𝟿

259 31 46
                                    

Yavaş yavaş gün batmak üzereydi bir saat içerisinde hava kararabilirdi neredeyse.

Herkes arabaya yerleşmişti ama hyunjin hâlâ uyuyacak gibi duruyordu, tüm gün uyumasına rağmen.

Herkes çok gergindi hem 2 gündür yollarda sürünüyorlardı hem de hyunjin'in gerginliği herkesi geriyordu.

Bir süre geçtikten sonra sessiz süren yolculuk minho'nun ani freni ile bozulmuştu.

Herkes aşağıya baktığında çitlerle çevrili üzerinde 'yasak bölge' yazan bir tabela görmüşlerdi.

Herkes yazıya ve çitlere odaklanırken seungmin manzaraya ve arkadaşlarına odaklanmıştı.

Koşarak gitmiş kamerasını almıştı. Çocuklardan çok az uzak duracak ve hepsini ekrana sığdıracak şekilde uzaklaşıp resmi çekmişti.

Tam kamerayı göz hizzasına getiriyordu ki hyunjin'in sert adımlarla üstüne gelişine şahit oldu.

Hyunjin sinerle gelip seungmin'in elindeki kamerayı alıp yere fırlatmıştı.

Seungmin'in gözleri büyümüş ve tüm öfkesine yenilip bağırmıştı.

"Hyunjin sen ne yaptığını sanıyorsun!" demiş ve ardından hyunjin'i omuzlarından itmişti.

Hyunjin ise sinirlenip onu ittiğinde seungmin dengesini kaybedip yere düşmüştü.

Hyunjin sinirini alamayıp üzerine çıkmış ve bir tane yumruk atmıştı.

Tabii ki de çocuklar bunu görür görmez koşarak ayırmaya çalışmışalardı ama hyunjin'in vurmasına engel olamadılar.

Seungmin sinirle hyunjin'e yürümeye çalışsa da çocuklar onu tuttuğu için başaramamıştı.

Hyunjin de ne kadar saldırmaya çalışsa da başaramamıştı.

Changbin en sonunda aralarına girip iki tarafı da var gücüyle itmişti ve bağırmıştı.

"Siz ne yaptığınızı zannediyorsunuz!"

Seungmin kamerasına eğilerek bakmaya çalışmıştı ama tamamen parçalanmış kamerayı görünce birden ağlamaya başlamıştı.

"Hyunjin sen tam bir aptalsın!" diye bağırmıştı yüzünü ona dönerek.

Bu makina onun için de arkadaşları için de çok değerliydi. Seungmin o makinayı ilk parasıyla kendisine aldığı ilk eşyasıydı. Yıllar önce almıştı o zamandan bu yana bir çok anlarına tanıklık etmişti ve yaklaşık 1 yıldır içi boşaltılmamıştı.

"Hyunjin sen delirdin mi?" dedi chan yerdeki seungmine bakıp.

Seungmin yerde gezerek hafıza kartını aramaya başlamıştı en azından içindekileri kurtarsam yeter diye düşünüyordu.

"Hyunjin sen... senden nefret ediyorum. Anladın mı beni nefret ediyorum. Benden uzak dur, bundan sonra bana asla yaklaşma, sen..."

Hyunjin'e bakıp söylemişti tüm sözcüklerini. Hyunjin ne olduğunu anlam verememiş bir şekilde bakarken ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.

Çünkü kendisi de ne olduğunun farkında değildi.

Seungmin kameranın parçalarından etrafa uçanları bir köşeye toplamış ve kucağına koyarak beyaz makinayı kontrol etmeye başlamıştı.

Felix gidip yanına çöktü. "Belki yaptırabiliriz kaybetmeyelim. İyi misin?" dedi eli ile çenesinden tutarken, dudağı patlamıştı.

Kolu ile gözlerini silerken başını sallamıştı. Hala hafıza kartının nerede olabileceğini bulmaya çalışıyordu.

"Hafıza kartını bulalım en azından, 1 yıldır boşaltmadım, onun içini bir çok şeyle dolu."

Boş boş yere bakan hyunjin dışında herkes hafıza kartını aramaya başlamıştı. Hyunjin ise hâlâ olduğu yerde dikiliyordu.

Sonunda jisung bağırdı. "Buldum seungmin! Buldum." koşarak yanına gitmiş ve hafıza kartını alıp hemen cebine koymuştu. Sonra eli ile yüzünü kapatarak ayağa kalkmış ve arabanın arkasından ormanın içerisine doğru yürümeye başlamıştı.

Çocuklar ona seslense de geri dönmemişti. Felix ise arkasından gitmeyi tercih etmişti.

Hâlâ olduğu yerde yeri izleyen hyunjin'e dönmüştü tüm ilgi. Chan yanına gidip tek eliyle omzunu itti.

"Sen ne yaptığını sanıyorsun, sen ne hakla ona vurursun!" Sinirle ittiğinde hyunjin kendini yere bırakmıştı.

Kendi farketmese de gözyaşları yavaşça süzülüyordu ama zihnini toparlayamıyordu. Beyninin içinde dönen şeyler onu çok zorluyordu.

yav hiç hayal ettiğim gibi olmadı ama tek noktadını bile değiştirmiycem ben değiştirince yada silince 💩 oluyo da

Side effects/skzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin