Danny'den duyduğum bu sözler gerçekten şok ediciydi. Ne yani Danny ile Anpet gerçekten kardeş mi? Bunu ben neden bilmiyorum. Dur bir dakika, onlar kardeş olamaz ki?!?
-Dur bir dakika siz nasıl kardeş oluyorsunuz ki? Biriniz kedi, biriniz vampir?
-Bizim annemiz kedi ruhu, babamız ise vampir, yani biz meleziz. Bu nedenle ben vampir olduğum gibi aynı zamanda kedi ruhu da oluyorum. Sadece vampir yanım daha baskın. Aynı şey Danny için de geçerli. Danny'nin içinde de vampir içgüdüleri var.
Hmm, ilginç... Dur bir saniye °_° Ne yani şimdi, Danny de mi vampir? O zaman...
-Neyse şimdi işimize bakalım.
-He? Ne işi?
-Çok safsın, tabi ki seni kaçırma işi.
0.o °_° WTF??? °_° 0_O
NE DİYOR BU COCUK??? Kafan yerinde mi yavrum???
Ben böyle didişe durayım, sonra da daha ne olduğunu anlayamadan ayaklarım yerden kesilsin. Bi baktım bizim Anpet beni kucaklamış. Bide bu Anpet esprisi eskidi, ben buna Anthony diyim en iyisi. Her neyse nerde kalmıştık? Hee hatırladım. En son kaçırılıyordum. Kaçırılıyordum. Dur biraz geri sar. Kaçırılıyordum. Nee???
Bak yine iç sesime daldım.
Danny yardım et bana!.. Danny... Danny... =_= Danny... (ve dünya kararır)
Uyandığımda gördüğüm manzara karşısında şoke oldum. Üstümde bembeyaz bir gecelik vardı ve kocaman bir yatakta yatıyordum. Yatak simsiyahtı, ilginç olan ise her tarafta gül yaprakları vardı, bir sürü...
Hatırladığım tek şey Danny'nin arkamdan bağırmasıydı. Ben ona sesleniyorken o da bana sesleniyordu. Ve bir şey daha var... Anthony, beni kaçırıyordu.
Aniden kapının açılmasıyla kendime geldim. Bir hizmetçi, elinde yemeklerle ve bir bardak suyla içeri girdi. Neresi burası, diye sordum umutsuz bir şekilde.
-Burası kont Robinson'un şatosu. Ve sen de Anthony-sama'nın sözlüsüsün. Bu geceden sonra Anthony'nin nişanlısı, daha sonra da eşi olacaksın.
-Nee? Hani kamera nerde? Hello, I am a shaka kurbanı. We are the shaka kurbanı. That is just a Shaka. Sadece shaka. Başka bir şey değil, sadece şaka...
-Efendim siz ne diyorsunuz?
-Haha... Hala... Espriyi anlamadım. Espiri ne?
-Gece için Anthony-sama'nın seçtiği elbiseyi getirdim. İlk önce yemeğinizi yiyin, sonra da elbiseyi deneyin. Bu gece çok kanlı ve ateşli geçecek, eminim.
İster istemez mamamı yedikten sonra (açım oğlum şişintilik yapamam) getirilen elbiseye baktım. Üstümdeki elbise gibiydi. Fakat... Bembeyaz hadi neyse ama o danteller... Onlar da ne öyle? Bi tek gövde kısmı kapalı. Bi hoplasam kıçım iki metre açılacak. Aynı şekilde bi eğilsem göğüs, kıç her yet açılacak. Yok saol ben bunu giymiyim. Kıçımı veya göğsümü kimseye gösteremem. Fakat ne oldu bilin bakalım, ben daha ne olduğunu anlayamadan elbise üstümde!!! Yuh bu ne lan ölüyorum, nefes alamıyorum. Çok dar. Üsteliik tam da tahmin ettiğim gibi, kıçı, memeler her yer ortada. Yok artık...
. . . . . . Devam Edecek. . . . . . .