Sabah telefonumun sesi ile uyandım. Yaptığım ilk iş telefonu sertçe yere fırlatmaktı
"Şu dünyadaki en sinir melodi
Telefonun zil sesidir.
Şu dünyadaki en acılı kişi
Onun sesini duyandır."
İşte bu şarkı telefonumun zil sesi =_= Size kendimi tanıtıyım;
Ben Alexis. 16 yaşındayım ve bu gün yeni lisemin ilk günü. Yaptığım en iyi şeyler ders ders ve ders. Kahverengi saçlarım ve ela gözlerim var. Babamla kavga ettik ve bu yüzden evimde yalnız kalıyorum. Neyse ki ben buna alıştım. Şimdi ne diyordu- ahh okula geç kalıyorum ve bu hiç hoş değil. Okul formamı giyer giymez hemen elime çantamı aldım ve dışarı fırladım. Trene binip okula geldim.
Yattoo(yaşasın) şu an okuldayım ve geç kalmadım :P
En sonunda öğretmen geldi ve ders başladı. Tabii ben öğretmenin arkasındayım. Öğretmen masasına oturdu. Ben de içeri girip kendimi tanıttım. Sırama oturup derse hazırlandım ki etrafımda garezler hissetmeye başladım. Arkama baktım, önüme baktım da herkes dersi dinliyordu. Ders boyunca hiç rahat olamadım. Teneffüste tüm dünya başıma toplandı. Kızlar bana dik dik baksalarda erkekler beni yiyecekmiş gibi bakıyorlardı. Gerçi ne erkekler umrumda ne de kızlar. Tek dersler önemli benim için. İki kız benimle konuşmak için yanıma geldi. Birisinin uzun siyah saçları vardı diğeri ise kısa daha çok kahverengi tonlu bir saça sahipti. Kısa saçlının sarıya yakın kahverengi gözleri, uzun saçlının ise mavi gözleri vardı. Bana sıcacık bakıyorlardı. Siyah saçlı kız bana " ben Claire bu da Christia" dedi. El sıkıştık. "Ben de Alexis" dedim. Beni elimden tutup okulda maratona çıkardılar. İşte tam o anda gözlerim birisine takıldı.