¶ Deep Silence ¶ 4

1.4K 300 271
                                    

İyi okumalar

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

İyi okumalar. 🍷

___________

Zaman hızlıca akmış, akrep ve yelkovan birleşmişti. Saniyeler ve dakikalar hızla akan bir şelalesi dönüşmüştü. Saat ile zaman kavramı artık bir şey ifade etmiyordu. Gelecek geçmişi aratıyor, geçmiş gelecekten bir şey beklemiyordu. Kimilerinin geçmişi kirli, kimilerinin de güzel olurdu. Herkese göre değişiyordu. Ama değişmeyen tek şey vardı. Bitmeyen yasalar ve hayatın kanunu. Benim yasalarımı o koyuyor, ber şeyi o yönetiyordu. İstediği tek şey ona diz çökmek ve her şeye boyun eğip onaylamamızdı. Bu işte babamın parmağının olmasından çok korkuyordum, yani babam denen herifin. Onun katı kurallarını, sesini ve ona dair hiçbir şeyi istemiyordum. Hayatımı üç gün de mahvetmiş, üzerine kendi dünyasından kesitler inşaa etmişti. Ona karşı koymaya çalışıp, direniyordum ama beni her seferinde avucunda tutmayı biliyordu. Güçsüzlüğümü suratıma bana bakarken tokat gibi çarpıyordu. Sadece susup ona itaat etmemi bekliyor ve istediğini zorla alıyordu.

Yer altımdan kayıyor, sallanıyordum. Kafam soğuk bir şeye yaslıydı ama bu hareket eden bişeydi. Altımda sallanan şeyin tümsekten çıkıp inmesiyle kafam cama çarpmıştı. Acıyan yer diğer bölgeleri de sızlatmıştı. Refleks olarak elimi kafama atmış, acıyla inlemiştim. Gözlerimi açtığımda arabadaydım. Ama bu araba soğuktu. İçinde de bir o kadar soğuk üç kişi vardı.

Kafamı yanıma çevirmiş yanımda sigara içen adama bakmıştım. Dumandan boğulmak üzereydim. Ellerimle yel yaparak sızlanmaya başlamıştım.

'Uhhmm!! Bu ne böyle şuna bak. Kafanı camdan çıkart iç köpek gibi! Sen ona layıksın. Beni ne hale getirdiğine bak!'

Kesik kesik öksürmeye başlamış, yanımda duran adamı süzmüştüm. Bana soğuk bakışlar atarak yanındaki pencereyi indirip, dışarıyı seyrederek sigarasını ağzına götürmüştü. İyice çekip dışarı üflemiş, etrafı izliyordu. Araba ormanlık ve ıssız bir yolda gidiyordu. Başım çok kötü ağrıyordu. Kesinlikle yakalatacaktım, durmak istemiyordum. O polislerden nasıl kurtulmuştu çıldıracaktım. Rahat halleri tepemi attırıyordu.

'Sen ne yaptığını sanıyorsun. Hayırdır sana, rahatça evine götürüyorsun? '

Tekrar o keskin bakışlarını üzerime çevirmişti. Bakışları bana hesap soramazsın diyordu. Beni sadece süzüyor, dumanı üflüyordu.

Ağzına dumanı çekip kafasını yana eğmiş ve gözlerime derince bakmıştı.

"Rahatsız mı oluyorsun Park Jimin? "

Konuşması iliklerime kadar titretmişti. Tenim tomurcuklaşmış, içim bir tuhaf olmuştu. Oldukça tehditkâr konuşmuştu. Sigarasından son bir yudum alıp yola fırtatmıştı.

Araba bir otoparkta durmuş ve araçtakiler inmişti. Öndeki ikisi hızlıca arabadan ayrılmış, gözden uzaklaşmışlardı. Yanımda sadece o kalmıştı. Ayaklanıp arabadan inmiş kapıyı sertçe çarpmıştı.

Touch Me ❦Jikook❦√Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin