"Nasıl olur..?" Diye sordu siyah koltuğa otururken Hoseok. Jungkook'ta siyah tekli koltuğa oturmuş ve omuzlarını aşağı yukarı yaparak bilmediğini belirtmişti.
"Onu öldürmeliyiz Hoseok. Yoksa her şey daha kötü olur." Hoseok, kafasını aşağı yukarı sallayarak onayladı Jungkook'u. Sonra kulağına birinin ağlama sesi ilişti. Şaşkınca Jungkook'a baktı. Jungkook'ta sırıtıp ayağa kalktı ve Hoseok'un da arkasından gelmesini bekledi.
Hoseok hareketlenince Jungkook yeniden hareketlenmiş ve yukarı çıkmaya başlamıştı. Odaya yaklaştıkça ağlama sesleri yükseliyordu. Kapıdan girdiği gibi Taehyung'a gitmiş ve onu kucağına almıştı.
Hoseok odaya girince gördüğü şey karşısında ağzı açık kalmıştı.Arkadaşını 8 yıldan beri ilk defa bu kadar mutlu görüyordu. Bu görüntü Hoseok'u mutlu hissettirmişti.
Jungkook Taehyung'u kendinden uzaklaştırıp yüzüne bakmıştı. Ardından kendine yaklaştırmış, dudağına küçük ve masum bir öpücük kondurmuştu. Taehyung kıkırdamış ve babacığına yaklaşıp tekrar öpmüştü onu. "Bak bu benim yardımcım, Hoseok." Demesiyle Taehyung, daha yeni fark etmişti odada ki üçüncü kişiyi.
Ufak bir tebessüm etmiş ve geri babacığına dönmüştü. "Bu kadar mıydı selamlaşmanız?" Taehyung başını aşağı yukarı sallarken konuştu. "Evet, babacığım. Çünkü şuan sana odaklıyım." Demiş ve kıkırdamıştı. Jungkook'ta ona eşlik etmiş ve arkadaşına dönmüştü.
"Kusura bakma, daha yeni olmasına rağmen bana düşkün." Hoseok kıkırdamış, Taehyung'un kıkırdamaları ise kahkahaya dönmüştü. Jungkook Taehyung'a bakınca o da gülmeye başlamıştı. Bu güzelim kahkahaları bölen şey ise bir el ateş sesi ve Lisa'nın bağırışlarıydı.
Jungkook hemen Taehyung'u beşiğine bırakmış ve kendi odasına koşmuştu. Çekmecesinde ki tabancayı çıkarıp koşarak aşağı inmişti. Hoseok ise Jungkook'un hemen arkasında duruyordu.
Mutfakta bir sürü siyah giyinimli maskeli adamlar vardı. Jungkook, tabancasının tetiğini çekip adamlara doğru iki el ateş etti. İki adam yere yığıldığında Hoseok Jungkook'un önüne geçip bütün adamları öldürmüştü.
Hoseok, herkes şok anındayken bile soğuk kanlı olup doğru kararlar verirdi. Bu soğuk kanlılığının yanı sıra günlük hayatta çok enerjik ve hayat doluydu. Gülümsediği zaman herkes gülümser ve mutlu olurdu. Kendisin de övdüğü tek nokta buydu Hoseok'un. Kimsede şikayetçi değildi bu huyundan. Övülmesi gereken bir özellikti bu herkese göre.
Jungkook olayın şokundan çıkıp Taehyung'un ağlama seslerini duyduğunda koşarak yukarı çıktı. Taehyung çok korkuyordu iki gündür. Bu ona iyi gelmiyordu.
Jungkook odaya girdiğin de donup kalmıştı. Çünkü odada kimse yoktu...
*
Suho kendi evinin içinde ki salonda dönüp duruyordu. Çok heyecanlıydı. Düşmanını son 1 haftadır izliyordu ve o 3 gün önce bir bebek almıştı evine. Ona çok değer veriyordu düşmanı. Bunu zayıflığı olarak bilmiş ve dikkatlerini dağıtmaları için öleceklerini bildiği adamları göndermişti.
En sonunda merakla beklediği an gelmişti. Ağzı ve gözleri bağlı bir bebek. "Onu dağ evine götürün. Rahat yataklardan bir tanesini verin ve güzel bir oda. Ama kaçamayacağından emin olun." Dedikten sonra 15 adamın hepsi bir ağızdan konuştu. "Emredersiniz efendim!" Adamlar tam bebeği kaldıracaklarken Suho konuştu. "Nazikçe götürün. Ve yaralarına pansuman yapın. Daha sonra uyku ilacı verin de uyusun. Ayrıca uyandıktan sonra yemesi içinde yemek hazırlatın." Adamlar tekrar efendilerini onaylamış ve bebeği nazikçe kaldırmışlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AGEPLAY > TAEKOOK
أدب المراهقينTaehyung, kalkıp yarı zamanlı işine gitti. Olacaklardan habersiz bir şekilde... ♤♡◇♧ • b×b kurgudur • Argo ve madde kullanımı • rahatsız olacaklar okumasın ♧♡♡♤ Smut yazarmıyım hiç bilmiyorum ama benim işim belli olmaz