatağımdan sürüklenerek buraya getirilmiş, ayazın soğuğunda, götüme kadar titrerken, incecik spor kıyafetlerini giydirmiş, ardından kaloriferleri olan fakat piçliğine çalıştırmadıkları koca salona sokulmuştum.

Jeon'u sikecektim, lanet herif.

Koca binanın salonu benim için tutulmuş, dövüşle ilgilenen ve her gün hamlaşmamak için delicesine ısınma yapan korumalar, içeriye alınmamıştı.

Jeon'un adamları iki saat boyunca sabrımın sınırlarında dolanmış, yaptığım şeyleri bırakıp adamlara ne kadar kısa sürede dalabilirim adlı çalışmaları ile sınanmış gibi hissediyordum.

Sessizliğin ardını delen kalın sesle dilimi kurumuş dudaklarımda suya aç bir şekilde gezdirirken, kısık bakışlarla izlediğim siyah parkelerden kaldırmış, çekik gözlerine dikkat kesilmiştim.

"Ajan olurken aldığın eğitimler burada sana sadece çeyrek beceriler elde ettirir çaylak, biraz daha seri davranman gerekiyor. Kullan şu esnek vücudunu, burada kim olduğun geçtiğin hiçbir testi etkilemeyecek. Patronun her ne kadar değerlisi olsan da."

Kıl olduğum adama kısık bakışlar atarken oturduğum yerden, kolları bağlı, pazuları patlayacakmış gibi duran herifi nefret kırıntıları barındıran irislerimle süzerken, içimden büyük babasının bir asır önceki sülalesine kadar anmıştım.

Touch Me ❦Jikook❦√Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin