4. Bölüm

4.8K 187 58
                                    


Yazarın Ağzından

Taehyung yemeğini yemiş ve öğle uykusuna yatmıştı. Uyurken bile Jungkook'un neden bir anda ona bağırdığını sorguluyordu.

Lisa ise üzülmüştü Taehyung'a. Lisa, etrafında ki insanların gülmesini isterdi hep. Kendisinin de bir kız arkadaşı vardı. Onu binanın tepesinden atlamaya çalışırken son anda durdurmuştu. Öyle tanışmış ve sevgili olmuşlardı 5 yıl önce.

Jungkook ise neden bebeğine gereksiz yere bu kadar sinirlendiğini sorguluyordu sahil kenarında. Elinde viski şişesi arada bir yudum alıyordu. Bir mafyaydı. Babasından kalan her şeyi o idare ediyordu. Ailesini kaybetmişti 19 yaşındayken.

Şuan 27 yaşındayım diye geçirdi içinden Jungkook. 8 yıl geçmişti ailesini kaybedeli. İyi bir psikolojisi yoktu o günden beri. Bir çok psikoloğa gitmiş ama bir çare bulamamıştı. En zor günlerinde arkadaşları yanında
olmuştu.






Bunları düşünürken bir yudum daha aldı viskisinden. Ardından arkasından sesler geldi. Arkasını döndü ve onu gördü. Yıllar önce onu öldürmeye çalışan arkadaşını.

Bir hışımla ayağa kalktı. Arkasında ki bem beyaz tenli adam sırıtarak bakıyordu Jungkook'a. "Uzun zaman oldu, ha?"

"Kim Suho..."

**
Taehyung ağlayarak kalktı uykusundan. Kâbus görmüştü. Jungkook onu terk ediyor ve başka bir bebek alıyordu. Çok korkutmuştu bu kâbus onu. Hâla ağlarken adım sesleri duydu. En başta Jungkook zannetmişti. İçeriye Lisa'nın girmesiyle ağlaması daha da şiddetlendi. Bu sefer 'Babacığım' diye ağlıyordu.

Lisa hemen Taehyung'u kucağına aldı ve pış pışlamaya başladı. Aynı anda 2 katlı evin üst katında bir telefon arıyordu. En sonunda merdivenlerin önünde ki sehpada buldu. Hemen Jungkook'un numarasını tuşladı ve telefonu kulağına götürdü.

"Lisa şuan hiç sırası deği-"

Nefes nefese konuşurken Taehyung'un ağlama sesini duydu. Duraksadı ve yanında ki bem beyaz yüzü, kanlar içinde olan adama baktı. Beyaz tenli adam kendine gelmeye çalışıyordu. Jungkook, Suho'nun karnına son bir tekme atıp yere yığılmasını sağladı. Jungkook bunları yaparken Lisa konuşuyordu ama Jungkook'un odağı sadece Taehyung'un 'Babacığım' diye ağlamasıydı.

"Tamam, 20 dakikaya oradayım." Demiş ve kapatmıştı telefonu. Lisa Taehyung'a, Jungkook'un 20 dakika sonra evde olacağını söyledi. Ama Taehyung hâlâ korkuyordu, babacığı onu terk edecek diye.

Taehyung, hayatı boyunca bir şeyden bu kadar korktuğunu hatırlamıyordu. Yada bu kadar ağladığını.

Jungkook arabayı fazla hızlı kullanıyordu. Bebeğine bir şey oldu diye çok korkuyordu. Işıklarda durmuyor hareket eden arabaların arasından son hızla geçiyordu. Hayatında bu kadar korktuğunu hatırlamıyordu o da.

İmkanım olsa uçardım diye geçirdi içinden. Bebeğini göremediği her saniye vücudunda ki gerilim daha da artıyor, arabanın kontrolünü kaybetmesine neden oluyordu.

Tanrı'ya şükürler olsun ki araba kullanmak için güçlü bir eğitimden geçtim dedi ve yoluna biraz daha hızlanarak devam etti.

*
20 dakika da geleceği yolu vücudunda
ki gerilimden dolayı 12 dakika da gelmişti. Koşarak evin bahçesine girdi. Kapıya ulaşınca milyon defa zile bastı.

Lisa hızlı adımlarla mutfaktan kucağında ki Taehyung'la kapıya gitti. Kapıyı açtığı gibi Jungkook içeri dalmış ve bebeğini kucağına almıştı.

AGEPLAY > TAEKOOKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin