Gözlerimi farklı bir yerde açtım. Burası ne benim evimdi ne de hastane. Etrafa daha dikkatli baktığımda buranın bir bebek odası olduğunu fark ettim. Her şey -olması gerekenden- fazla büyüktü. Ve oda ki parçadan oluşuyordu. İleride geniş bir yatak ve yatağın yanında da tuvalete açıldığını düşündüğüm bir kapı vardı. Yattığım yere baktığım da baya büyük bir beşiğin içinde olduğumu fark ettim. Hassiktir...
Gerçekten mi ya!? Bana ageplay saçmalığı yapılmış olamazdı... değil mi? Yavaş yavaş gözlerim dolmuştu ve ağlamaya başlamıştım. Dışarıdan gelen ayak seslerini duyduğum da beşiğin bir köşesine geçip ağlamamı durdurmaya çalışmıştım. Ne olacağını adım gibi biliyordum.
Bana kurallardan bahsedicekti ve uymadığım zaman da 'ceza' alıcaktım.
En sonunda kapı açıldığında kızarmış olduklarına emin olduğum dolu gözlerimle içeriye giren kişiye bakmıştım. Her şey iyi hoştu da... keşke içeriye gelen kişi kadın olmasaydı...
"Bakma öyle. Ben sadece bu evde çalışan bir çalışanım. Şuan JK Bey çalıştığı için seninle ben ilgilenicem."
Dediği şeyle nefesimi vermiştim. Verdiğim zamanda ağlama isteğimi bastıramamış ve ağlamaya kaldığım yerden devam etmiştim. Kadın bana şefkatle bakmış ve kucağına almışt- bir dakika NE!? Bu incecik kadın beni kucağına mı almıştı!? Bu bir kere fizik kurallarına aykırı!!
"Bana şaşkın şaşkın bakma! Gençliğim de halter kaldırıyordum ben! Tabii güçlü olucam!" Beni bir yere götürüyordu ve nereye gittiğimizi bilmiyordum. En sonunda dayanamadım ve konuştum. "Biş neyeye gidiyoyuz?*hıck*" sesim!?
"Tanrım! Sen çok tatlısın! Seni JK Bey'in odasına götürüyorum." Beni nasıl bir adamın beklediğini düşünüyordum.
Umarım yakışıklıdır Umarım yakışıklıdır Umarım yakışıklıdır Umarım yakışıklıdır
Ne? Benim gibi güzel bir erkeğe ancak yakışıklı bir erkek yakışır!
En sonunda bir kapının önünde durmuştuk. Adını bilmediğim kadın kapıyı tıklatmıştı. İçeriden kalın bir ses 'gel' demişti. Sesi duyar duymaz kucağında olduğum kadın kapı kolunu indirmiş ve gülümseyerek bakmıştı JK Bey olduğunu düşündüğüm adama.
JK Bey uzun, kararlı adımlarla ve gülen yüzüyle bize yaklaşmış ve bunu yaparken sim siyah parlayan gözlerini bir an bile olsa benim gözlerimden çekmemişti.
Bende onun bakışlarına karşılık verirken içimde bir şeylerin eridiğini hissetmiştim. Bu adam gerçekten yakışıklıydı.
Ben onun gözlerine daha da dalarken o beni yumuşak hareketlerle kucağına almış ve sanki kırılacak bir şeymişim gibi beni acıtmayacak şekilde sım sıkı tutmuştu. Yüzüme güzel bakışlarla bakmış ve başımı boynuna koymamı sağlamıştı. O çok güzel kokuyordu. Bu kokuyu daha önce hiç duymamıştım.
Gözlerim huzurla kapanırken JK Be- JK ne anlama geliyordu acaba? Adının kısaltması mıydı yoksa takma bir ad mı? Ben bu yakışıklı, tatlı ve güzel kokulu adamın adıyla ilgili düşüncelere dalarken o konuşmuştu. "Senin işin yok artık Lisa. Çıkabilirsin." Dediğin de görmesem bile Lisa adlı kadının gülümsediğini hissetmiştim. "Teşekkürler efendim."
Ayak sesleri yakınımdan başlamış ve gittikçe uzaklaşmıştı. En sonunda da kapı kapanma sesi gelmişti. Kapı kapanınca JK nefes vermiş ve kendi kafasını benim boynuma koymuştu. Kokumu derin derin soluduğunu gıdıklanan boynumda hissedebiliyordum. Kendimi tutamayıp ortama çocuksu bir kahkaha bıraktım. JK hemen kafasını boynumdan kaldırıp yüzüme parıldayan gözleriyle baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AGEPLAY > TAEKOOK
Ficção AdolescenteTaehyung, kalkıp yarı zamanlı işine gitti. Olacaklardan habersiz bir şekilde... ♤♡◇♧ • b×b kurgudur • Argo ve madde kullanımı • rahatsız olacaklar okumasın ♧♡♡♤ Smut yazarmıyım hiç bilmiyorum ama benim işim belli olmaz