̣ʷStill Learning̣ʷ14

641 102 70
                                    

’‘

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

’‘

Ender yaşanan o güzel ve sakin hayatlara sahip insanlara bazen imreniyordum. Ben gençliğimi bir amaç uğruna harcarken, bazıları hiçbir şeyden habersiz gününü gün ediyordu. Kendini bu bok çukurundan kurtarabilenler çok az bir çoğunluktaydı.

Bir yandan yaşadığım şu hayatı yaşamayan, o her zaman torpille hayata bir adım önde başlayanları düşünüyordum. Hayatı paradan ibaretti hepsinin ve nedensizce bizim tattığımız duyguları tadamayıp, hayatın bu yönünü hiç yaşamayıp, o zengin, oldukça şöhretli, yalancı simalarla dolu olan çoğunluğa üzülüyordum. Senin yaşadığın bu sefil hayatı gram bilmeyen insanlar, en küçük şeylerle, örneğin bir tebessümle mutlu olamayanlardır.

Para her şeydir, bir yandan da hiçbir şey ifade etmeyendir. Eline geçer fakat kökü sende değildir, ne zaman gideceğini bilemezsin. Parayla satın alınamayan şeyler düşünün para ile satın alınamıyorsa bile gücü bir yere kadardır ama işin aslına gelecek olursak, para bu dünyada yaşayabilmenin tek yoludur.

Tadıyordum, evet. O hiçbir şekilde gerçek kaynağını bulamadan tadamadığın hisleri saniyesi saniyesine, kuşkusuz iliklerime hapsediyordum.

Ben o şahşahalı yaşamlara bu hazzı tercih ederdim. Tenim bir soba misali kavruluyor, tenime dokunan ansızın alev alabilecekmiş gibi ateşime yasaktı.

Sen yanacağını bile bile ateşin içine girer miydin, elini kızgın lavların arasına daldırabilir miydin? Yangın üzerine sıçradığında, üzerindeki kumaşlar tutuşup seni yakmaya başladığında çırpınmadan direnebilir miydin, ah imkânsızdı. Lanet olsun ileri derecede imkânsızdı, bunu hiçbir insanoğlu yapamazdı. Peki ya Jeon? Hayır, o insan değildi. Bir insanoğluna ait özellikler taşısa da içinde aciz bir ruh yoktu.

Tenime dokunarak kendini ateşe bastıran zehirli ten, vücuduma yayılan acı hissini emiyor, yerini hazza bırakıyordu.

Teni tenime tamamen zıt kutuplardı, daima birbirini çekebilecek, bir tür mıknatıs misaliydi.

Arkamdan hazla bedenime yaslanan iri beden, kulaklarıma istemsizce hırlıyor, penisini elleriyle belimi tutarak çıkıklaştırdığı kalçalarıma hiç aksatmadan bastırıyordu.

Korku, tedirginlik ve yabancı olduğum bu his beni çıkmaza sokuyordu. Bedenim alev alıyor, zevk, tutku damarlarımdaki kanlardan oluk oluk bocalıyordu. Bu odada bulunan Jimin, o korkak Jimin'in ortaya çıkmasına engel oluyordu. Nedensizce bu durumu fazla istiyordum. Dışarıdan nasıl göründüğümüzü bir koltuğa oturup, kameradan seyretmek isterdim oysaki.

İri bedeni ile bedenimi kitaplık arasında kıstırmış, büyük ihtimal geniş omuzları beni daha çelimsiz gösteriyordu.

Gözlerim hızlı hızlı önümdeki kitaplığı turluyor, ellerim parmak boğumlarım beyazlaşana kadar kahvemsi ahşapı sıkıca kavramıştı. Zoraki değildi, isteseydim her seferinde ileriye gitmesini engellediğim gibi bunu da engelleyebilirdim. Bu sadece zevk için yapılan bir şey olmayacaktı, hiçbir zaman.

Touch Me ❦Jikook❦√Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin