Yağmurlu yolda ilerliyordum. Kulağımda ki kulaklıkta çalan müzikte bu havaya uyum sağlıyor ve hafif bir caz müziği çalıyordu. Adımlarımla ritme uyum sağlıyor bir yandan da mırıldanıyordum.
Rüzgarlı havada saçlarım uçuşuyor bana huzur veriyordu. Saçlarıma damlayan yağmur damlaları hafif irkilmemi sağlıyor ama huzurumu bozamıyorlardı. Gözlerim kapalı ilerlerken yavaşça gözlerimi açtım. Karşımda takım elbisesiyle duran bir Jungkook vardı. Tanrım o çok yakışıklıydı.
Bir kaç adım daha atıp yanına gittim ve kollarımı boynuna doladım. Yüzlerimiz aşırı yakındı. 1 cm daha yakın olsak öpüşücektik. Daha fazla dayanamazdım.
Yavaşça JK'in yüzüne yaklaşıp onu öpmeye başladım. O da çok güzel bir şekilde karşılık veriyordu. Masum başlayan öpüşmemiz gittikçe alevleniyordu. Tam kendimden geçerken bir silah sesi duydum. Korkuyla Jungkook'tan ayrılıp etrafa baktım.
Jungkook hemen arkasını dönmüş ve beni arkasına saklamıştı. Onu itekliyor ve önüne geçmeye çalışıyordum. Onun yokluğuna dayanamazdım. Birisi ölecekse o ben olmalıydım.
Bir el ateş etme sesi. Bir tane daha ve bir tane daha.. Jungkook'un bedeni ellerime düşmüştü. Gözlerim dolmuş ve ağlamaya başlamıştım. Bir yandan da JK'i uyandırmaya çalışıyordum. "Hadi Jungkook *hıck* uyan! Hadi!"
Adım sesleri duymuştum ve JK'in bedeni ellerim arasından alınmıştı. Kafamı kaldırdığım da bir adam olduğunu görmüştüm. Her yeri sim siyahtı. Giysilerine karşın teni kar kadar beyaz hatta kardan bile beyazdı. Korkuyla adama bakarken beni kolumdan tutup çekiştirmeye başlamıştı. Bağırıyordum ama sesim çıkmıyordu. Çırpınıyordum ama adam beni çok sıkı tutuyordu. Kendimde güç bulamıyordum. Kendimi yere bıraktım.
Adam oflayıp beni kucağına almıştı. Siyah büyük bir arabaya binmiş ve beni geniş bagaja atmıştı. Kendi de yanıma gelmiş ve kenardan bez parçaları alıp bana yaklaşmıştı.
Bindiğimiz araba hareket edince sarsılmıştım. Adam bana yaklaştıkça benim korkum artıyordu. En sonunda dibime gelmiş ve gözlerimi siyah bez parçasıyla bağlamıştı. Daha çok ağlıyor ve bezi ıslatıyordum. Daha sonra ağzımda da kumaş hissetmiştim. Hıçkırıklarımın arasından bağırmaya çalışıyordum ama bez bunu engelliyordu. Daha sonra bir yere oturtuldum. Ellerim ve ayaklarım bağlandı. Araba durdu ve beni bir yere taşıdılar. En son duyduğum şey ise bir adamın "Yakın zamanda görüşeceğiz küçük ibne!"
Dolu gözlerimi, sadece gece lambasının aydınlattığı odaya açmıştım. Anında ağlamaya başlamamla evin içinden tıkırtılar duymam bir olmuştu. Daha çok ağlarken içeriye Jungkook'un girmesiyle kollarımı muhtaç bir şekil de ona uzattım ve beni sıcak kollarıyla sarmasını bekledim. Çok geçmeden sıcak vücutla buluştuğum da başımı Jungkook'un boyun girintisine sokmuş daha şiddetli ağlamaya başlamıştım.
"Ne oldu bebeğim? Neden ağlıyorsun?" Boğuk çıkan sesimle konuştum. "B-ben *hıck* kâbus gördüm babacığım. Ben ç-çok korktum biliyor musun? *hıck*" Ufak bir kıkırtı bırakmıştı odaya. Ardından konuştu. "Çok mu korktun bebeğim?" Başımı evet anlamın da salladım. "Evet babacığım. Çok korktum."
Odasının olduğunu düşündüğüm yerin kapısını açıp yatağa ilerlemişti. "Peki birlikte uyursak benim bebeğimin korkusu geçer mi?" Sırtım yatakla buluşunca dolu gözlerimle Jungkook'a muhtaç bir şekilde bakarak konuştum. "Geçer babacığım." Bana şevkatli bir şekilde bakıp yanıma uzanmıştı. Kollarım anında göğsünü bulunca o'da kollarını benim belime sarmıştı.
Ben derince onun kokusunu içime çekerken onun da benden geri kalır yanı yoktu. Ben bunu yaparken uykuya daldığımın bile farkın da değildim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AGEPLAY > TAEKOOK
Подростковая литератураTaehyung, kalkıp yarı zamanlı işine gitti. Olacaklardan habersiz bir şekilde... ♤♡◇♧ • b×b kurgudur • Argo ve madde kullanımı • rahatsız olacaklar okumasın ♧♡♡♤ Smut yazarmıyım hiç bilmiyorum ama benim işim belli olmaz